DİL AĞLAMAZ MI?
Şu ilim çağında şu hâlimize
Haftalar, mevsimler, yıl ağlamaz mı?
Bir eşarp engelse ödül almaya
Dostlar şöyle dursun el ağlamaz mı?
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
YÜREĞİİNİZE SAĞLIK ÇOK GÜZEL VE ANLAMLI BİR ŞİİR KUTLARIM...SAYGILARIMI SUNUYORUM
Allah razı olsun...Gönlümüze dil olduğunuz için...Örtümüze söz olduğunuz için...tekrar tekrar Allah razı olsun...
Anlamlı ve anlaşılması gereken ahenkli mısralar. saygılarımla.
İŞTE DÖRT DÖRTLÜK BİR HECE.
MAKSADI BELLİ,
KONU MUHTEŞEM,
TEMA GÜZEL.
BAŞTAN AYAĞA,
AYAĞI, UYAĞI, KAFİYESİYLE HARİKULÂDE.
ÇOK HOŞUMA GİTTİ ÇOOOKK
TEŞEKKÜR VE TEBRİKLERİMLE HANİFİ.
YAZDIN MI BÖYLE YAZACAKSIN
NECATİ HOCA DA GÖĞSÜNÜ GERE GERE YORUMLAYACAK.
DÜŞMANLAR ÇATLASIN DERT Mİ?
SELÂM VE DUALARIMLA.
TAM PUANIMLA
AYAKTA ALŞKIŞLIYORUM.
NECATİ OCAKCI
ANTALYA
Allah yüregine ve kalemine güç versin sayın hemşerim.Allah'a emanet olun.Teveccüh buyururda şiirlerimi yorumlarsanız memnun olurum.Saygılarımla...
Bu manzara karşısında ağlamayan göze göz denir mi?
Tebrikler güzel eser için.
Selâm ve dua ile...
Fevkalâde bir şiir,yaralı yüreklerimize tercüman olmuşsunuz..Duyarlı yüreğinize sağlık efendim,kaleminiz nur olsun.***TAM PUAN 'la tebriklerimi sunuyorum.
Baş örtüsü sorununun çözülemez olduğunu kabullenmek mü'min'e ters düşer..Siyasi partilerin zaten öyle bir derdi yok.Kendi tahtlarını sağlama almak için herkes kendi çapında kullanıyor lazım olduğu zaman.bu sorunu.Referandum bu işi çözüme ulaştırabilir lakin bu süreci refaranduma taşayabilecek babayiğit lazım önce.O da şuan görünmemekte inşaallah en kısa zamanda görmeyi hepimize nasip eder RABB'im.
''Eğer incitirsen nazik bir canı
Zaten kırık olan kalp ağlamaz mı
Bırak insanları melekler ile
Onuru kırılan kalp ağlamaz mı?''
Şiirinize acizane bir dörtlük de benden. Yüreğinize sağlık, gerçekten çok güzel bir şiir olmuş. Kanayan yaramıza bir dua olsun inşaAllah...
'sözde demokrasi olan kendi ülkemizde inancımızı yaşayamamak ve ilim alanında ilerleme kaydetmek isterken sırf Rabbimizin bize lutfettiği başörtümüz nedeniyle ilmimize devam edememek ve her defasında önümüze setler çekilerek kınanarak yobaz damgası irticacı damgası vurularak ilme inanca ve özgürlüğe saygısı olmayanları kınıyorum duyarlılığınızı kutluyorum .. tercüman olmuşsunuz her mısrayla..
ve diyanet işleri başkanlığının yayınlamış olduğu inanç ve özgürlük maddelerini uygulanmasa da okumak isteyenlere bırakıyorum..selam ve dualarımla'
İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ VE
İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜNÜN BOYUTLARI
İnanç özgürlüğü evrensel ve temel bir insan hakkı olarak tüm uluslararası belgelerde özel olarak düzenlenmiş olan bir konudur. Aynı şekilde inanç özgürlüğü ülkemizde de gerek uluslararası sözleşmelerin onaylanmasıyla gerekse anayasal düzenlemesiyle hukuk dünyasında yerini almıştır.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi inanç özgürlüğünü 18.maddesinde düzenlemiştir. Buna göre:”Herkesin, düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak din veya inancını değiştirme özgürlüğünü, dinini veya inancını tek başına veya topluca, açık olarak veya özel biçimde, öğretim, uygulama, ibadet ve dinsel törenlerle açığa vurma özgürlüğünü içerir.”
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de 9.maddesindeki düzenleme ile inanç özgürlüğünü Evrensel Bildirgenin yukardaki hükmünü aynen benimseyerek güvence altına almıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 24.maddesinde “din ve inanç özgürlüğünü” düzenlemiştir. Bu maddeye göre:”Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. İbadet, dini ayin, ve törenler serbesttir. Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.”
İnanç özgürlüğüne ilişkin bu düzenlemeler inanç özgürlüğüne herhangi bir sınırlama getirmemekte, tam tersine inanç özgürlüğüne getirilecek sınırlamalara engel olmaktadır. Anayasa’da inanç özgürlüğü sözkonusu edilirken bu özgürlüğün 14.maddeye aykırı olmamasının aranması inanç özgürlüğünün kapsamına, içeriğine dair bir sınırlama değildir. Sınırlama bu özgürlüğün kamu düzenini bozmaya yönelik kullanılmasına izin verilmeyeceğini ifade etmektedir.
Bu durumda;
a) Herkesin inanç özgürlüğü vardır
b)İnanç ve ibadetine ilişkin törenler özgürce yapılabilir
c)Hiç kimse inancından dolayı, kınanamaz, suçlanamaz.
İnanç özgürlüğü kişinin inanmama özgürlüğü de dahil dilediği şekilde inanma özgürlüğünü ifade eder. Burada bir kısıtlama, bir sınırlama sözkonusu olamaz.
Demek ki kişilerin inancına yönelik olarak şu inanç tarzı yanlıştır, şuna inanmak kötüdür, buna inanmak hurafedir türünden bir müdahale biçimi ne olursa olsun kişilerin inanç özgürlüğüne ilişkin açık bir saldırıdır. Değil belli inanç biçimlerinin engellenmesi Anayasa insanların inancından dolayı kınanamayacağını dahi düzenlemiştir. İnanç özgürlüğü kişinin dilediği şeye dilediği gibi inanma veya inanmama özgürlüğü anlamındadır.
Bu şiir ile ilgili 12 tane yorum bulunmakta