Karanlıktı, yıldızların türküsünü söylerdik birlikte . dağların doruklarında gezerdik 20 kişiydik o geceler de yağmurların ve Ölüm beyazını altında hayallerimizin ve sevdalarımızın ateşini yakardık sizinle. Kayaların soğıyunu hala atamadım bedenimden, kanlarımız akarken ağustosun sıcağın da sarardık yaramızı birlikte göz yaşları içerisin de, bu zamansız gidişin bizi çok üzdü dostum, fırtınaları altında birimize sarıldığımız o yıllar geldi aklıma, o yıllara halen özlem var içimde, 12 kişi diğer dostlarımızla dağlardan aşağı indiğimizde her birimiz artık başka bşr Savaş vermeye başladı, şimdi sen gittin ve bu savaşta bizi yalnız bıraktın, hani kızgın yaşın üzerin de bandananı çözüp koluma sardığın güneşin kızıl manzarası karşısında verdiğin bir söz vardı gitmeyecektin bizi yalnız bırakmayacaktın... İşte şimdi gidiyorsun omzumda sın bu gözyaşlarım senin için güzel dostum botan çayı Dicle nehri gibi, gittiğin yerde huzurlu olacakmısın arkadaşım, olmasaydı böyle
Yatıyorsun buz gibi mermerin üzerinde sana bakıyorum gözyaşlarım yüzüne akıyordu Sessizce değermiydi bu yolculuğa çıkmana dağlar şimdi sensiz ne eyler biz sensiz ne eyleceğiz dostum benim seni hiç bir zaman unutmayacağız
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta