Dinle Gönül Şiiri - Kadir Karakulakküçük

Kadir Karakulakküçük
396

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Dinle Gönül

Dinle gönül.
Hıçkırıklarımdan akarken,
yorgun düşen gözlerimdeki yaşı.
Çağlayanlarında köpüklerin sesini,
duyuramıyan şu zavallıyı,
kendine aşık sanma.
Her çulda parlayan,
renklere aldanıp da,
gözlerindeki karanlığı gizleyenlerin,
şirin bakışlarıyla anlattığını,
aşk bahçesinde yetişen,
hakikat meyvesi sanma.

Avare gönül.
Nasırlı ayaklarına giydiğin,
hangi ayakkabılarınla,
sağlam izler bırakabilirsin
acılar ormanında?
Gönül Kâbe'ndeki putları kırmadıkça,
göz yaşlarının serinliğini,
nasıl duyabilirsin,
yorgun tavaflarında.

Divane gönül.
Bülbüle tuzakmı sandın,
renkli güllerin dikenini?
Koklamak için gülün tenini,
sevgi merdiveni olan,
dikenlere değdin mi?

Dinle gönül.
Benim dünyamda,
uçarken kuşlar özgürce,
konmak için yorgun dalların,
hayalini görmezler.
Gri bulutların gök kafesinde,
açılan yollarda daima,
mutlu gezerler.

Bilmez misin ey gönül.
Hayat bağındaki hangi üzüm,
dalında mevsimler boyu,
asılı kaldı?
Hangi bulutta gizlenen rahmet,
sen gönülden istedin de,
yağmadı?

Anla gönül.
Benim sevinçlerim,
harmanda esen yeldir.
Öfkelerim ise,
Nisan yağmurlarının ıslattığı
baharlarda ki yerdir.
Ne yağmurlarında,
ne rüzgârlarında,
senin dinmeyen hırçın akıntılarında,
dümenim kilitlenmez benim.
Ya senin?
Düştüğün bu çaresiz karanlıklardaki,
bütün rüzgârlar senin olsun,
hasretini duyduğun,
yağmurlarda...
Yeter ki,
sahip olduğun karanlıklar,
üstüme örttüğün yorgan olsun,
gördüğüm rüyalarda.

Zavallı gönül.
Bu dünyada sen,
üfledikçe şişen,
balondaki resim gibisin.
Bil ki;
Heybetin,yalnız bir nefestir senin.
Bu heybetinle sen,
çalılar arasında,
benimle,
gezebilir misin?

Sarhoş gönül.
Yıllar boyu ömür sobanda,
her ne bulursan yaktın.
Zamanın hırçın rüzgarlarında,
sallanırken kapımda,
naralar attın.
Artık,
tütmeyen viranendeki bacana,
git kendi kapında ağla.
Şunu bilki sen ve ben
dostça giremeyiz aynı yerden.
Ayrılık vakti geldi,anlasana.
'Senin kapın sana.
Benim kapım bana'
Git,git ama arkana bakma.

Ağla gönül.
Sabahlara kadar,
gördüğün rüyaları yorumlarken,
uykusuz geçen gecelerine ağla.
Gündüz gözüyle göremediklerine,
hâlâ açılmayan göz kapaklarının
kirpikten kepengine,
yaslan da ağla.
Ağla ki,
hasretin çorak vadisinde,
sabahlarıma doğsun,
yedi renginin gökkuşağı...

Bilmez misin ey gönül.
Sözün kıymeti benden,
sazın kıymeti sendendir.
Üfleyince öterken ağlayan sen,
dinlerken eğlenip gülen benim.
Bende olmayınca sen.
Sende olmayınca ben,
gölgemize güneş doğarmı sandın?
Sen olmasaydın?
İnanki sensin bana,
vefasız da olsan,
en vefalı eş.

Sabahların ayazında gönül.
Arzularının rüzgarıyla kırdığın dallarda,
hayalinde uçurduğun kuşlara mı ağlarsın?
Yoksa,
bastığın toprağın kavuran sıcağında,
yeşerttiğin öfkene mi yanarsın?
Ey benim dertli gönlüm.
Söyle,
bilmez misin?
Can sofrasındaki,
aynı tastan,
nice rahmet taamıdır,
beraber tükettiğimiz.

Şükret gönül.
Kalburda ikram edilmeyen,
rahmetin her türüne.
Sabret gönül.
Acıların harmanında,
esen hırçın rüzgarların,
yakan gürültüsüne.

Şükür varsın ey gönül.
Canımın mezar taşısın.
Yıkılmadıkça bağrımda sen,
şu hayat aynasında,
bakçıkça gördüğün ben,
sevdikçe gördüğüm sensin.

Ağla gönül.
Ağladıkça,
sevenlerin dilinde,
bastığımız topraklar yeşersin.
Renklensin dünyamız
sevgilerin her rengiyle,
Sevenlerin kalbinde.

Kadir Karakulakküçük
Kayıt Tarihi : 12.4.2006 21:36:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Kadir Karakulakküçük