Dünya it kuyruğuna asılmış teneke kadardı.
Biz çocuk çemberince dönendik, neşeyle..
İşini bilen memur edasıyla kurulduk kurtlar sofrasına.
Bugün git gelene, yarın gel gidene..
Günler söndü susuz tenimizde, akşamlar soğuk, aç…
Geceler yandı uykularımızda, döndü ışıksız sabahlara.
Sabahlar yine aç..
Dedem rahmetli sorardı:
Sen hiç döngelle oruç tuttun mu diye?
Tutarım, ne olacak derdim, dudak bükerek.
Tutarım tabii, hem de avuç avuç.
Ama döngeli oruç sandığım yaşlardı,
Ağacını da oruç ağacı.
Öyle değil derdi, gülerek.
Dön ha dön, gel bre gel.
Beşbıyık değil bu...
Dön ha dön, gel bre gel.
Muşmula da değil, aç acına dön-gel..
Kayıt Tarihi : 29.9.2006 06:21:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Rahmetli dedem, 6-7 yaşımdayken bir ramazan ayında 'Oğlum sen hiç döngelle oruç tuttun mu? sorusuna 'Tutarım tabii ne varmış döngelle oruç tutmaya? yanıtını vermiştim de 'Döngel değil oğlum aç olarak dön gel ile yanıtını verince çok şaşırmış ve üzülmüştüm.
![Ahmet Zekai Yıldız](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/09/29/don-gel-14.jpg)
dön gel
gelmedi....
ayşen gencer
Saygıyla selamlıyorum şairi...Nurdan Ünsal
TÜM YORUMLAR (3)