Güz gülleri dikmeye geldim ocağına.Küstürmek istemem ekşi nar ağacını. Hışırtısıyla avutulmuştu çocukluğum.Fısıltıyla paylaşmıştım gençlik sırlarımı. Sırtımı dayayıp yalnız gecelerde, ay ışığında eflatun düşler kurmuştum…
Geç mi kaldım bilmiyorum.Sığınmaya geldim yorgun bedenine. Bir tatlı küfrünü duymaya geldim. Hani çok kızdığında bana “Seni seviyorum çocuk” der gibi “Ulan, onun bunun çocuğu” derdin. İlk kez söylediğinde, ne çok kızmıştım. Sonra kahkahalarla gülmüştük. Çünkü benim anam sendin…
Yüreğinde taşımak yetmezdi sevdiysen. Uzaktan iyilik haberlerini almak yetmezdi.. Bir şairin dediği gibi; “Gül uzaktan koklanmaz” dı… Ne desen haklısın, bilmez miyim suçumu… Sırf, bu nedenle sus pusum.
Bilirim, eskisi gibi değiliz. Kırılganız, yorgun nar ağacı gibi. Belli ki bir şeyleri kanatmış; acıları en derinlerde saklamışız. Ekşi bir damla düşse yanağımıza, dokunmasalar bile ağlarız…
kızıl kızıl dağılıyorsun elimde kalıyor iki nokta
atıp kırmızı bir gül kalbimin tam ortasına
kaçıyorsun mevsimlerden mevsimlere
tahtı çalınmış bir padişahım oysa
kayboluşunu arayan hesapsız yolculuklarda
abi başlığın yanına parantez içinde anneme ve deneme yazmışsın anne yi anladık da dene kim oluyor? aydınlatırsan seviniriz
aklımdan buraya şiir yazanlar daha başarılı düzyazıda demek geçiyrdu ki o son cümleyi okudum , sonra da zaten şiirden geçiş olmasaydı da şiir tadınıda alırdım mutlaka diye avuttum kendimi. ....
güzeldi abi
güzel olmuş..beğeniyle okunulası..tebriklerimle yunus bey.. sevgiler..
Sevgili Yunus, şair arkadaşlarının söylediğini ürününde uygulamakta bence de iyi yapmışsın. Rahat okunumlu bir yazı ortaya çıkmış. Şiirde olduğu gibi düz yazıda da başarılı olduğunun bir ispatı gibi olmuş bu ürünün.
Hem de anneye yönelik içeriği ile gönlümden vurdu beni.
ilk cümle olarak ' Güz gülleri dikmeye geldim ocağına.' demişsin ya.Nasıl da kendin olarak çıkmışsın yola meramını anlatmada. Güzden yakalamışsın mevzuyu.
:)
Öyle ki, devamı gelmiş kendiliğinden.
'Yüreğinde taşımak yetmezdi sevdiysen. Uzaktan iyilik haberlerini almak yetmezdi...'
Ve bu bölüm yine can evimden vurdu diyebilirim.Hani 'karşılıksız sevmeler' deriz. Tanrıyı sever gibi sevmelerin varlığından söz edilince ( asla görmediğin ve seni sevdiğini direk bir işaretle hiç bir zaman alamadığın bir olgu olarak ) böylesi sevmek isteriz biz de demişti bir yazısında Ahmet Altan. Mucize gibi annenin yavrusunu sevdiği gibi. Ama öyle değil işte. Görmeden duramaz insan, gerçekten sevmişse. Kokusunu duymak ister genzinin ucunda sevdiğinin.Öylesi insana dair ki, bu istek. Öylesi anlaşılır ki. Ve senin anlatımında da doğal olarak öylesi akmış ki cümleler. Çok etkilendim. Bir anne olduğumdan mı. Böylesi sevmelere bu kadar kafa yorduğumdan mı bilinmez))))
Sevgilerimi gönderiyorum İstanbul'dan sana sevgili Ozanca:)
Aynur Özbek Uluç
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta