Zaten sevmemiştik baştan beri bu Dolaresi... Ne Annem ne babam ne de akrabayı taallukatım hiç onaylamamışlardı, aramızdaki ilişkiyi... Öyle laf olsun torba dolsun diye beraber oluyorduk, onu yanımda taşıyordum... Bazen sıkıştığım zaman yırtık dondan çıkar gibi, bir yerlerden çıkıp, hesabımı kapatıyordu, ama istemiyordum onun hesabımı kapatmasını.
Defalarca söyledim, bırak benim peşimi, dedim, bırak, benden sana yar olmaz, nitekim olmadı da... Ben tutumlu olmaya çalıştıkça o bana para harcatmaya kalkıyor. Hatta geliyor bana, ’’Paran yoksa beni bozuk para gibi harca aşkım.’’ bile diyor utanmadan. O kimliğindeki başkan maşkan denen adamları da hiç gözüm tutmuyor zaten... Öyle delici bakıyorlar ki sanki ’’Ulan ben yedi sülalenizin gelmişini geçmişini.’’ diye bize sövüyorlar mı acaba diye içimden geçirmeden duramıyorum...
Bir de yılışık bir de yüzsüz ki sormayın. Kapıdan kovuyorum, bacadan girmeye çalışıyor Noel Baba gibi. Oğlum git başımdan, diyorum, ben zaten Noel Babayı da sevmem, seni de sevmem, diyorum, hiç tınlamıyor arkadaş... Hayır bir de bu silah kaçakçıları ile eroin esrar ticareti yapanlar ile sıkı fıkı olmuş zamanında, bu da bize ters arkadaş.
En nihayetinde burama kadar geldi. Nerene kadar, diye soracak olursanız, nasıl göstereyim ben şimdi bunu sizlere? Anlayın işte. Bir de oynak bir de oynak ki... Gezmeyi tozmayı çok seviyor bu Dolares. Ben ona ayak uyduramıyorum. Kâh yanımda kâh kapı arkasında. Bir bakmışsın gitmiş uzak doğu da iki ülkeyi birbirine düşürmüş. Bir bakmışsın Afrika da üç beş ülkeye kargaşa ve savaş ihraç etmiş.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta