Dr Hikmet Büyükoğlu Şiirleri - Şair Dr H ...

Dr Hikmet Büyükoğlu

Zamanın ölümsüz harfleriyle yazılmış bir mektubu size bırakıyorum. Yüzyılların rüzgârı, devrimlerin yangını, sokakların çığlığı ve suskunluğun karanlık aynası içinde, hepimize dokunan bir hikâyedir bu. Tarihin göğsüne saplanan kılıçlar ve kalemlerin kağıda bıraktığı izler gibi, insanın değişmeyen kaderi, adaletin ve eşitliğin peşinde sürüklenişidir.

Bir zamanlar, Karl Marx’ın kelimeleri, yoksul sokaklarda yankılanırken, bir şairin titrek ellerinde tuttuğu kalem, halkın gözyaşlarını kâğıda döküyordu. O kâğıt, gün gelip meydanlarda bayrak olacak; o şiir, dillerde marş olup yankılanacaktı. Ama evvelâ, insanın içinde bir ateşin yanması gerekiyordu; adını devrim koyacakları o ateşin.

Ve bizler, yani sevgili herkes, o ateşin külleri içinde doğduk. Ekmek kadar kutsal, hürriyet kadar acıydık. Edebiyatın unutulmaz isimleri bizim için yazdı; Nazım Hikmet, “Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” dediğinde, biz henüz doğmamıştık belki ama hissettik. Dostoyevski’nin yeraltı adamı, umutsuzluğun ve başkaldırının vücut bulmuş haliydi. Camus’nün Sisifos’u, varoluşun anlamsız yükünü omuzlarken bile mücadeleden vazgeçmiyordu. Ve Brecht’in proletaryası, sahnede yükselen bir isyanın sahipsiz sesiydi.

Devamını Oku
Dr Hikmet Büyükoğlu

Yalnızlık, sessiz bir gölge gibi süzülür insanın üzerine, fark ettirmeden. Her şeyin ortasında bir sessizlik başlar; ne sesler, ne yüzler, ne de kalabalıklar o boşluğu doldurabilir. O an anlarsın, yalnızlık bir kalabalığın içinde dahi seni bulur.

Bir sabah uyandığında, pencerenin kenarına vurur ışık, ama o ışık bile ısıtmaz içini. Odamda yankılanan tek şey, düşüncelerimin sessiz çığlıklarıdır. Her gün aynı saatte uyanırım, aynı kahveyi yaparım, ama sanki hayatımdan bir şey eksik kalmıştır hep. Fincanlar dolsa da, sohbetin eksikliği doldurmaz boşluğu.

Sokaklar kalabalık, insanlar telaşlı… Herkesin bir yere yetişmesi gerek, ama ben hiçbir yere ait değilim sanki. Adımlarım yavaş, ruhum bir adım geriden gelir. Yüzlerdeki gülüşlere, kucaklaşmalara bakarım uzaktan; hepsi bir film sahnesi gibi geçer önümden. Bir zamanlar, ben de o sahnelerin içindeydim belki. Ama şimdi, sadece izleyenim.

Devamını Oku