Hoş geldin yüreğime bahar gözlüm
Bugün aşkımızın doğum günü tatlı sözlüm
Sevemedim zeytin gözlüm seni doyunca
Sevemedim başka güzel, seni görünce
Hoş geldin gönlüme,şiir gözlüm
Tatlı dillim,ah güler yüzlüm
..
İçimde yalnızlık var,mutluluğumda hüzün
Gülücüklerimde yaş var bu gün...
Torununun doğum günü Babacım...
Kuzey'i ilk gördüğünde
Gözündeki heyecanını anımsadım
Sensiz ilklerden biri yine bu gün
Ve ben zamanla alışamadım...
..
Türban takılmış demokrasi sürükleniyor karanlığa
Sessizce Cumhuriyet’in temeline
Döşeniyor emperyalist mayınları
Küreselleşme şırıngasıyla zerk edilirken dinsel ırksal ayrımlar
Mondros’un düğmesine basılıyor yanıyor Sevr’in haritası!
Seve seve vatanına verirken koç yiğitler canı
..
Her konuya duyarlı ol Baranım
Bu dünyada dikili bir ağacım
Tutunduğum toprağımsın BARANIM
Her mevsimde meyve vermek amacım
Hem dalımsın hem yaprağım BARANIM
..
Doğum günleri.. ne çok şeyi ifade ederdi
Büyüyecek bir köy kasabasında olacaktım öğretmen
Ehliyetimi alacak basacaktım gaza
Gezecektim doyasıya dağ taş demeden..
Öğrenecek ve öğretecek çok şey vardı daha
Büyümeyi bir an önce büyümeyi dilerdim..
..
Bir demet cicek koydum
Vazoma
Baktim uzun uzun dusundum
Sonra
Her durumda teselliydi cicekler
Ihtiyaci olanlara
Neler soylerdi cicekler dinle bak
..
Bir Cuma öğlen vakti Aralık tı aylardan
Dünya ile tanıştın gözümün nuru oğlum
Yılın ilk karı yağmış geçmek zordu yollardan
Dünya ile tanıştın gözümün nuru oğlum
Yedin ilk tokadını attın ilk feryadını
Hemşirelerdi koyan orda göbek adını
..
En çok seni sevdim bu dünyada,
Ve en çok senin hayalini kurdum.
En tatlı düşlerimin başrollerinde sen varsın,
Sen çikolatamın en güzel kenarı,
Sen şekerlerin en tatlısı.
Elma şekerinin en kırmızısısın sen.
Sen yazın kavurucu sıcağında, mucize bir yağmur.
..
Doğum Günü
Doğduğunda bilmezdin dünyada misafirsin
Oysa nadir bulunan değerli bir safirsin
Geçmiş günlere göre bu gün daha mahirsin
Umarım her geçen gün biraz daha tahirsin
Maddenle hayal değil dünden daha sahisin
..
Son meskenim güzel handı
Orda yaşam şeref, şandı
Görünüşe ayna kandı
Gözucuyla bir bakınca
Ayna benden çok utandı.
Bahçemizde gül dermekte
..
Bakırköy kalabalığına eklenen bir sen müjdesi
Sahili döven dalgalardan yükselen köpükler
Adını yazıp “ Hoş Geldin “ sevincini dağıtmakta
Ilık esen sabah meltemleri, martı çığlıkları
Kumru sevişmeleri, serçeler ve doğanın sesi
Kulağıma seni, hep seni fısıldaşıp duruyorlar
Sürgün bitti artık, sürgün bitti diyorlar.
..
Azmi Bey, seksen beş yaşında emekli bir profesördü. Hayatını ilme vakfetmiş, birçok eseri derlemiş; üretken, çalışkan ve çok değerli biriydi. Gençliğinin baharında, kendinden on beş yaş küçük olan Sevgi’yi, ilk görüşte sevip beğenmiş, ona aşk dolu kalbini, kısa zamanda açarak evlenme teklif etmişti. Sevgi’nin ailesi, Azmi Bey’e hayran kalmıştı ama aradaki büyük yaş farkından ötürü ona, hemen evet diyememişti. Azmi Bey, ailenin cevabını, heyecan ve sebatla uzun müddet beklemiş; Sevgi’yle kuracağı aşk yuvasıyla, geceler boyu hayallerini süslemişti. Durumu, uzun süre tartıp biçen Sevgi’nin ailesi, kızlarına karşı derin duygularla bağlanan bu uzun boylu, iri yapılı yakışıklı ve gösterişli gence, daha fazla karşı koymaya kıyamadan, sabır ve umutla beklenen iki senenin ardından evlenmelerine razı gelmişti. Böylece saadet dolu, ahenkli, örnek bir yuva, bir düş misali kuruluvermiş oluyordu.
Bu sıcak ve mutlu hane, birer sene arayla gelen iki güzel kızla daha da şenlenmiş, hayat, anlamlı bir şekilde, imrenilecek kadar güzel akıp gitmeye başlamıştı. Küçük anne Sevgi, bir yandan evlatlarıyla birlikte büyürken, bir yandan da üniversitedeki eğitimine, hiç ara vermeden devam etmekteydi. Son derecede çalışkan ve azimliydi. Okuldan eve döndüğünde çocuklarını, annesinden teslim alırdı. Onlarla bir müddet neşe içinde halıda atçılık oynar, yuvarlanır, tekerlenir; çocukları yorgun düşünce de mutfağa geçerek akşam yemeğini hazırlardı.
El ayak çekildikten sonra Sevgi, kalın kitaplarının içine gömülür, içinden gelerek çalışmaya koyulurdu. Hukuk Fakültesi’nde ikinci senesini sürdürmekteydi. Geç vakitlere kadar masanın karşı ucundaki eşi, araştırmalarını kaleme alırken, diğer tarafta da kendisi, sık sık eşine bakıp gülümseyerek, hazırlayacağı konulara sürüklenip kendini kaptırırdı.
Bir ara Azmi Bey, usul usul ve sessizce mutfağa geçer, güzel karısına özenle soyduğu meyveleri ona, güzel bir tabak içinde sıra sıra dizilmiş vaziyette sunardı. Eşinin ipek gibi yumuşacık ve parlak saçlarını, derin bir hazla uzun uzun okşarken, 'haydi bak tatlım çok yoruldun, biraz ara ver artık.'
Diye, onunla sevgi ve şefkat dolu konuşur; meyvelerden bir dilimini, gül pembesi iri dudaklara yaklaştırır; güzel eşini, bir soluk olsun dinlendirirdi. Gece yarılarına kadar çalışarak geçen uzun saatlerden sonra ikisi de, yapacaklarını tamamlamış olmanın derin huzuru içinde, el ele yatmaya giderlerdi.
Çocukların gece sütünü ısıtıp hazırlamak ve onlara içirmek Azmi Bey’in göreviydi. Karısı mışıl mışıl uyurken o, hiç ses çıkarmadan parmak uçlarının üzerinde yataktan kalkar; cüsseli zarif bedenini, ustalıkla yöneterek karısını uyandırmayacak şekilde tüy kadar hafif adımlarla mutfağa geçerdi. Tekrar yatağın başucuna döndüğünde, günün yorgunluğuyla deliksiz uyumakta olan eşini, banyo holünde yanan abajurdan sızan loş ışığın altında, heyecandan titreyerek ve güzelliğine hayran kalarak seyretmeye bayılırdı.
Sevgi de eşini çok seviyordu. Onunla ilk karşılaştığında, tüm vücudu ürpermiş, karşısında şaşırıp donup kaldığı bu gencin, nasıl olup da beynini ve bedenini, hiç beklenmedik bir şiddetle, böylesine etkisi altına alabildiğine bir anlam verememişti. Sevgi, daha önce böyle bir duyguyu hiç tatmamıştı. Ayrıca Azmi Bey’e tek kelimeyle hayrandı. Onu, herkesten yakışıklı ve olgun buluyor, yakaladığı müstesna şansı, kendisi bile kıskanıyordu.
..
Kutlu Olsun Rize’me
Dostlar, bu gün 2 Mart, doğum günü Ninemin,
Yere göğe sığmayan, bir neşedir Gazime,
Yüzü hep güler bugün Ak Sakallı Dedemin,
Uşağımın bayramı, kutlu olsun Rize’me!
..
Kapalıyım bugün.
Tüm serzenişlere, çalınan tüm zillere,
Hatta evin en sevdiğim köşesine,
Bir bir içimi döktüğüm ajandama,
Kapalıyım bugün.
İçimde sessiz bir sukut hâkim,
..
İrfan KORKMAZ hakkındaki duygu, görüş ve düşüncelerinizi bu sayfaya yazmak için tıklayın
Değerli arkadaşım, bu gün sizin doğum gününüz,iyi ki doğmuş ve iyiki sevenleriniz olmuş ve siz sevenlerinizi mutlu kılmışsınız.Selam ve Saygılarımla
Doğum Günü
..
Gözleri gülüyor yüzü gü
İlk bahar ayında domurcuk gibi
Gözleri gülüyor yüzü gülüyor
Yaşamın elinde oyuncak gibi
Özü ağlasada yüzü gülüyor
Umudu var yarınlara koşuyor
..
Hayatın baharında felek kopardı
Acı kapıyı çaldı üzgün nazli can
Allah’tan sonra sanki ona tapardı
Toprak kıskanıp aldı üzgün nazlı can
Kış yaşıyor gelmiyor baharı yazı
Senelerdir çıkmıyor içinden sızı
..
Bir başak tanesinde buldum özgürlüğü…
Islanmış nehir rüzgârları arasında…
Diyar-ı gurbet sarmış dört bir yanı…
Sarı saçlı kadın…
Buğday benizli…
Zor geliyor yaşamak…
Pamuk mu ağır hayattan
..
Günlerden bir doğum günü
Bir bebek
Sakalını kaşımakta
Şafağa döllenmiş gece
Ve kasırgaya toplanan rüzgar
Çoğalarak dirhem dirhem
Umudun rahmine yığılmakta
..
Sanki dünyaya yeni gelmiş,
çocuklar gibiyiz
Güzel bakışlarına kurban olduğum
Gözlerindeki ışık içime güneş
İçimi ısıtıyor gülüşlerin
Canıma can katıyor sevişlerin
Hayatımın anlamı gözbebeğim
..