Sendin perakende satın aldığım deniz diplerinden
oltalarıma yakalandın,bulutlarıma bıçaklandın
bıçaklandın hem bıçaklandın ayarlanamadın
ne olacak diye sorma
sorma ne olacak diye
kırmızı kiremitlerin ay yangınına tutuştuğu vakitte
duyarglarının beni hissettiği,gençliğimi anladığı vakitte
bir seyyar satıcı edasıyla güneşe uzanacaksın
kımıldayacaksın umarsızca ıstakozların yandığı ateşte
bir tahtın ölmekte olan hükümdarına koşacaksın
kirli gözlü güvercinleri aya uçuracak...
ne olmayacak işsin sen
Yılanlardan mavilikler istedimde
gözlerini sundular hep önüme
hep angarya önüme hep angarya önüme
beni böğürten beni inleten
beni silkindiren önüme
karalar limanında kimsesiz balıkçılar bekliyor beni artık
bir heyyula batıyor
bir güneş akrep doğuruyor
bir savurgan çocuk sanki gözleri...
paralar harcıyor geçmişin atardamarlarında
saçlarımın en hoyrat kılcallarında
ne olmayacak işmiş seni sevmek
Otopsi yapıldı kalbime
kangrenmiş,ölümcülmüş hastalığı
uzanamamış bir türlü o yanan dağına senin
türkülerin kadife dokusuyla şenlenmiş
bıldırcın kokulu baharlar...
o baharlar ki akar kokusundan ırmaklar
bir duvara çarptım ki,
gençliğimin başı yarıldı
sandım ki sevda tuttu benliği
bir çift benliği onulmaz benliği
ne olmayacak işmiş seni sevmek ey yar!
Ben bir gariplendim ki sorma
sorgular beni hep gelir bildik duyumlar
Türkçe yazdım Türkçe okudum gözlerini
ben cahilim sanskritçe bilmem güzelim
sadece bir bedevi ikliminin ehramıyla kuşanan
kıskandığım gülüşünün,bakışlarının,sedalarının
ödenmemiş yüklü faturasıyım ben
batmakta olan bir gemiyim artık
kaşlarının oku batırdı beni
oku batırdı işte bir ajan gibi gizlice
ne kızıllıkmış cayır cayır seni senmek
ne ağlayışmış gülleri hasretinle kesmek
bir umursamak gayreti düştü içime yine
ne olmayacak işmiş seni sevmek...
21.02.2005
Mehmet Selim TolayKayıt Tarihi : 21.2.2005 18:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!