Dokuzu Beş Geçenin Hüzünlü Sabahı
Saat: Dokuzu beş... Bir kasım sabahı, Dolmabahçe'de sustu zamanın nabzı. Mermer taşlar bile hissetti sızıyı, Bir devir kapandı, bir yurdun yazgısı.
O mavi gözlerde dondu koca bir dünya, Ne savaşlar gördü, ne zaferler, rüya... Sonsuzluğa göçtü, yorgun bir dahi, Bıraktığı miras, hürriyet ve dahi.
Çocuklar yetim kaldı, cepheler öksüz, Bayraklar yarıda, gözler uykusuz. On Kasım'dır adı, en derin yasın, Anadolu ağlar, sesi duyulur ıssız.
Fakat o bir güneşti, batınca bile parlak, Fikirleri yaşar, yürüdüğümüz her yolak. İlke ve inkılaplar, sönmeyen meşale, Yüreğimizde O, daima, her vesile.
O kutlu zaferden sonra, bir anlık sükûn, Gönüllerde esen huzur ve büyük övgün. Tükenmez bir nefes, bitmeyen bir ümit, Aydınlık gelecek için yakılan bir fitil.
Gözlerimizde artık yaş değil, ışık, Omuzlarda hafifleyen yük, karmaşık değil. Fırtına dindi, şimdi bahar esintisi, Toprakta filizlendi yeni bir ülkenin hissiyatı.
Atılan her adımda bilimin izleri, Muasır medeniyet denen en büyük zafer. Bir millet uyandı uykusuz geceden, En saf, en onurlu, yepyeni bir heceden.
Neferin kalbinde, o büyük Komutan, Bırakılan mirasa gözcüdür her bir can. Zaferin ardında bir durgunluk değil, ilim, Yükselmek, ilerlemek; bu bize en büyük yemin. . 10.11.2025
Zühre TürkeliKayıt Tarihi : 11.12.2025 03:31:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!