Dil Suskunu Türküler Söyledik

Atlantis ve Mu, kayıp kıtaların çocuklarıyız biz
Önce Nil deltasında serpilip yeşerdik
Esmer tenlerimiz, yeşil gözlerimiz
Kemerli burunlu kadınlarımızla
Mısır’ı kuranlar yani
Piramitleri inşa edenler/ köleler
Kim bilir kaç iskelet yatar şimdi temellerinde
Sonra çöl kumları üzerine yazıldı tarihimiz
Biz ki ilk adımı sayılırız uygarlığın
İnsanlığın beş bin yıllık geçmişinde
Zamanı zamana katlayarak geldik bu günlere
Önce tapınakları yücelttik
Binlerce tanrıyı, tanrıçayı bağrımıza basıp
Dallanıp budaklandık sonra;
Priapos’u, bereket tanrısı,
Güneş tanrısı Osiris’i, Horus tanrıçamız sonra
Bir de Paygal, sağlık için bizimle oldu
Ve savaş Tanrımız, o lanetli Hator
Güllerimiz akıttığımız kanda biten
Baharı koklar gibi güneşi kokladık çölde
Bir yudum su için nice fırtınalara
Göğüs gerdik kâinattan habersiz
Çoğaldık dağıldık her bir Anakara’ya
Sevdalandık, aşklarımızı kazıyıp kayalara
Dirençle yürüdük bu yolları kaç zaman
Kirlenen asi duyguları bir kenara itip
Hırçın tarihe aman demeden
Dil suskunu türküler söyleyerek
Açtık sonra dağ lalesi misali
Savaştık geleceğe
kendimizden bile habersiz.