DİN ŞİİRLERİ

DİN ŞİİRLERİ

Kemal Nujin

kim koydu adını
bin elem içinde
bahtiyar...
nasıl bir din ki bu
faydası yok bize...
daima ve hep
dine karşı din
..

Devamını Oku
İhsan Şahin

Bizim ki din değişse, mesela Budist olsa



Bizim ki din değişse, mesela Budist olsa
Ondan önce öküze, iman eder gafiller
Hiçbir delil kar etmez, yedi cihan bir olsa
..

Devamını Oku
Mulla Hüseyin Hatibinoğlu

Yokken dünyada bir tek, din İslam ayarında,
Bu ne çöken İslam'a İslam'ın diyarında.
..

Devamını Oku
Funda Gülseven

Küçük bir çocukken utanırdım huzuruna çıkmaya, suçluluk duygusu sana olan hasretime karışırdı, birlikte can yakardı... Bu yüzden mahcup gözlerimden yaş akamazdı 10 Kasımlarda... Çünkü başöğretmenime yani sana karşı sevgi- saygı dolu bir çekingenlik vardı bende... Okulda ders sırasında attığım silgilerin hesabını soracakmışsın, bana kızacakmışsın gibi gelirdi... Sanki sana layık bir çocuk değilmişim hissiyatına bürünürdüm her silgi atışımdan sonra...

Sonra büyüdüm Atam, dünyam da büyüdü... Büyüyen dünyanın içerisinde büyüdüm, dünyamı büyütmeye, dünyamı dünyadan ayrı tutmaya, dünyamı dünyaya katmaya çalışarak...

Atılan bombaları, yıkılan yuvaları, bölünen insanları gördükçe silgi atmanın masumiyetini keşfettim... Ve bu büyüyen, ancak gelişemeden değişen dünyada silgi atmanın gerekliliğini farkettim... Hayat okulundaki dersliklerde öğretilerin tek yönlü ve çıkarcı olduğunu gördüm çünkü... Tek bir kişinin ya da görüşün peşinde giden kişilerin sürü psikolojisi misali dünyaya at gözlükleriyle baktıklarını gördüm... Onların dikkatlerini dağıtmanın, onları farklı gözlerle de bakmaya yönlendirmenin silgi atarak olabileceğini farkettim...

Çocukken attıktan sonra utandığım silgileri gizli gizli çoğalttım zihin çantamda, duygu-düşünce ceplerimde... Onları iyi yönde kullanmayı amaç edindim... Hümanistlik defterimde not düştüğüm tüm hayat derslerini temize çekip insanlara sunmaya çalıştım... Gizliden gizliye kopya verdim insanlara... Oysa çocukken kopya verirken bile utanırdım... ‘Herkes kendi bilgisiyle yapsın’ mentalitesinin etkisinde ve baskısındaydım herkes gibi... Sonra herkesin doğru ve/ veya yeterli bilgilere sahip olmadığını ve bazen bu bilgileri yanlış kullandıklarını gördüm... Bilgileri doğru ve yeterli kılmak için, ve doğru kullanılmasına yardımcı olabilmek için kopya vermeyi mübah gördüm...
..

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Üç Kağıt

“Bul karayı al parayı” Üç kağıttaki amaç hedef kartı, dikkatle izleyip üç karttan hangisi olduğunu bilmek! Dikkat ve motivasyon sağlamak için çıkarılmış olduğu söylenir, sonraları bildik “Üç kağıtçılar” türemiş!

İnsanlık tarihinin en eski sınıflaması belki de “Üst-orta-alt” sınıf!
Mesleki olarak; “Çırak-kalfa-usta”
Hemen hemen tüm alanlarda bu “Küçük-orta-büyük” ölçeklendirme, değerlendirme yapılır!
..

Devamını Oku
İbrahim Faik Bayav

-Din, İslam demek değildir-
Ah ki, hurafe terim, hep çoğaldı, bin oldu.
Ayrı anlamlar kaptı, husumet ve kin oldu.
Allah, İslam'a zıddı, 'zulm'ü gösteriyordu;
Zulüm, ürkünç gözüktü; kalktı, 'karşı din' oldu.


..

Devamını Oku
Alp Turan

Söyle evlat derdin nedir o zaman?
Evlat der, din nedir o zaman?
..

Devamını Oku
İbrahim Faik Bayav

-'Dindar' ne demek? -
Devletimi sevmişim, devlet olasım gelir.
Devletimin başına bir baş bulasım gelir.
'Dindar' olsun deniyor gelecek olan kişi;
''Hangi dinin dindarı? ..'' diye sorasım gelir.


..

Devamını Oku
İbrahim Başpınar

İçim de yok kimseye ne ayrımcılık ne de kin

Ben insanı seviyorum ayırmam ırk ve ya din.
..

Devamını Oku
Özcan Altınok

Dine ait ne varsa talan edip yıkmışız,
Yerine bidatlardan bir din kurup çıkmışız.
..

Devamını Oku
Mehmet Halil

Öyle olsaydı, doğal afetlerden sonra ve savaşlarda tecavüz, yağma, her türlü vahşet olmazdı (kulak, burun vs… kesmeleri olmazdı.)

Ölüye saygıdan bahsedenler, bu saygıyı kendileri için geçerli kılmıyorlar…

Ama Kahramanmaraş katiline gelince ölüye saygı savunma aracı oluyor…

Din baskı aracı olarak toplumu denetlese bile bu korkutarak veya ödüllendirerek olmuştur.
..

Devamını Oku
Hasan Gölgelice

Hristiyanlık dini isyan çığlığı idi,
Daha sonrası Konstantin'in emrine girdi.

Yığınları susturmak, imtiyaz meşrulaştırmak…
Fetvacılar Tanrıya yalanlar söylettirdi.

Böylece cihanşumul hak din ortadan kalktı,
..

Devamını Oku
Tahsin Emek

Okur bilemezsen doğru yolları
Sen boşa kılarsın o Namazları
Göremezsen eğer bakıp yukarı
Din senin neyine Kitap neyine

Yetimin Hakkıyla Cirit atarsan
Devlet Malı deniz diye yaparsan
..

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Meşruiyet

Tarihin her döneminde para, din ve seks üçgeni vardı, olacak da. Çünkü din (Hadi batıl olanını hedef alayım) eski zamanlarda da para ve seksi meşrulaştıran gerekçeleri kolaylıkla kutsal yollardan üretebilir...

Sorarım bazılarına; Allah, sizin bozuk dileklerinizi onaylayan, yerine getiren sizden emir alan biri mi? Değilse, bozuk isteklerle O'na gitmeyin, lanetlenir- lanetleşirsiniz ama bunu dahi anlayamazsınız...

Cesaret bambaşka bir şeydir. Kahramanlık başkadır cesaret başkadır. Korkaklar arasından muhtemelen kahramanlar çıkabilir. Cesurlar ise bin yılların öğretisine karşı duruş sergilerler, daha bebekken aklına sokulan hurafelere karşı duruş sergileyebilirler; öğretilmiş köleliği reddedebilirler! Kutsallarla korkutulmuş ezik insanlar arasından kahraman çıkmasının cesaretle fazlaca alakası yoktur. Eski kutsal korkular ve ezikliklerin ardından da kahramanlar çıkabilir. Asıl cesaret kutsal korkulara ve kutsal öğretilerle daha bebekken verilen korkulara ve öğretilere karşı cesur duruş sergilemektir.
..

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Savaş Ve Araçlar

Savaşlar, genellikle “Alan” egemenliği kurmak için yapılır! Bu alan, tüm evreni kapsayacak kadar genişletilmek istenir! Yani ilk egemenlik, kişinin kendi yaşadığı toplumda başlar ve bunu genişletebildiği kadar genişletmek ister. Kişi, öğretisi ile tüm Dünya’ya hakim olabilir ise sırada evren vardır! “Alan hakimiyeti” konusunu genişletelim; bu alan, bir futbol taraftarlığı da olabilir, basit bir derneğin ele geçirilmesi de olabilir hatta bir kahvedeki insanlara hükmeden bir kişi de bu amacı hedefleyebilir; köy ağalarının hakimiyet alanı, o köy ve içindekiler! Bu alan, siyasal alan da olabilir, din, dil, ırk veya ideolojik alanda olabilir! Yazıda “Alan” geçtiğinde bunların tamamını düşünelim! Zaten Dünya’da bile göreceli olarak büyük bir hakimiyet kurulduğunda “İlah” iddiası güden Firavunlar olmuş, olacak! Dikkat ettiniz mi? Alan hakimiyeti sağlamayı kişiler istiyor ve bunu toplumlara yaptırıyor! Yani tüm evrene hakim olmayı toplumlar istemez, kişiler ister; toplumlar, bunu yapmanın aracı olur!

Neden toplumlar, bir kişinin veya yine bir kişiden çıkan öğretinin savaşçıları olur?
Cevap: İnsanların çoğu menfaatçidir! Menfaatlerinin güdümünde yaşarlar! Menfaat gördükleri kişi veya bir kişinin öğretisinin etrafında kümelenirler! İşte bu eğilimleri onların yönetilmesini ve yönlendirilmesini kolaylaştırır! Bir kişi ya da öğretisinin savaşçısı olarak menfaat elde etmeyi umar ve bazı da buna ulaşır! Aradığını bulamayanlar, saf değiştirir; bulanlar, daha da ileri derecede menfaatlerini sağlayan kişi veya öğreti için savaşırlar!

..

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Olimpos Döngüsü

“Olimpos Döngüsü” olarak adlandırdığım bir döngü üzerinden insanlık gelişim evrelerini gözlemlemek istedim.

Olimposlular, Yunan mitolojisinde Dünya’yı yöneten tanrılar!
“Teoloji” yazımda bahsettiğim gibi “Din” ve “Tanrı” konusunun, insanlığın bilinç ve aklının gelişimiyle paralel olarak geliştiğini söylemek mümkün! Eski dönemlerde önemsenen ve insanların ihtiyacı olan şeylerin başında gelen güç, kudret gibi özellikleri temsil eden, “İlah” ve “İlahlık” konusu! İlk dönemlerde bu güç ve kudrete sahip olan insanlara “İnsan ilah” şeklinde kabul görmüş! İnsan ilahların, ölmesi ya da hastalanması diğer insanların kabulünü azaltıyor, bunu aşmak veya ikna için “Yarı insan, yarı ilah” sunumu getirilmiş; daha sonraları İlahlar, göğe çıkıyor ve yerde onları temsil eden “Put” ya da benzeri somut şeyler kullanılıyor. Aracılar ise yine insan! Bu alandaki aracılık, diğer insanlar ile “İlah” arasındaki bilgi ve emir alışverişi! Aracıların “Güven” konusu önem kazanıyor ve devamında aktarılan bilgilerin zaman içerisinde değişmesi konusu var! Pagan dönemlerde “Tanrı” daha somut olarak düşünülüyor; güç, kudret sahibi ve ihtiyaçların karşılanmasında yardım istenecek bir makam! Pagan dönemlerde “İlah” hem mekan veya özellik olarak tanımlanabiliyor hem de sahip olduğu güç ve kudretin cinsine göre sınıflanabiliyor; bazı da hepsi daha kapsamlı tek olanda toplanabiliyor!

..

Devamını Oku
Ruhi Hatunoğlu

Ne düzen var ne dirlik başı bozuk bir ülke
Vahiysiz peygamberler çoğaldı memlekette
Din iman diye diye aldılat sulta yetke
Vahiysiz peygamberler çoğaldı memlekette
***
Şarlatan düzenbazlar çoğalıyor durmadan
Memleket doldu taştı sahte hacı hocadan
..

Devamını Oku
Elif Aktan

Gönül kapım dan girdin, nasıl başardın bilmem,
Açmadan boynum büktün,senin kardelenin dim...
Köşe bucak kaçsan da, seni gönlüm den silmem,
Açmadan boynum büktün,senin kardelenindim...

Bilirsin kardeleni, sene de bir kez açar,
Kara kışa inatla, direnir sevgi saçar,
..

Devamını Oku
Bayram Kaya

Temel adım, yurdun savunulması için milli mücadele yapmaktır. Bu herkesin vakıf olup, etrafında genel ekseriyetle kenetlendikleri, meşruti bir haldi. Bu amaç etrafında; dinlisi de, dinsizi de ve kimi azınlıklar da örgütlenecekti. Ancak bu tutkunun güncel değerlerle eksen edilmesi çok önemliydi.

Gazinin çevresindeki heyetten olan kişilerin, Gazi Hareketi çevresinde oldukları zaman dahi 'geleceği planlar olma' ve bir 'ulus yaratma' bilinçleri hiç yoktur. Gazi'nin, askeri deha konum sıfat özelliğine inanarak, Gazi'nin çevresinde, padişahı ve saltanatı kurtarmak için mücadele gönüllüsü oldukları pek açıktır. Bunu Rauf Orbay’ın ve heyetinin, Padişsh Vahdettin karşısındaki bir kabul sırasında, padişaha sunduğu bağlılıklarını deklere eden söyleminde de, bu durumu apaçık görmek olasıdır.

Bu tür fevri ve hissi anlayışlar, devlet olamanın, devletin kurumlaşma kurallarını bilgi olarak tam ikmal edememenin, bütün yanılgılarını taşımaktadır. Bu yanılgı kişileri inanç ayrımcı tutar. Bu yüzden kişileri düz mantık çıkartışlı yapmıştır. Hâlbuki siz, böylesi bir inakçı anlayışla, Kurtuluş Savaşı oluşturulması esnasındaki, din adamı alimlerinin vaazını hiç dinlememiş olup da, öz hareketin içine katılan; dinsiz yâ da gayri Müslimlerin bulunmasını, bunların bu mücadeleye katılma hareketini, nasıl okuyacaksınız?

Bir kutsal hareketi, herkes baktığı yerden tutup anlar ve anlatırsa bu tarih bilinci olur mu? Halkın bir vatan sevgisi, bir kul olma Osmanlı tabiiyeti mantığı, ya da yurttaş olma bilinci yok mu da, din alimleri olmasa bu iş kotarılamazdı denmeye getirilmektedir? Din alimleri de, sonuçta yükümlülüğü olan bir yurttaş değiller mi? Din alimlerinin bilinçli bir toplum ve millet aidiyetliği yok muydu da böle söylenir? Halkımız müslüman olmadan öncede yurt savynması bilinci oluşturmuş, yurtlarını savunmuş devletler kurmuştur. İnançlar, halkımızın var olan bu bilincinin üzerine oturmuştur. Yani yurt sevgimiz inancımızdan dolayı değildir. Aksine inançlar zaten var olan yurt sevgimiz üzerine konumlaşmıştır.
..

Devamını Oku
Bayram Kaya

Sayın Mükrime Hanım, 4

Siz öncelikle, halk ve toplum kavramını karıştırıyorsunuz bence. Ben yazılarımda, halkın bireylerinin (biyolojik bireylerin) Ya da halktan kişilerin, inanları vardır. Ve de olmalıdır da diyorum. Toplumların, Ya da toplumun inancı yoktur diyorum. Bunun nedenlerinden birincisi de; Her toplumun kendine özgü somut yasallığının oluşudur. İkincisi de; Toplumun birey yanın, inancı vardır. Ama bu da bireyin toplumda gördüğü işle, bire bir bağıntılı da değildir. Toplum ve halk apayrı kavramlardır. Bugün dahi her kesimden nüfusun tahmini % 90'dan fazlası, toplum ve halk kavramlarını aynı anlamda kullanma düşünme yanlışı içindedirler.

Yani, değil inanç; insan bilinci dahi, bu yasalara, uygun olmak zorunda. Yasallığa uygun istekler ve tutumlar ortaya koyamaz iseniz; ne insan bilinci, ne de insan inanmaları, toplumsal üretimde hiç bir şey var edemezler.

Böyle olunca da belirttiğiniz; “”dinimizde kulağa ezan okuma,”” işi halkın ve kişilerinin bir inancıdır. İkinci olarak bunu bana ne diye eleştiri getirdiniz anlayamadım! Ben bunu var veya yok diye eleştirmiş değilim ki. Üçüncü olaraktan da: “”din, topluma müdahale eder”” demişsiniz! Din topluma müdahale etmez. Siz dini, bir eleştiride ahlak olarak tanımladığınıza göre, toplumunda birey bağlamında davranan tüzel bir kişilik olmadığı için, toplumun dini yoktur. Örneğin toplum hırsızlık yapmaz, toplum zina etmez. Bunlar bireysel tutumlardır.
..

Devamını Oku