DÖRTLÜKLER (Tunç Kuyucu)

Tunç Kuyucu
155

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

DÖRTLÜKLER (Tunç Kuyucu)

Barışı sırtladım omzuma, zorsunmadım taşımaktan
Ben sevgiye inandım, çünkü güzeldi sevgi
Kucakladım dostluğu, dostluk gerekti bana
Verdim elimi kardeşliğe, bir an olsun düşünmeden

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Bereketli bağın var, şirin tatlı üzümün
Bir salkım ver dedim, hemen asıldı yüzün
Allah fazlasını versin, gözümüz yok malında
Alıp gidecen mi yoksa, farklı mı senin ölümün

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

El kalkmaz kadına, narin ince yapısı
Sevgi, şefkat gerek, akmasın gözyaşları
Kadın nazlı çiçektir, bükme sakın boynunu
Solar ise vay haline, yokluğu getirir sonunu

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Savaş sarmış dünyayı, nasıl da ölüyor insanlar
Bitti huzur sukunet, ucuza gidiyor yaşamlar
Üç beş insan kalmıştı, barış, sevgi taşıyan
Meçhule karıştı hepsi, yok görüp anlayan

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Garibin sırtına sopa, vuruyor hep kulların
Odun parası olmayana, zor geliyor kışların
Nerde hani nerde, o adaletli yolların
Yalvarırım Tanrım sana, ezdirme kulu kula

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Servet dolu havuzda, neşeyle kürek çekersin
Keyfine yok diyecek, kahkaha atıp gülersin
Her fırtına durulur, harcama bol keseden
İş işten geçince, maziye ah çekersin

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Şükretmedin Allah'a, sofrada astın yüzünü
Bir tabak bulguru, itip döktün elinle
Büyüdün para kazandın, sende oldun emekçi
Anladın yaşayıp görünce, şükretmek gerek demek ki

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Aslanın yok tasası, eşek çeker cefayı
Yan gelip yatınca, eşek kaldın sonunda
Emeksiz aslan olunmaz, kör müydü ah gözlerin
Karnın ziller çalıyor, alnın kuru olunca

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Hasretleri bir bir budayıp, sevgi ağacından
Özlem ağlarının, kozasını yırtacağız
Bulutlara özgürlük için, diz çöktüğünde yağmurlar
Sen ve ben, mutluluk selinde boğulacağız

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Hayal edip cenneti, hemen durdun namaza
Nasip eylesin diye, yalvardın yüce Allah'a
Ama hep bakıyorum, yalnız namaz kılarsın
Namazla biter mi iş, pinekleyip yatarsın

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Ne sorarsın üzümü, hasret kaldık koruğa
Kötülük almış bayrağını, coşkuyla çıkıyor doruğa
Güvenim kalmadı kimseye, sığındım yüce Allah'a
Dilendim dünya için, bir damla sukunet

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Biçtim yeşil çimeni, göremedim kurdu böceği
Sakiye mi sorarsın, garibin çektiği çileyi
Gel de derinden batıralım, şu toplu iğneyi
Yan gelip yatanın, nasırlıdır kalçası

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Ben diye sarıldığın, tepeden tırnağa sendin
Sen bakan gözlerimin, içine baktın sen
Sana veda ettin, elini çekerken elimden
Sen atan yüreğimi, yaraladın en derinden

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Ne yemek geçer boğazımdan, ne de su
Ben seninle doluyum, taşıyorsun içimden
Ne denizi ararım, ne de okyanusu
Coşkun seller gibi, akıyorsun gözümden

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Kan gibi damarımdan, kalbime akıyor sevgin
Mıhladım seni gönlüme, değişmez asla yerin
Ah bir görsen halimi, merhem olsan yarama
Ömür boyu kopmasa, kenetlense elime elin

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Dışarıda cıvıltılı bahar, kalbimde güz rüzgarları
Sevgililer geziniyor parklarda, kıskandım büküp boynumu
Konuşsa yeter diyecek, evimin soğuk duvarları
Yatağa düştüm düşeceğim, aşkın getiriyor sonumu

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Bulutlar bir başka ağlıyor, hıçkırık dolu bu gece
Gözlerim de yorgun hatıralar, dalamaz oldum uykuya
Buruk tebessümler üşüyor, evimin her köşesinde
Nafile soba, yorgan, sen olmayınca koynumda

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Kuş düştü ağaçtan, kırıldı kanadı kolu
Daha gün görmeden, ölümle bitti sonu
Madem ölüm verdin, doğan her canlıya
Birine kısa ömür, birine neden çoğu

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Sordun hayat yolunda, nedir önemli konu
Dilden değil sözlerim, inan bana yürekten
Kıskanma dağı taşı, onların da var sonu
Ödün verme insanlıktan, şaşırma doğru yolu

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Hayat yarmış başını, çok çileler çekmişsin
Şansın yaver gitmemiş, kuru ekmek yemişsin
Gel öpeyim alnını, onurun var dağ gibi
Bulgur ile soğanla, şükretmeyi bilmişsin

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Allah sordu mu doğarken, ırk din mezhep?
İnsanı dışlamak için, bunlar olur mu sebep?
Mantık düşmüş karanlığa, sinmiş içinize nefret
Cahilin olmaz aydınlığı, inmese de göz kapakları

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Dinç aksız saçlısın, demek mevsim ilkbahar
Bahar güven demektir, durma coştur kanını
Ne yapsan boşuna, mevsim solunca sonbahar
Gereksiz harcama gününü, sağlama al yarını

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Neden tanımaz barışı, sağcı ile solcusu
Üç günlük dünyanın, bizler garip yolcusu
Küslüğü unutun, ölmesin şu insanlık
Bitsin bu ayrım, eller birleşsin artık

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Girdin hayat bağına, yedin bağı bahçeyi
Düşünmeden yarını, açık bıraktın çeşmeyi
Dizinin ne günahı var, vurup vurup durursun
Mazide yaşama artık, bırak şu keşkeyi

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Denize akıyor nehirler, günahı mı var çöllerin
Bir tarafta kuraklık, bir de yıkan sellerin
Sana hesap sormak, haşa düşmez haddime
Üzüyor beni uçurumun, neden adaletsiz düzenin

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Kırdın komşu camını, o zamanlar çocuktun
Zayıf, çelimsiz, tıfıl, yüzü biraz da soluktun
Cam mı sandın kalpleri, hakkın var mı kırmaya?
Tüm bencil insanların, sonunu nasıl unuttun

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Anam yaşında kadındın, öpmek istedim elini
Günah deyip çektin, vermedin elime elini
Bu yaptığın ayıptır, ayıptan öte günahtır
Sen niyetime bak, saygı hürmet sevaptır

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Sana bir haller olmuş, oysa böyle değildin
Çok saygılı çocuktun, ne oldu o haline?
Burnun kuşa özenmiş, söyle nasıl yenildin
Maneviyat son bulmuş, para girince cebine

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Uzamış kıvrım sakalı, başında solmuş cüppesi
Leşten farksız kokusu, akmıyor mu çeşmesi?
Fıldır fıldır gözleri, kem bakıyor durmadan
Allah alır mı cennete, sana hesap sormadan?

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Kim söyledi beyaz kağıt olduğumu
Yazıp, çizip, acımadan sildin beni
Mikrop karışmış süt müydüm ki?
Kaynatıp, kaynatıp döktün beni

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Şu gördüğün koca deniz var ya
Bir hiçtir gelip de bana sorarsan
Mutluluğu coşarcasına yaşayan bir insanın
Yanaklarından süzülen pınara baktığında

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Ne çengel bulmacasın, ne de yukardan aşağı
Bir türlü çözemedim, söyle bana kimsin
Ne mıknatısa benziyorsun ne de çapaya
Çekiyorsun kendine söyle bana kimsin

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Okuyup da geçmeyin, düşünün şu satırları
Bazen siteme çıkar, bazen sevgiye yolları
Sevmem, tanımam kötülüğü, sevgiyle dolu şairim
Eğer bir gün ölürsem, gelen nesle söyleyin

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Ölüm beni de alacak, gideceğim başka diyara
Bilsin bütün insanlar, 'bsdk' yazın taşıma
Yolgeçen hanı olmasın, benim mezarımın başı
Meşaleyi yakan gelsin, 'bsdk' nin sonsuz aşkına

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

bsdk dilekleriyle...
Tunç KUYUCU
www.sevgituneli.com
e-mail: [email protected]

Tunç Kuyucu
Kayıt Tarihi : 5.10.2009 23:47:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Tunç Kuyucu