- Eski bir hatıra dedim,
Dostlar meclisinde.
Acıtır bazen insanı,
Sözün evvelinde.. -
Oturduk yine birgün dostlarla,
Dostlar meclisinde.
Ondan bundan konuştuk,
Kalbe geldi konu,
Her zaman olurdu bu.
İlk defa olan bir şey vardı ki,
Hatıralar konu oldu.
Eski bir hatıra dedim,
Acıtır mı hâlâ sizleri?
Çaylar hazırdı,
Her zaman olurdu bu,
Her an.
Bizim de boğazımız kurumuyor değildi,
Hele de böyle zamanlarda.
Evet dedim,
Bardaklar da doluydu artık,
Dostlardan biri başlamalıydı,
Çetin bir sorunun,
Ölümü andıran cevabına.
Evet dedi dostlardan biri,
Hatıralar ne kadar eski olursa olsun,
Acıtır hep içimi.
Kendi kendime sorular sorarım,
'Söylesenize bayım,
Nerede yanlış yaptım? '
Cevapsız sorular,
Ya da cevabı olan,
Ama söylenmekten korkulan.
Biri konuşunca susardı herkes,
Konuşma bitince de devam ederdi biraz,
Sonra bozardı biri o sessizliği,
Ve bozdu biri,
Sen, dedi,
Kollarını kaç defa kırdın,
Farkında mısın?
Çay bardaklarının tıngırtısına bıraktık bir süre sessizliği,
Ben bozdum bu kez o sessizliği,
Sen, dedim,
Yıllardır sakat geziyorsun biliyorum,
Dilin söylemese de,
Hep ele verdi gözlerin,
Yüzün ve saçlarına yağan o kar,
Çığlık çığlığa sustu hep.
Hayır hayır,
Kimse suçlamıyordu kimseyi,
Öyle anlamayın bizi.
Biri konuşamadığı zaman,
Dil olduk hep ona.
Evet Baylar,
Sorum hepinize,
Eski bir hatıra diyorum,
Hâlâ acı veriyor mu,
Aklınıza gelince?
Evet dedi dostlardan biri,
Geri dönüp de,
Şimdi olsa şöyle yapardım,
Dediğim o kadar çok şey var ki,
Kendimi hep,
En çok ben bilirim sözleriyle kandırdım,
Ve biliyordum,
Acısına göğüs geremeyeceğim şeylerden,
Hep böyle kaçmıştım.
Tazelendi çaylar,
Düşünceler başlıyordu;
Bir şeyler aklımıza düşünce.
Ve cümlelerin gitgide,
Hepimizin gerçeğine,
Bir adım daha yaklaştığını hissediyorduk.
Acısına göğüs geremeyeceği şeylerden,
En çok ben bilirim safsatasıyla kaçması insanın.
Hepimizden bir kez geçmişti bu cümle,
Geriye dönmek isteyip de dönememek,
Yeterince açık söylenmiş bu cümleyle beraber,
Daha da yer etmişti bizde.
Konu yine ağır başlıydı,
Dostlar meclisinde.
Devam etti dostlardan biri daha,
Eski bir hatıra dedi,
Eğer her fırsatta düşüncelere alıyorsa insanı,
Hâlâ hatıra değildir hayatta,
Hâlâ yaşanıyordur insanda,
Ve yarım kalmış şeyler bir araya gelince,
Ağır gelir insana,
Geçmişe dönmek değildir isteğimiz aslında,
Yaşamaya devam etmek istemektir;
O yarım bıraktığımız her şeyi ömrümüz boyunca.
Sözler netleşiyordu her geçen dakika,
Hatıra,
Hatıra olmaktan öte,
Hatıra,
Hâlâ yaşanıyorsa insanda,
Hatıra değildir aslında.
Kaldığı yerden devam etmek istemektir her şeye,
Hiç boşluk olmamış gibi,
Araya hiç zaman,
Araya hiçbir insan,
Araya hiçbir şey girmemiş gibi.
Dostlardan biri,
Bir kitap karıştırıyordu o sırada,
Bir şey bulmuştu konuya binaen,
Okuduğu bir kısmında,
Şöyle diyormuş kitapta;
"Uyku belâdır, göç içinizedir,
Sabır ve zaman içinizdedir.."
Evet!
Hepimiz bir süre donup kalmıştık,
Eski bir hatırayı düşünmek,
İnsanın içine göç etmesiydi,
Sabırla geçmiş,
İçimizden geçip gitmiş onca zaman,
Eksilen zaman,
Zamanı yaşamak,
O zamanda kaybolmak..
Öyle ya,
Tam da Zarifoğlu dizelerine gelmişti konu,
Buz dağlarının o görünmeyen yüzünden,
Dostlar meclisimize teşrif etmişti.
Biri kalktı ayağa,
Hatıra! diye bağırdı,
Ve devam etti,
Dostlar!
Yaşayamadığımız zamanın sabrı artık tükeniyor,
Geçmişe olan hasret,
Geleceğimizi yok ediyor! ..
Ömre bir bedel biçilmek istense,
İntihara sürüklerdi insanı,
Ama bir hatıra,
Alıveriyordu bütün hayatı,
Geçen zamanı yeniden yaşamak,
Dünyaya yeniden gelmekten farksızdı,
Öylesine imkânsız,
Ve öylesine zamansızdı..
Kayıt Tarihi : 20.12.2015 13:30:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Dostlarla gönülden gönüle, görünmeyen bir kalabalıkta, duyulmayan bir sesle ve bilinmeyen bir dille muhabbet ediyorduk yine. Birden aklıma geldi işte, eski bir hatıra, dedim, çayın demi arttı, sözlerin ciddiyeti arttı. Bizim dergâhımız gönül dergâhı, dil sükût etse de, gönülden dökülüyor kelimeler. Ne hacet var susmaya? demeyin, dil bağlanır bazen, dil yetmez kelimelere. Dil zahîrde kalır, gönül mânâya aşıktır..
![Cem Kamalı](https://www.antoloji.com/i/siir/2015/12/20/dostlar-meclisi-eski-bir-hatira.jpg)
Biri dese o meclisten yeter..: 'İnsan hep yarını bekler, hem önüne bakar ve sırtını düne dönüp yürürse öne..
Ne kalır kendinden geriye?
Kim duyar, kim anar bizi..
Hadi dostlar dönüyoruz.. Bizi biz eden hatıralara...
Zamana inat..'
Sanırım yaşadığımızın farkına varırız, o an..
Çok güzeldi şiir. Kutlarım Cem Bey..
TÜM YORUMLAR (1)