Dört yanım duvar, demir ve kahır.
Dört yanım Anadolu.
Yani, alnı nasırlı, yüreği yaralı,
umudu dağların ardında bir sır.
Burada tütün yasak,
haber yasak,
senin adını anmak,
o ceylan sekişli, o keklik duruşlu adını,
ciğerime çektiğim nefes gibi anmak yasak.
Olsun.
Ben seni,
Urfa'da kaçak bir çayın demli buğusunda,
Diyarbakır surlarında güvercin kanadında,
ve Munzur'un suyuna sinmiş o isyankâr soğukta severim.
Bilir misin?
Hasretin, içimde paslı bir bıçak.
Ne yana dönsem o batar.
Yüzünü unutturmak için uğraşır bu kör duvarlar,
bu prangalar, bu kör geceler.
Nafile!
Senin yüzün, mapus damına vuran ay ışığı,
senin yüzün, en umutsuz anda avluya düşen gelincik.
Tek bir telin saçına,
değişmem bu zindan sabahlarını.
Tek bir gülüşün için,
yakarım bu demir parmaklıkları.
Dışarıda hayat, derler, akar gider.
Varsın aksın.
Benim hayatım, senin gözlerinde birikir.
Yeşiline tutunur, karasına vurulurum.
Bilirim, bekle demezsin.
Beklemek, umudun en onurlu halidir çünkü.
Ve sen, umudun ta kendisi.
Bir gün,
Ama elbet bir gün,
Bu paslı kapılar gıcırtıyla açılacak,
bu prangalar birer birer kırılacak.
İşte o gün,
sana tütün kokusuyla,
anzer balı tadında bir özgürlükle geleceğim.
Ne ay karanlık olacak o gece, ne de yollar pusulu.
Anadolu'nun bütün ışıkları yanacak,
ve ben,
yalnızca sana yürüyeceğim.
Çünkü sen,
Benim dilsiz yeminim,
kesiksiz sevdam,
vurguna tutulmuş en yiğit yanımsın.
Sen,
bu zulmün ortasında,
namusla yeşeren başaksın.
Ve ben, o başağın uğruna,
kurşunlara, açlığa, dipsiz hasrete,
eyvallah etmeden dayanmışım.
Dayanırım...
Hasan Belek
24 07 25
Kayıt Tarihi : 25.7.2025 19:58:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sen, bu zulmün ortasında, namusla yeşeren başaksın. Ve ben, o başağın uğruna, kurşunlara, açlığa, dipsiz hasrete, eyvallah etmeden dayanmışım. Dayanırım... Hasan Belek 24 07 25
TÜM YORUMLAR (1)