Dün akşam, saat kaçtı bilmiyorum,
Çünkü zamanın anlamını yitirdiği o anlarda
Sadece içimdeki çarpıntının ritmini sayabiliyorum
Bir şey oldu,
Belki küçük, belki büyük,
Ama kesinlikle sessizce içimi yerinden oynatan bir şeydi.
Sen oradaydın ama yok gibiydin
Ben konuşuyordum, ama duyulmamış gibiydim,
Ve bu “gibi” hâlleri, gerçekliğin yerini alacak kadar çoğalmıştı.
Bir kelime söyledin, belki farkında bile değildin,
O kelime, içimde yıllardır sakladığım bir camı kırdı,
Lakin sesi dışarı çıkmadı, içimde yankılandı.
Sana bakarken; seni değil, bana bakan hâlini gördüm
Gözlerin bana değil, benim sana nasıl baktığıma odaklanmıştı.
Ve bu fark, beni bir yabancıya dönüştürdü.
Ben seni anlamaya çalışırken, sen beni çözmeye çalışıyordun;
Ama ben bir bilmece değilim, sadece anlaşılmak isteyen bir karmaşayım.
Ve o karmaşa, dün akşam,
Gözyaşıyla değil, sessizlikle taştı;
Çünkü bazı acılar ağlamaz, sadece susar ve içeri doğru büyür.
Kendi içime döndüğümde, seni değil, kendimi sorguladım
Neden hâlâ bu kadar kırılganım, neden hâlâ bir kelimeyle dağılabiliyorum,
Neden hâlâ senin suskunluğunu kendi eksikliğim gibi hissediyorum?
Belki de bu, iyileşmenin ilk adımıydı
Kabullenmek değil, anlamak; affetmek değil, yüzleşmek;
Unutmak değil, hatırlayıp yeniden şekillendirmek.
Ve ben dün akşam, ilk kez kendime “tamam” demedim, “devam” dedim
Çünkü bazı geceler, sabaha değil, içsel bir uyanışa çıkar.
Sana yazıyorum şimdi, ama bu şiir sana ulaşmayacak,
Çünkü senin duymak istediğin şey bu değil;
Sen cevabı aramıyorsun, sadece soruların etrafında dönüyorsun.
Ben ise artık dönmek istemiyorum,
Çünkü başım dönüyor, kalbim yoruluyor,
Ve ben bu yorgunluğu romantikleştirmekten bıktım.
Dün akşam bir şey bitti belki ama aynı anda bir şey başladı
İşte o başlangıç, seninle değil, benim yokluğumla şekillendi.
Dışarıda yağmur yoktu,
Fakat içimde bardaktan boşanırcasına bir şeyler aktı;
Gözyaşı değil, kelimelerdi belki ya da kelimesizliğin ağırlığı.
Bir aynaya baktım, kendimi gördüm,
Tanıdım bu kez
Çünkü o yüz, artık senden onay beklemeyen, kendi kırıklarını taşıyabilen bir yüzdü.
Ve bu tanıma, bir zafer değil, bir barıştı; kendimle, geçmişimle, dün akşamla.
Şimdi buradayım bu şiirin tam ortasında,
Ne sana kızgın ne kendime kırgın,
Sadece olanı olduğu gibi yazan bir sesim.
Dün akşam, kirlenmiş bir beyaz mıydım?
Belki.
İyileşmeye çalışan bir siyah mıydım?
Kesinlikle.
Ama artık tanımlara değil, dönüşüme inanıyorum
Çünkü bazı geceler, şiire dönüşür ve bazı şiirler, insanı yeniden kurar.
Huban Asena Özkan
Kayıt Tarihi : 7.9.2025 12:00:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!