Dönmüyor Geri Şiiri - Hayrettin Taylan

Hayrettin Taylan
1968

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

Dönmüyor Geri

Dönmüyor Geri/ Ben Dönerken Aşka

-İbrahim Tatlıses Aşka Arabesk Terapiler-7

“Kınamayın dostlar Allah aşkına
Yalvardım yakardım
Dönmüyor geri
Çaresiz kalmışım çıldıracağım
Ağladım sızladım
Dönmüyor geri”

Deniz ürüyor, suyun rengine çoğalıyor özlemlerim. Anlatılmazlarımı dalgalar anlıyor.Algısal bir göç var bu anlaşılmazlığın gergefinde.Adımlarının gözlerinde bana dönüşün son istasyonu görülüyordu. Tek tek gittiğin iç duraklardan bana gelişinin hızı artıyor bilinmezliklere.

Suskunluğun uçak sesi gibi geçiyor umutlarımın üstünde. Ve ben gidiyorum ruhunun vapuruna doğru.Martılar sen olmalısın.Ekmek mi yoksa aşk için bu yakınlaşma bilemedim.
-Bütün seslerden alıntılı bir gidiş sunuyor hayat bana. Sesini özlemişim demek.Bir telefon kadar yakındın, bir yastık kadar yakındın, bir göz kadar, dudak dudağa ödev yapmaya yakındın.
*Şimdi ya. Ben kendime yakın değilken senin yüzünden.Nadaslarımı ektim papatya tarlası yaptım.
-Sen seviyorsun diye. Bir de oturdum bütün papatyaları seviyor,sevmiyor diye oynadım aşk dolu özlemlere.

“İşte dostlar budur halim
Görmedim ben böyle zalim
Bilsem onu sever miydim
Dönmüyor dönmüyor dönmüyor geri”

*Bu şehrin ortasında seni saydım seviyor, sevmiyor diye. Sevse dönerdi dedi laler.Sonra baharını beklemeden solup gidişlerinden olmalı inanamadım lalelere.
Kırmızı Gül:
-Seven kadın her zaman gider.
Gidip dikenlerine kadar sineme çektim kokunu.Bu düşünce üstüne üstsüz bekleyişlere sığındım.
Sen çok güzel giyinmiş gibiydin, çıplak yalnızlığını uzaktan bile görüyordum.
*Seven kadın gider mi? Zıt değil mi gül.
Gül:
-Seven kadının yüreği benim kırmızı duygularımdan oluşur. Kırmızı sevginin, aşkın, baş kaldırının, sesi.Seven kadın, sevdiğinin en ufak hatasını büyütür.Sinesine alır, dikenleriyle kanıtır, kendisi kanar.Seven kadının yüreği magmadır.Sevdiğinden gelen buzullar aynı anda erir.
-O seni sevmiş.Seven kadın daha çok gururludur.İncitmez incilerini.Beslediği duygusu incidir.
Onlar incinmişse nefretin mercanı olur.Zaten sevginin son aşamasıdır nefret. Ayrılık, nefret, sevginin aslında dikenleridir.
-Seven kadın gider inan bana yaralı maşuk.
Kaktüs:
*Ben de katılıyorum.Sevmeyen kadın bazı şeyleri affeder. Kafasında sevgiden çok çıkarlara odaklı eylemler i vardır.Ki onların bir kısmı yerine getiriliyor.Bu kurulu çarkı değiştirmenin anlamı yok.
Sevmeyen kadın mantığını, seven kadın hislerini, sevgisini, tutkularını kullanır. Ki aşk kadınlarının çoğu gitmiştir büyük hatalarda.
*Ya döner mi dedim kaknüs. Batıyor şu sözlerin, dikenlerin doğru sözler için mi?
Kaktüs:
-Seven kadın ,önce baruttun adıdıdır.Sonra ateşin, sonra volkan olup arada patlar.Sonra affedilmezliğin mayını olup yoluna, bahtına patlar.Sonra bu korkunç nefret ateşi yerine, suskunluk başlar. Seven kadın, yeniden bir erkeği sevme süreci uzundur.Onun güven dağları yıkılmıştır.En sevdiği erkek tarafından Everesti yıkılmışsa yeniden zirvelere çıkmasının mümkünü yok.
*Mantık arar,onu duyguları sarmalar.Süreç uzayıp gider. Annelik güdüler perçinleşir. Çıkmazları onun yüreğini bitirir. Sevdiğinin pişmanlığı, onu çok istemesi, ona büyük bedeller sunması ona daha uygun düzen gibi gelir ve dönebilir.Sevdiği erkeğin ona sunacağı güven dağlarıyla ilgili
*-Sağol kaktüs. Evet, işte bütün çiçeklerin dilinde senin ruhun var,şimdi anladım. Çaresizim.
“Kolunda tutup da getiremem ki
Kendimi ben zorla sevdiremem ki
Silahı çekip de öldüremem ki
Dizine kapandım dönmüyor geri”

Bekleyişin kundağında öylesine bekliyorum.Bir evetinle koca adam olacağım.Koca adamı bırak Oğuz Kağan olacağım.Epik şiirlerin gölgesinde yüreğim sana silah olacak.Vuracağım seni aşk dağında.Aşka öleceksin. Dağ dile gelecek.
*Benim kamburluğum ezelden.Özüme inkarlar sundum. Dünyanın yükünü bana verdiler, ağır bir yük taşıdım, sonra gördüğünüz gibi kıvrım kıvrımım.Yüksek olmam,özüme yakınlığı verir.
*Ben büyük aşkların soyadıyım.İçimde sizin aşkınız ağlıyor.Kamburluğum sizin yüzünden büyüyor tez elden kavuşun.
*İnsanoğlu demiş ya.”Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur.” Külliyen yalan. En büyük dağ insandır.İçinde kavuşmayan onca tilki varken, çıkarlarla ,duygular birbirine kuyrukla bağlıyken
Herkes kendine özel çıkarımlar sunarken, bırak kavuşmayı, ölmek bile zor. Ben Mecnun’un ağlayışını uzaktan izledim.Ben Ferhat’ı bilirim. Yüreğimdeydi aşk. Şirin için delip sonsuzluğa gitmişti. Şimdi kamburumda sizin aşkınız. İçimde bir söz akıyor pınar yerine.
*Sevdiğini çok üzdüğün belli.O benim güven dağlarımdaki meleksi ve ürkek ceylandı. Sen onu götürüp nefretin tazısı yaptın şair. Şair kendine gel, içindeki şeytanları as. Önce cennetini görsün yar.Önce değiştiğini görsün.Hazların dağlığımı bile aştı.O meleksi dağ ceylanın zaten senin bu hatalarından ürkek bir tazı olmuş.O , vuslatın tazısı. Bir tazı iyi avcıdır.Bilirim. Sen avcılığı bırak ki ceylan olup aşk simyasını sana sunsun.
*Of dağlar oy oy dağlar oy. Bir of çektim hani sen yıkılmadın dağ.
Dağ:
-Bu ofun yürekten ve aşktan değildi.Gerçekler karşısında acizliğinin sesiydi. Sen yürekten, arınmış, melek ağzıyla bir of çek ki ben bin yıl bile yıkılırım.Sizin sevdanızın kamburunu taşımaktan sıkıldım. Avcılığı bırak.Ki Nazlıcan bunu anlarsa bırakır vuslat tazılığını koşar adım sana gelir ilk gün gibi.
*Susup dağ ben oluyorum. Ferhat ben oluyorum, dağ yerine bahtımı deliyorum.Anlar beni işte
Yüreğimin dağ ceylanı.Bu delinmiş yüreğin sızısını anlar.Bu uslanmış, usuna ayna olmuş maşukunu anlar.Pişmanlığın son baskısında gayrı uğruna pişmaniyeler sattığımı görür yar garajlarında. Pişmaniye, sıcak pişmaniye. Gidene yüz görümlük aşk.Kalana bedeva.

“Aldı gitti beni benden
Vurdu beni yüreğimden
Anlamıyor hiç sevgimden
Dönmüyor dönmüyor dönmüyor geri”

Hayrettin Taylan
Kayıt Tarihi : 4.8.2011 13:08:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hayrettin Taylan