Ben,
Kalbinde yangınları büyüten kız,
Ateşiyle küle dönen sevdanın içinde
Bir damla suya hasretim.
Neden mi hep acıyla yoğruldu yüreğim, adı aşk olan dipsiz bir kuyuda?
Mutluluk, ateşle oynayan çocukların elinde,
Her dokunduğunda iz bırakıyor tenimde.
Leyla'nın gözyaşları, Mecnun'un yolları?
Yalan mı diye bir soru beynimde.
Ferhat dağları delmedi mi,
Mecnun çöllere düşmedi mi?
Kim yazdı, kim oynadı bu yalanı?
Belki de hepsi birer masaldan ibaretti.
Ama umut yine de o masallara gizlenmişti,
Yalanın içinden doğan gerçekler gibi.
Dilimin susup, gözlerimin
Kendi denizinde boğulduğu gün anladım:
Hayat, geçmişin izleri ve yarının belirsizlikleriyle dolu.
Ben ise, göğsümde sancılı bir rüzgârla yaşıyorum.
Sevda olayında hem yakıyor, hem yanıyorum.
Oysa sevgi, sevdiğine kıyamamak değil miydi?
Dilimde fütursuz bir mazi,
Gözlerimde tepetaklak umutlar.
Rölanti bir hayatta dar alanda çift kale maç yapıyor,
Bir ileri iki geri hayat.
Martılar geçiyor yüreğimden,
Limanlar sisli,
Alabora tüm sözcükler.
Yanmak yok,
Kanamak yok,
Ağlamak yok.
Bu defa açıyorum saçlarımı,
Tellerinde huzur.
Hoş geldin yüzüme sevinç,
Hoş geldin hayatıma mutluluk.
Ve yine hoş geldin sen, adam diyemesem de.
Uyu, belki sabah olur ve bir kırlangıç
Kulağıma tekrar şarkılar söyler diye bekliyorum.
Sahi, uyusam sabah olur mu?
17.09.2024 08:58
Kayıt Tarihi : 17.9.2024 08:53:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)