Kaygısızdık
Ama türküsüz değildik.
Salkım söğütlerin altında güvercin besler,
Çağıl çağıl akan derelerden tarlalarımızı sulardık.
Açlığı hissettiğimiz çok olurdu
Ama o kadar açlık sağlıktı aslında, düşünmez, yaşardık.
Komşularımızın gülen yüzlerini görür
İnançlarını ve farklılıklarını görmezdik.
Onlarla
Görmediğimiz şeyler için kavga etmezdik.
Sonra tanımadığımız sermayedarlar, politikacılar
Ve tanımadığımız askerler geldiler.
Ceplerinde programlanmış, elektronik pusulalarla geldiler,
Kafalarında ışıklarını kendilerinin de görmediği mağaralarla geldiler.
Plastikler, hormonlar, genetiği ile oynanmış şeylerle geldiler
Bizi de hormonladılar, bizi de harmanladılar, paketlediler.
Gördüğümüz, görmediğimiz bombalarla, megafonlarla sesleri,
Tütsülerle renkleri değiştirdiler.
Biz de az bilgisiz, az kaypak değildik hani
İçimizden pek çok kişi onlara biat ettiler.
Küreselleştirirken her şeyi
Yani uydururken yeni dünyaya
Sivri buldukları yanlarımızı
Yani dillerimizi, yani uyuyan masum sevinçlerimizi budadılar.
Aramıza şeffaf ama kırılmaz engeller kurdular.
Göklerimizi ve yerlerimizi boyadılar.
Birbirimize uzattığımız ellerimizi
Kestiler.
Kaygılıyız
Ve artık türküler de kurtarmıyor bizi.
24/05/13
08:42:00
Kayıt Tarihi : 24.5.2013 13:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!