Şimdiden bir hatırasın
Bulutsa, tozsa, uçarsa
Bütün (aşklar) paranteze alınsın
Rüzgar çanısın, rüzgarın diline dolanırsın
Ne bir şarkısın,
ne de dillerde nağme adın
I-
Bir tezgahtar parçasıyım ben
Üç kuruşluk acıya müdahale edemem
Kanatlarımda sigara yanıkları
Gül diye okşadım onu yıllarca
Sen istersen derdim müşterilerime
Aşkın kanununu tahsil etmiştim kalbimin en doğusunda
İçimde yağmur duasına çıkmış birkaç köy
Birkaç köy sular altında.
Kalbimin doğusu,
Her resme güneş çizen bir çocuktu.
Gam yükünün kervanları yürürdü dudaklarımda
Kayboluşumun beşiğini sallıyorum bu akşam
Büyüyor yavaş yavaş
Sırtında parmak izleriyle zamanın
Bir tekir kedi ile beraber
Seyrediyorum hayatı:
O meleklerin cebinden düşen anahtardı,
Pollyanna’ya Son Mektup
“Aşk mektupları elbette yakılmalı,
geçmiş en soylu yakacaktır.”
(Nabokov)
I.
Sevgili Pollyanna,
Sen bu mektubu okurken
Soğuk bir doğu sokağında,
Acılarla yüklü bir faytonla dolaşıyor olacağım
Atların boynunda ziller ve pembe orlondan püsküller
Bir roman yazmaya başladığım o gece için.....
Yalnız bırakma beni bu paragrafın başında
Bu boşluğu bir masal doldurmaz
Kanalizasyondan fırlar bir cadı,
Başını engizisyona çarpar.
Işıl’a....
Yine gittin o karanlık odaya
Karanlık uykularına.
Sen hep gülerdin oysa, gülüverirdin
Bir bakardım eğilmiş su içiyor
Gece lambası kırmızı bir kadın yapıyor beni
Oysa limon ağaçları bahçede küçük sarı güneşler taşıyor.
Dokunsam bile onlara yanmam. Ne tuhaf!
Bir oyuncak ayım vardı, ismi Işıldak.
Bir kızkardeşim vardı saçları simsiyah
Ne tuhaf böyle hatırladıkça herşeyi,
İlk defa bu kadar sağlam yazıyorum.
Haç şeklinde 128 dikişle.
Galiba ahbap artık sana ulaşacağım.
Yeteneğim geri geldi,
Ne diyeyim bilemedim şiirlerinize denk geldim önce okudum sonra seslendirmek geç di içimden bir kaç şiir kopyaladım bir bakim dedim şairemiz kimmiş vefatınızı okuyunca emin ol sanki çok yakınım gibi geldin değişik duygular içindeyim.Rabbim merhametiyle muamele etsin nur içinde uyu kardeşim. Bu arada ...
Seni çok okuduğumu düşünüp ,beni azarladılar ,ey melâikelerin şahanesi "Didem Madak" Aslında öyle değil ..Az parmaklamadım küflü reçelleri ,ışıklarda ol,sanatçılar asla ölmezler ..Kalbimizdesin
DİDEM
Hani sen sinektin Işıl’la
Geveze gecede düşlerinizde kelebekler
Grafon kağıtlarından fener alayları vardı ay ışığında
Geçmişti yalan peygamberler eşliğinde sinekler
Uzak ülkeler düşlerinizde gökkuşağıydı kaçacaktınız birlikte
Mevsim kıştı oysa karpuz kabuğundandı ...