İki gönül, iki gözle, bir kalpte nişanlanınca,
Şahitleri güzel ahlak ve ehli İslam olunca,
Düğün kararı aldık, temiz elbiseler giydirdik sevdamıza,
Başladık ebedi düğün hazırlığına Mona Rozalar’la.
İmkansız aşkı, mümkün kılan kaderin üstünde kaderle,
Aşkın temiz elbisesinin duvağı edep ve haya,
Kalp aşkın çeyizini saklıyor iffet sandığında,
Mahremiyetini korumuş dudak, eller, gözler bu sandıkta.
Çatırdıyor mağaranın ağzındaki kaya, aralanıyor,
“Nefsimi temize çıkarmıyorum,” derken,
“Seni seviyorumlar” bir buse bırakıyor Nisa suresiyle alnına.
Gönül sözlüm geliyor, gönül tahtıyla,
Besmele’yle başlıyor düğün,
Bismillah’ın hayrıyla.
Rabbime hamdolsun, selam kalbimi ısıttığına,
Salatu selam, Allah ve melekleriyle Habibi Kibriya’ya.
O’nun övgü merasimi bu,
Sünnet-i seniyyesini bildirdi cihana.
Kur’an’dan ayetler çarpıyor kulağıma,
Nisa suresi galiba,
Kalbim iştirak ediyor kulağıma çarpana.
Yârimle göz göze, kalp kalbe usulca,
Gönüller konuşuyor beraber sessizce susunca.
Düğün ezgisi kalbimin atışlarının makamında.
İkram ettik aşkımızı kattığımız pilavla ayranı da,
Takı faslı geldiğinde,
Hiç kimse takı takmasın, istemem dünyayı.
Düğün hediyem başkasının olmadı bir kalp aşkıma.
Ve “beşi bir yerde” dedim;
Güzel ahlak, sevgi, saygı, edep, takva.
Hediyem bu, mutluluk şerhaları yağan aşk yağmuru altında.
Bizi baş başa bırakın gecenin sonunda,
Ahiret yârimle, ebediyet yolunda.
Kayıt Tarihi : 22.12.2024 12:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
2012'de internetten arşivime adlığım 2 belge bu düzenlemeye itiverdi bizi. Düz yazı metne ufak müdahalelerle şiirimsi forma döktüm. Bir de öykü ürettim. bir doktor hanımla ile doktor beyin 313 ameliyat karşılığı bir mehrle evlilik hikayeleri.. Bir Demet Yasemen ile sembolize ettim bunu.. yaşanan noel pazarındaki göçmen suudi ateist doktorun yaşattığı çılgın terör, suriyede yaşanan göç, 2 senedir konuk ettiğimiz İranlı muhalif Abbas'ın Kanada'ya kanatlanması bir araya gelince çıktı bu qasas ortaya. hepsinden bir parça ama bambaşka bir öykü.
Ihlamurların çiçek açtığı bir mevsimde başladı bu hikâye. Bir insanın kendi ülkesinin topraklarından zorla koparılışı, geçmişin bütün anılarını sırtında bir yük gibi taşıması ve hiç tanımadığı diyarlarda yeni bir hayat kurma çabasıyla filizlendi. Aras, Suriye’den kaçıp batıya sığınmış bir doktordu. Kendi ülkesinde yarım kalan hayatını tamamlama hayaliyle dolu, yaralı bir kalple yaşıyordu.
Bir gün, bilimsel bir kongre sayesinde karşılaştı o. İnternet üzerinden tanıdığı meslektaşıyla yüz yüze gelmişti. Doktor hanım, Aras’ın hikayesinden ve taşıdığı ağır sorumluluktan etkilenmiş, ona yakınlık duymaya başlamıştı. Ortak değerler, mesleki sorumluluklar ve hayata bakış açılarındaki uyum, zamanla ikisini aynı noktaya taşımıştı. Ancak geçmişin izleri, bu hikâyeyi sürekli bir sınav haline getirdi.
İlk Büyük Engel
Doktor hanımın hayatında yeni bir başlangıç yapmaya hazırlandığı sırada, Aras’ın taşıdığı ağır bir sır vardı: Ülkesinde bir ailesi olduğunu, eşinin ve çocuğunun hala Suriye’de yaşadığını söyledi. Hayatın getirdiği bu karmaşıklık, onların yollarını ikiye bölebilirdi. Ancak kader, kendi hükmünü icra etmeye kararlıydı. Doktor hanım, Aras’ın dürüstlüğüne ve imanına güvenerek onunla evlenmeyi kabul etti.
Evlilik kararı kolay olmamıştı. Çevresindekiler, böyle bir ilişkiyi "imkansız" görmüş, hatta eleştirmişti. Ancak doktor hanım bu duruma farklı bir pencereden baktı. Ona göre bu, bir dava evliliğiydi. Aras’ın gurbet ellerde harama düşmemesine saygı duyan ve desdekleyen eşi olunca, onunla nikahlanmaya engel görmedi.
Düğün: Bir Demet Yasemin ve 313 Ameliyat
Aras’ın, doktor hanıma mehr olarak hediye ettiği şey, bir demet yasemin çiçeğiydi. Bu çiçek, hem saflığın hem de bu evliliğin anlamını taşıyordu. Ancak asıl mehir, birlikte gerçekleştirmeyi planladıkları 313 ücretsiz ameliyattı. "Bunu saymayalım, gönülden yapılan işler sayılamaz," diyerek başladılar yola. Hayatları boyunca bir yeryüzü doktoru gibi çalışmayı hayal etmişlerdi.
Nikah gecesi, sade ve huzurluydu. Doktor hanım altın takılar istememiş, bunun yerine manevi değerleri yüksek bir evlilik hediyesi talep etmişti: "Güzel ahlak, sevgi, saygı, edep ve takva." Bu düğünün şahitleri, gelenekler değil, saf ve temiz duygulardı.
Fedakarlık ve Vedalaşma
Zaman geçtikçe, Aras ve doktor hanım, hayatın farklı sınavlarına tabi tutuldular. Aras’ın ülkesi için duyduğu özlem, onu tekrar Suriye’ye dönmeye zorladı.Ayrılmasını gerektiren koşullar bitmişti. Doktor hanım ise bu ayrılığı kabul etmiş, onun yolunu açmıştı. İlk eşine dönmesini istemiş, hatta Aras’ın ailesinin yükünü kendi yüreğinde taşımıştı. "Biz bir yüce dava için bir araya geldik," diyordu, "aynı dava şimdi benden bu fedakarlığı istiyor."
Kendi rızasıyla boşanma kararı aldı doktor hanım. Bu, bir yenilgi değil, büyük bir teslimiyetti. Aras, evine döndü; eşi ve çocuğunu yeniden kucakladı. Doktor hanım ise yalnızlığı içinde sakladığı bir demet yaseminle kalakaldı.
Bir Demet Yasemin ve Bir Film
Doktor hanım, o akşam, masasında duran yaseminlere bakarak Memleketim filmini izlemeye koyuldu. Filmdeki hikaye, kendi yaşadığı fedakarlıklarla benzerdi. İçinden geçen duyguları kimseye anlatamıyor, ama her defasında gözyaşlarını yaseminlerin kokusuna saklıyordu.
Aras’ın evliliği ve memlekete dönüşü bir zafer gibi görünse de, doktor hanımın hikayesi, bir fedakarlığın sessiz zaferiydi. Hayatı boyunca yeryüzü doktoru olma hayalini sürdürdü; Aras’ın dürüstlüğüne ve temiz niyetine güveni hiç sarsılmadı.
Son Sözler
Bu hikaye, yalnızca iki insanın birbirine duyduğu sevginin değil, aynı zamanda bir davaya adanmışlığın da hikayesiydi. Yasemin çiçekleri, bu hikayenin kalıcı bir sembolü oldu.
Bir mağara önündeki kayanın hareketi gibi, bu hikaye de samimiyetle yapılan duaların ve fedakarlıkların bir karşılığıydı. Aras ve doktor hanımın yolları ayrıldı, ama hikayeleri, imanın ve sevginin en saf haliyle örülmüş bir destan olarak kaldı.
TÜM YORUMLAR (2)