“Sevme,” diyordu haber bültenleri.
“Sevme, acı çekersin.”
Ama genç kadın, içine doğru çekilen o sıcaklığı hissediyordu.
Oysa yıllar önce aşka tövbe etmişti.
Geçen zaman, acılarını biraz da olsa unutturmuş gibiydi.
İnanıyordu hâlâ:
Bu dünyada sevgiye layık bir insan mutlaka vardır.
Ama ne zaman birini sevmeye kalksa…
Kaburgalarının altında bir yer,
sessizce sızlıyordu.
– Bir hata bir hata… diye fısıldadı.
– O bir hataydı…
Elini yavaşça sol kaburgasına götürdü.
Adeta özür diler gibi dokundu.
Sevgiyle, suçlulukla…
Hatırlamak bile istemiyordu.
Yıllar önce...
Birini çok sevmiş, inanmış, güvenmişti.
O kişi ağır hastaydı.
Genç kadın hiç düşünmeden böbreğinin birini ona vermişti.
Ama adam, minnet duymak bir yana,
sanki ona borçluymuş gibi davranıp kadını
itip kakmış, azarlamıştı.
Oysa kadın evlilik teklifi bekliyor,
gizli gizli gelinliklere bakıyordu.
Ama adam onu aldattı.
Hem de göz göre göre...
İçinden geçirdi:
– Unutmalıyım...
– Herkes aynı değil...
Ama bilmediği bir şey vardı:
Çoğu aynıydı.
Sadece kendisini kandırıyordu.
Artık kimseyi aramıyor ama kalbinin kapısını da tamamen kapatmıyordu.
Bir gün, merdivenlerden koşar adımlarla inerken bir adamla çarpıştı.
Aslında çok kibar bir kadındı ama o anda ağzından şu sözler döküldü:
– Höst! Ayı! Dikkat etsene! diyecekti
Genç adam başını kaldırdı.
Saçlarını gözlerinden çekince, göz göze geldiler.
Zaman, ikisi için de bir anda durdu.
Sanki dünya donmuştu.
Bir süre bakıştılar.
Sonra genç adam, hiçbir şey demeden omzunun kenarından süzüldü, gitti.
Genç kadın, şok içinde kaldı.
Bir anda nereye gideceğini unuttu.
Ertesi gün, genç kadının sadece uyumak gibi bir planı vardı.
Onun uykusuna karışmak cesaret isterdi.
Evde herkes sessiz olur, onunla uğraşmak istemezdi.
Ama o sabah, huzurlu uykusu
“Tak! Tak! Tak!”
sesleriyle bölündü.
Yatağından fırladı.
– Ne oluyor ya?! Bu ses de ne?! Kim bu hadsiz dedi.
Sinirle pencereye yöneldi. Camı açtı.
Ve bir anda dondu kaldı.
Aşağıda…
O çarpıştığı genç adam, bahçede odun kırıyordu.
Ve o an,
odunların sert sesi,
genç kadın için bir melodiye dönüştü.
Hayranlıkla izlemeye başladı.
Tam o sırada yaşlı bir kadın adama doğru yaklaştı.
Genç kadın biraz daha camdan sarkıp baktı:
– Bu kim?..
A Perihan Teyze.
Sonra konuşmaları dinlemeye başladı.
Ama bir gariplik vardı.
Konuşma yoktu.
Perihan Teyze elleriyle anlatıyor, genç adam da elleriyle cevap veriyordu.
– Aman Allah’ım…
– Bu adam sağır... duymuyor dedi elleri başında saçlarını sıkarak.
Bir an üzüldü.
Ama bu durum onu adamdan uzaklaştırmak yerine,
daha da yaklaştırdı.
O an, genç adam başını yukarı kaldırıp,
belini tutarak hafifçe gerildi.
Ve göz göze geldiler bir kez daha.
Genç adam bu kez başıyla selam verdi.
Genç kadın ise heyecandan panikleyip camdan içeri kaçtı.
– Bu kadar yakışıklı bir adam... nasıl sağır olabilir?..
Bu düşünce içini burktu.
Sonra kararını verdi:
– Onunla tanışmalıyım.
Ama... beni bu halimle kabul etmez ki...
Derken bir anda içindeki çocukça fikir konuştu:
– Dilsiz taklidi yapayım!
Ve... güldü kendi kendine:
– Sagır dilsiz bir aşk…
Birkaç başarısız tanışma girişiminden sonra nihayet tanıştılar.
Genç adam, kadının yanında huzurluydu.
Çünkü o, ona acıyan gözlerle bakmıyor
eksik değilmiş gibi davranıyordu.
Yavaş yavaş yakınlaştılar.
İlişkileri belirginleşti.
Sevgili gibi olmuşlardı.
Bir gün...
Bahçeye bazı çocuklar yanık bir peçete attı.
– “Ölsün kediler ölsün!” diye bağırıyorlardı.
Genç kadın hiç düşünmeden bahçe duvarından atladı.
Kedileri kurtardı.
Ama annesi pencereyi açıp panikle bağırdı:
– Kızım! Orada mısın?
– Bir ses ver!
Genç kadın annesine döndü:
– Buradayım anne, merak etme!
Genç adam o an yıkıldı.
Şoke olmuştu.
Ağlayarak eve koştu.
Kadının onunla dalga geçtiğini,
duygularıyla oynadığını sandı.
Odaya girdi.
Çekmeceyi açtı.
Baba yadigârı silahı çıkardı.
Ve...
Bir el ateş etti silah sesi çok yüksek duyulmuştu
Hemen kapıya koştular
Kapıyı içeriden kilitlemişti.
Sesleri duyan komşular yardıma koştu.
Kapıyı zorla kırdılar.
Genç adam yerdeydi.
Kanlar içinde, can çekişiyordu.
Genç kadın diz çöktü,
başını ellerinin arasına aldı, gözyaşlarıyla:
– Neden yaptın?!
– Neden?!
– Ben seni çok sevdim!
– Sadece... beni kabullenmezsin diye... böyle bir yalana başvurdum.
Ama yemin ederim, seni gerçekten seviyorum!deyince
O an, genç adam zorlukla elini kaldırdı.
Kadının elini tuttu.
Ve dudaklarından ilk kez bir kelime döküldü:
– Ben de...
Sonra gözleri kapandı.
Ve derin bir sessizlik çöktü.
İnsanların içinde ne fırtınalar koptuğunu
bilemezsiniz.
Bu yüzden,
kimsenin yerine düşünmeyin.
Sadece...
bekleyin.
Sizin olan, bir gün sizi bulur.
Her acı hikaye bir derstir anlayana...
28.07.2025. 14:48
Kayıt Tarihi : 28.7.2025 13:49:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!