Başlık: Kıvımın Absürt Evreni – Donla Başlayan, Gül Kokusuyla Bitmeyen Bir Metin
Donun lastiği gevşediğinde evrenin dengesi bozulur. Çünkü don, sadece bir giysi değil—bir metafordur. Bir eşek, donla flört edebilir mi? Evet, çünkü eşek burada sadece bir hayvan değil—bir kıvımın taşıyıcısıdır.
Bir gün bir eşek, bir gül bahçesine girer. Gül kokusu eşeği sarhoş eder. Eşek, gülün yaprağını yer. Gül, “Ben bir metaforum!” diye bağırır. Eşek, “Ben de bir simgeyim!” diye karşılık verir. Ve o anda don düşer.
Bir adam gelir, elinde helke. Guyudan su çeker, ama su yerine kelime çıkar. Kelime: “Uzuv” Adam şaşırır. “Bu bir uzuv mu, bir yankı mı, bir ritim mi?” Kelime cevap verir:
“Ben bir kıvımım. Beni anlamadan giyemezsin.”
Adam donunu çıkarır, kelimeyi giyer. Artık çıplak değildir—metinle örtülüdür.
Bir kadın gelir, tırnaklarını ojeler. Ama oje değil—şiirdir. Her tırnakta bir dize:
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta