~gülgün çiçeği'ne~
Kaç mevsim oldu biliyor musun; değmeyeli gözlerin gözlerime? ! Ne bahâr /oysa/ ne kış oldu. Sende kaldım, sende kaldım hep öylece...
Kirlendim... Açamadım yüzlerini, hicâba tutulmuş güllerin. Oysa bende hâlâ ne istekler var! ! Ne arzular o küçücük parmaklarına dâir... Parmakların... Kanıyordu gördüm.. Son kez öpmek istedim; çünkü üşümeyeceklerdi! Ama kirliydim; açmak istemedim yüzünü. Hiç, hiç...
Seni götürdüler. Ben sokağın bir köşesine saklandım. Ağlıyordu, bir çocuk ağlıyordu yanağında bir rüzgârla alelâde. Sonra ben gittim, abdestsiz bir Kur'ân okudum, secdesiz bir namaz kıldım. Sonra ben gittim, bahçene... Beyaz... Bembeyaz... Bembembeyaz bir gül koydum... Rüzgâr hâlâ esiyordu çocugun yanaklarında; o sokağın bir ucunda, öylece sessiz, öylece sessiz... Sen, biliyordum şarkılar söylüyordun. Ben, biliyordun sana duâlar ediyordum. Gülüyor gibiydim; ağlıyor gibiydim...
Birgün... Aynaya bakarken... Sana rastladım. Sana! Gülüyordun, gözlerimin içinde öylece gülüyordun... Dudaklarımda senin gülüşün vardı, gözlerimde senin yaşların.. Kalmanı istedim, sonsuza dek kalmanı. Gitmemeni hiç ama.. Sonra... Birgün... Yine gördüm seni: Sokakta yürürken. /Hani suların içinde zıplaya zıplaya sen yürürken.../ Beş yaşında... Ellerini göğe açmış, semâzenler gibi semâ-i râh ederken.. Derken... Fazlalaştı seni buluşlarım.. Hep kanar mı insan böyle bir gönülde? ! Hep... Hep... Akar mı damarlarda «cân» diye? ! Ama, ama öylece kabul ettim seni. Damarlarımda akmana da, gözlerimde bakmana da, «gözlerimde gözlerin yanıyor» olmana da. Sen taştıkça içinden nehircesine; yok oluyordum ben, çürürcesine. Toprağa düşen sen miydin? Toprağa düşen sen miydin? !
Bir 'kaplumbağa'ya rastladım birgün; bana gülmeyi öğretti. Bir 'anne' tanıdım sıcacık. Esmer yüzlü bir kız çocuğu.. Sevmiştim; çünkü burnu aynı sana benziyordu, dudaklarında o köylü kızı gülümsemesiyle... 'Ağzı mühürlü bir papağan' en son... Yüzünü hiç görmediğim onca cân'lar, kalbimi hem güldüren hem de inciten sevgiler... Öyle çoktu ki senin dostların... Sen, sen... Öyle güzeldin ki bütün kıskançlığıma inat. Gitmeni istedim defalarca... Kulak bile asmadın. Yalvardım, yakardım ama damarlarımda akmaktan bir an olsun vazgeçmedin.. Şimdi ölüyorum... Korkuyorum... İkimizi de aynı kabre gömecekler. Senin bir yanını, benim bir yanımı... Şimdi ölüyorum; dudaklarımdan kan yerine akan bu kelimeler...! Başının çaresine bak sen de artık.. Seni taşıyabilecek inan bir nefeslik gücüm yok... Daha ne kadar tahammül edebilirim bilmiyorum. Merak ediyorum... Başucuma kimin ismini yazacaklar...? Seninse, benim ismimi nereye koyacaklar? ! Merak ediyorum... Bir kez... Bir kez öpecek mi beni o dudaklar? ! Vuslat değil... Ama... Ama... Ama... Yok... Olmasın... O da olmasın...! Seni bir kez daha görmek; nolur, nolur, bana nasip olmasın...! Bana nasip olmasın...!
15 Şubat 1999
Kahraman Maraş
Kayıt Tarihi : 19.1.2006 12:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!