Doksan Dokuz Ocağı Şiiri - Ahmet Yusuf Işık

Ahmet Yusuf Işık
8

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Doksan Dokuz Ocağı

99 Ocağı

Yıl bin dokuz yüz doksan dokuz
Yirmi bir yıl oldu arkadaşlığımız
Yeni bir yıla yeni bir hayata
Yine kendimle giriyordum
Cüzdanımda piyango biletim
Hayalimde trilyonlar yoktu
Ama yine de ben umudu biliyordum
Umut beni

Sıfır kilometre bir aşktaydım
Sıfır kilometre bir yılda
Bir aşktaydım
Kaldım hiç geçemediğim o noktada
Bir aşktaydım
Aşkın hız sınırını aştım
Gazeteyle örtüldü tüm aşkım

Yanlış bir yalnızlıktaydım
Bu içini dolduramadığım
İçimi bu dolduramadığım kentte
Falıma bakıyordum
Ve lanetler yağdırıyordum
Lanetler
Seni bana veren
Doyamadan sana
Seni benden alan bu kente
Oysa suçsuzdu
Masumdu
Yargısız infaz vardı yüreğimde
Yaram vardı kanıyordu
Derman olmuyordu
Oysa biliyordum
Başka kentlerin derman olamayacağını
Başka aşkların yara saramayacağını

Ocaktaydık
Günler uzamaya başlamıştı
Geceler kısalmaya
Kardeş kardeşten çalıyordu artık
Ve artık tükeniyordum geceler gibi

Doksan dokuz ocağındaydım
Öğrenciydim
Eski bir fotoğraf gibi
Çerçeve içindeydim
Gündemde öğrenci olayları vardı
Magazin patlaması Türk Müslümanlığı
Konuşuluyordu televizyonlarda
Dışarıda hummalı bir hayat vardı göremediğin
İçimde yeryüzündeki tüm feryatlardan
Yüce bir feryat vardı göremediğin
Ve göremediğin bir şey vardı
Kalbim vardı sevdiğim sana verdiğim

Bir aşktaydım
Bir ayrılıktaydım
Bir yazgıdaydım
Seni insanlardan koparıp
Seni insanlara bağlayan her ne varsa
Siyah beyaz bir fotoğrafta
Anılarda kalmış bir anıda
Askılıkta asılı kalmış bir aşkta
Olması gerekenlerin
Bir türlü olmak bilmediği
Lanet kokuşmuş bir yazgıdaydım

Bu şehirde bu yazgıyla
Bir tek ben kalıyordum
Birer birer döküldü ham meyveler
Gidiyordular
Umut üzerinde umuda gidiyordular
Sizlere kızgın değilim
Ben kızgınlıktan önce
Bir yerlerime su serpmeyi öğrendim
Gittiniz
Ne zamana çatıyorum
Ne de ayrılığın zamansızlığına
Bir gün mutlaka diyorum
Bir gün mutlaka
Aramızda bir imla hatası gibi duran zaman
Anlayacaktır bizi
Ve bir ev kızının
Dokunmaya kıyamadığım
Elleri arasında yitirecektir bulaşıklığını

İşte gidiyorsun
Son anda dokunduğum
Saçlarının her bir teline
Düşüyordu sevdam

İşte gittin
Sıcak bir el bile sallayamadan birbirimize
Alıp götürdü otobüs seni başka iklimlere
Ardından sadece senin için yazdığım
Kırık bir şiir kaldı geriye
‘’Görme mecburiyetinde bırakıldığın yerlerden
Ulaşmak için hareket ettiğin gurbet şehrinden
Bir yolculuk selamı sıcaklığında
Bir yolculuk selamı sıcaklığıyla
Uğurluyorum seni
Uğurlar ola
Uğurlar ola yüreğim
Git
Dönersen namertsin
Yol bitmez
Sevda bitmez
Bilmez misin? ’’
Gittin…
Geldiğin gibi gitmedin
Ama gittin…
Her adımında dibe çöken birini bıraktın geride
Suskundum…
Suskundu yollar
Çıt çıksa çığ düşecek gibiydi buralar
Yürüyordum…
Yürüyordu insanlar
Yürüyordum hasrete
Ütülenmemiş bir aşk bıraktın geriye

Gittin…
Kabarık bir fatura gibi duruyordun önümde
Ve senle ilgili ne varsa lükstü
Oysa ben beş parasızdım
Yokluğunun ertesinde

Savaştan yenik çıkmış halk gibiydim
Terk ediyordum kaçıyordum buralardan
Valizimi hazırladım
Mutfakta sanki bir aşkın getirdiği
Bulaşıklığı temizlerken
İçimde parıldayan yeni yeni yarınlar sezinledim

Son bir şey kaldı yapacak
Tüm yaşadıklarımı
Burada
Bir takvim yaprağında bırakmalıydım
Yani seni
Ve senli her şeyi
Ve anladım ki
Ben seni değil
Ben seni kalbine nakış gibi işleyeni sevdim
Nakış gibi işleyenleri

Gidiyorum…
Otogar bomboş
Tüm ürünü toplanmış tarlayı andırıyor
Yalnızca
Yalnızlığım el sallıyor

Hareket saati…
Dün para çektiğimiz bankayı görünce camdan
Sıfır kilometre bir aşkın içeriği
Elli kilometre hızla giden otobüste
Hesap edilemeyen bir hızla geçti aklımdan
Düşünüyorum da
Ne kaldı bu yaşamışlıktan

Aynı gün saat yirmi iki
Giden bir yolcu
Ardında bir ocak günü
Ve sıfır kilometre bir aşk
Gazeteyle örtülü

Ahmet Yusuf Işık
Kayıt Tarihi : 3.9.2006 21:58:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ahmet Yusuf Işık