Gece geç vakitlerde hissedilen yorgunluğun yaklaştıkça insanın vehmine bahşettiği son silleri,
Henüz Dünyayı keşfedememiş bir çocuğun yerde bulduğu anda mutluluktan havaya uçtuğu sevimli bilyesi,
Kanun kaidelerinin kıblemiz olması gereken bir zamanda yaşıyorken bir maliye memurunun hin hilesi,
Bir dergâhta oturan iki üç softanın konuştukları varlık mefhumlarından etkilenerek zevke gelen bir küçük yer minderi,
Yenilen bir şövalyenin ölü vücudunun üstünde taşıdığı güneşin ışıklarıyla billurlaşan demir mihveri,
Bize çok yakın zannettiğimiz hadiselerin bizi uzaktan uğurladıkları saatlerde gözlerimizdeki sonsuzluk milleri,
Doldurulamayan dolaplar açılıyor açılış akışında giden zamana karşı kimsesizliğiyle yarışarak,
Gündüz her gün rastladığımız öğlen üstleri güneşin sonsuz dertleriyle yorulur da bunaltır bizleri,
Gecikmiş hercai menekşeler ateş misali kızıllıkları akardı yeryüzüne derinlikleri duyulurdu en hafif ovalardan...
Bölünerek bile hazmedilemeyen hayaller gestalt olarak hükmedince yalpalıyoruz öylece insanların arasından,
Fedakâr ecdadımızın sonsuz azim ve kararlılıkla muhafaza ettiği vatanımızın sahip çıkmamız gereken mirasından,
Bitmek tükenmek bilmeyen dertleri bünyesinde barındıran yeis bir şiir mısrasının kendini toparlama münavebesinden,
Müsamaha buyurun bir şiir mısrasının kendisini gizlemeyen benliğine yüzleşin hiçliklerin hiçliklerinden,
Doldurulamayan dolaplar bağırıyor kendini anlamayanlara binaen yalnızlığına inletiyor bütün mevsimleri,
Mamafih bununla beraber mutluluk arayışında doldurulamayan dolaplar lodos rüzgarının hafif rüzgarlarına sallanıyor,
Dünyayı keşfedememiş olan çocuk benliğinde eritmişti bilyeleri en büyük ideası onları çoğaltmaktı,
Maliye memuru emekli olmuştu yaşlanmıştı düşününce eskileri pişmanlık cızırtıları ötmeye başlamıştı köstekli saatinden,
Dergâhta oturan softalar namaz vaktinin gelmesiyle birlikte mescide gittiler kalplerinde vardı ulaşmak fenafillaha,
Yenilen şovalyenin üstüne bir akbaba kondu saprotif duygularla parçaladı bedenini esrarengiz sonsuzlukta,
Hadiseler son kez göründü bizlere ve kayboldular parçalanan hayallerin arasında istişare ederek ebabil kuşlarıyla,
Gönül kalmıştı sarmaşıklar içinde yüreğine mızraklar yiyen bir ilkel gibi çaresiz sönmüştü sevgi hurucunda,
Kuşlar dolduramayan dolapları heyecanla seyrediyordu dolapların içinde ulaşmak istedikleri mertebeleri gördü kuşlar,
Doldurulamayan dolaplar kapandı bir daha beyhude açmayacaklardı duygularını sonsuzluğun sonsuzuna...
Kayıt Tarihi : 13.9.2017 15:29:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!