Eski ahşap bir ev kütük bir duvar,
Gönlüm hazanlı camda yağmurlar,
Üstü kapalı uzun ince bir balkon,
Bir kedi sığınmış saçak altında,
Bahçede çiçekler dalları yerde,
Camlı bir pencere ardında perde,
Soğuk mu soğuk kışlı bir hava,
Karşıdan gelen güzel merhaba.
Eski bir çit üstünde tahta kapı,
Yanında yüz yıllık toprak yapı,
Kimler geçti bilemem bu kapıdan,
Haberim yok gidenden kalandan.
Acayip yağmur kulağıma fısıldar,
Gök kıskanır yer yerinden patlar,
İnce bir arık geçer köy ortasından,
Ölen olur ancak burada unutulan.
Şemsiyeler açılır yola gitmek için,
Gelecek sevgiliyi mutlu etmek için,
Çamurlar sıçrar topraktan üzerime,
Söz anlatamam artık bu yüreğime.
Dış kapı önünde mavi minibüs,
On senelik sevgilim bugün gelmiş.
Ayağımda yırtık kaba bir çarık,
Meğerse ne kadar zormuş ayrılık.
Şimdi o zengindir, dengini bulmuş,
Yılların değirmeninde yoğrulmuş,
Saçlar ak pak derler ha işte ondan,
Çok zulüm çekmiş zengin kocadan.
Oysa hep küçüklüğümüz onla geçti,
O biraz zeki bende zeka eksikti,
Zaten beğenmedi köyü buradan gitti,
Onun birden gitmesi beni perişan etti.
Buldum bende çirkin kambur birini,
Ne onun yüzü güldü ne benim güldü,
Kocası ölmüş gömmeye gelmiş,
Geçmiş eziyetleri söylemeye gelmiş.
Bir o anlattı bir ben bakıp birbirimize,
Bende yalnız kaldım dedim yüzüne,
Belliydi zaten onun benim sonucum,
Onun da unutmasıydı asıl korkum.
İki sevdalı altmışında dost olduk,
İki sandalye ortasına masa kurduk,
Bir kahve şekerli paylaştık onunla,
Neden heder olduk kimin uğruna.
İki çocuğu varmış şehirde iş adamı,
Gelmiyorlar diyor ayda yılda bir defa,
Kendisininde tutmuyormuş ayağı,
İhtiyacım var diyor değerli bir dosta.
31.12.2019
Özdemir KocaKayıt Tarihi : 31.12.2024 10:45:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!