“İki büyük alem beni kendine hayran bırakıyor
Üstümdeki yıldızlı kainat ve içimdeki vicdan ” demiş
İmmanuel
Kadın bence toplamı Tanrıdır diye eklemiş
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Güzeldi.
Kutluyorum.
Erdemle.Işıkla.
Kısa lakin güzel dizeler, anlatmak istediğini anlatmış şair kutlarım.
kutluyorum kaleminize yüreğinize sağlık şiir tadında güzellikler diliyorum.. 10 puan...
Söz süper!! yansıma senden süper 'vicdana razı gelmek' evet kadın tanrının yaratan yanı olduğunu anladığında 'vicdan'a bile ihtiyaç duymaz kabul etmek için erkeğini ..çünkü bilir ki erkek onun rab'bi gördüğüdür....ama ben oldurmaya niyetliyim böyle kadınların varlığını... seni de niyetli buldum...kadının bir yanı zihin yani şeytan ...öyle az şeyle yetinmeye gelemez,ister de ister .... kutluyorum bu dörtlüğünüzü sebahat turşucu....
Tanrı kadınlara peygamberlik vermemiş nedeni tümünü kutsal ilan etmesindedndir cennetin anaların ayaklarının altına serilmesi bundandır hiç bir peygamberin bile bu kadar büyük fasfı yoktur kutlarım saygılarımla
Tanrı kadınlara peygamberlik vermemiş nedeni tümünü kutsal ilan etmesindedndir cennetin anaların ayaklarının altına serilmesi bundandır hiç bir peygamberin bile bu kadar büyük fasfı yoktur kutlarım saygılarımla
Tanrı kadınlara peygamberlik vermemiş nedeni tümünü kutsal ilan etmesindedndir cennetin anaların ayaklarının altına serilmesi bundandır hiç bir peygamberin bile bu kadar büyük fasfı yoktur kutlarım saygılarımla
Sebahat hanım kutluyorum, bu güzel paylaaşımınızla sizi... Saygılar.++
Adaletin olmadığı yerde,estetik aramak burjuva sanat uydurmacılarının işi olsa gerek...Adaletin olmadığı yerde,gökler ve yerler anlamsızlaşıyor çünkü,diyerek saygılar sunuyorum sayın şair...
Kaynağından alınan ve inandırıcılığı kuvvetli duran yaklaşımlar...Onlarla ilintilenen metaforlar...
Gerçeğin sesiyle/vicdanın sesinin dirsek temasında olduğunu söylemek olası.
İnsan tek'inin yeğlediği olgular hep kendi istenciyle öz'de tutulur.
Paydaları eşitlenmiş bu şiirde de bu mod egemen duruyor.
Kısacık olmasına karşın ne demek istediğini çok iyi dışa vuran bir şiir görgüsü.
Okumak bir emektir.
Sayfaya gelişim ve bıraktıklarım bunun kanıtıdır.
Kutlarım.
Nicelerine.Erdemle.
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta