Yalnızlığın loş ışığında yürüyorum bir başıma
Yanmasın diye kalbim avuçlarımda
İnsanlığımı yanan çöp konteynırına bıraktım
Artık hükümsüz kalan acıları en içtenliğimle hissediyorum
Ağlıyorum..
Yağmur damlaları eşlik ediyor ağlayan serenadıma
Bacalardan çıkan dumanlar eşlik ediyor yok oluşuma
Çamur üzerinde hoplayıp zıplıyorum çocuk gibi
Damlacıklar sızlatarak düşüyor ellerimden toprağa,
Topraktan bir başka dosta..
Yok kimsecikler
Haykırışlarım sarsıyor bulutların ardında kalmış yıldızları
Dudaklarım çatlıyor gibi yavaş yavaş
Bu soğukta içim tekrar yanmakta
İçimde bulduğum çocuk tekrar ölüyor,
Karanlığın,
Virgülden gelen hemen durgunluğunda..
Sağımda solumda yine ağlar gibi havlayan köpekler,
Evsiz,
gerçek hissiyatler..
Kayboluyor sağanak yağışın içinde
Çiftler birbirine bağırıyor.
Ve ben,
Yanmasın diye elimde taşıdığım kalbimi bir dilenciye bırakıyorum
Dilencinin sepetine düşen her yağmur damlasıyla,
Her zerrem umutsuzluk kokuyor,
Alıştım artık,
Umutsuzluğun olacağına dair umutlarımın olmasına,
Gerçekten alıştım..
Bu saatten sonra,
Karanlık kapladı dilencinin ellerini
Sokak lambaları tek tek sönmeye başladı
Sanırım eve yaklaştım
Ben bittikçe
Soğuk cadde duvarları üzerime bastırıyor
Yağmur yavaşlarken,
Ben Sisli bir bilinmeze doğru adım atıyorum
Ben ilerledikçe
Dilenci arkamdan geliyor
Ben bir yaşamı iki satıra sığdırırken,
Dilenci vazgeçti insanların kalbinde umut aramaktan..
Kayıt Tarihi : 6.12.2020 02:19:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!