Dicle ve Fırat
Yeryüzünün gelmiş geçmiş en yürek dağlayan masalıdır.Yazıktır onlara doğru anılamamışlardır.Şimdi onları yüreğinde hisseden ve aşkın ateşinden geçmiş iki yürek onları anlatacaktır ki tanrı yardımcıları olsun. Fırat ve Dicle yanlarında olsun. İnsanın hayvandan geldiğini söyleyenler yanlış bilirler şimdiki anlatıyı dinlesinler.İnsan hayvandan değil hayvan insan dan gelmiştir ve bu böylece sürmüştür.İnsandan hayvan çıkmayanı ise gerçek aşkın içinden geçmiştir.Bu aşk her ne idir bilinmez.Yürekten hissedilendir asla karşılık beklenmeyendir.Yazıktır ki az kula nasip olmuştur eşini bulmak ve sonsuza kadar aşık olmak.
BİR NEVRUZ GECESİ………….
DİCLE-Deli bakışlarını gördüğüm anda bir kor geçti içimden hava ısındı sanki zemherinin ortasında aniden
FIRAT-Attım kor ateşin içine kendimi yok olsun küçük dünyam derken, gözlerini gördüm kırmızı alazın içinden,ateş fışkırdı tanrının bahşettiği her dipsiz delikten.
DİCLE-Hiç bilmediğim bir yerimde güvercin çırpındı en derinde
FIRAT-Dünyanın en sonu bellediğim çitten al bir mendil fırladı göğsümden.Sıcağın değdiği en ince yerimden, etimden
DİCLE-Dünyanın sonu bellediğim en son çitten yıldızlar düştü üzerime aniden
FIRAT-Sis oldun ateş oldun birden, gözlerim yandı bulut oldun gittin sen
DİCLE-Şenlik bitti masal oldun silindin resmimden, hayal miydi tanrım gördüğüm yemenimin köşesinden
FIRAT-Cesaret edemedim bakamadım gözlerinin içindeki en kara deliğe, ama sen olmayınca yokmuş gibi geldi dünya yüreğime
DİCLE-Bildim ateşin oynadığı oyundun yemenimde ki dantel oya gölgeye, rüyam bir çift kara gözdü anladım.
FIRAT-Hayalimdin ışığımdın karanlıkta kaldım.
DİCLE-Hayalmişsin şimdi farkına vardım. Ben o hayal olmadan yaşayamam artık en derin yerimden yaralandım.
FIRAT- Keskin ışıkta bile rüya görücem sandım. Ben ancak şimdi aşkının farkına vardım.
Dicle ve Fırat bir daha karşılaşırlar bu sefer gök aydınlık güneş parlaktır….
FIRAT-O geceden beri çok yol kat etti yüreğim susuz kalmış ota döndüm.
DİCLE-Çember dolamadım boynuma gölgeler yine oyun oynar diye inanmış garip gönlüme.
FIRAT-Bilirim gördüğün gözündeki rüyayı bende gezdim günlerce
aynı rüya peşinde.
DİCLE-Egelim düşsün eğer gölge isen önüme,saçım düşsün el değdirmediğim belime
FIRAT-Elinde ki su kadar gerçeğim senin tuttuğun kaptaki şekle girenim.
DİCLE-Azrailimsin herhal, kalbim deli gibi sana doğru koşar
FIRAT-Sesin olur içimde bin nefesin. Azrail’in olamam belki ama kim bilir Cebrail’in.
DİCLE-Elimdeki su olsun çorak toprağa nehir, eğer bu gördüğüm gerçekse derim
Testi delinir su akmaya başlar yavaş yavaş çoğalır ve Fırat suyu olur gürler (geçme) ortada nevruz ateşi yanmaktadır……..
Ateşin üstünden atlayanlar etrafta coşkulu kalabalık yaşlılar gençler.Kahkahaların arasına Bir ateş topu düşer,booooooom ortalık kararır karanlığın üstüne düşen sesler ortalık kararır
Aydınlanma
Bir hastane odası yaralı bir adam sedyede yatmaktadır ortalık karışır hastane koridorunda bir gurup kadın ve adam ağıta benzeyen sesler çıkararak kucaklarında beyazı al kana bulanmış bir gelinle koşarak içeri girerler
Fırat yattığı yerden doğrulmaya çalışarak bakmaya çalıştığı sırada aradaki paravanın beyaz perdesi çekilir
Fırat Nevruz eğlencesi sırasında şölen yerinin orta yerine atılan bombayla bacağından yaralanmıştır ve onun gibi bir çok insanda aynı durumdadır askerler tarafından çeşitli hastanelere taşınmışlardır şimdi öylece olduğu yerde yatmaktadır ve ayağından kan akmaktadır bir hemşire yarayı tımar etmekle meşguldür
Paravanın diğer yanından gelen sesler ağıta benzer bir uğultudur doktor gelir ve sert bir sesle birinin neler olduğunu sakince anlatmasını ister sözcü olan bir kadın ki anlaşılan bu kızın yengesidir Kızın o gün düğün günüdür ve ağanın küçük oğluyla evlenmektedir düğün bitmiş gelin ve güvey gerdek odasına girmiştir ki işte ondan sonra damadın çığlıkları duyulmuştur koşarak odaya girdiklerinde gördükleri manzara ise kanlar içinde yatan gelindir doktor damadın orda olup olmadığını sorar ince bir sesle damat buradayım hekim bey der valla ne olduğunu anlamamışım daha elimi bile sürmedim tam duvağını kaldırdım ki bana yeni boğazı kesilmiş kurban gibi gözlerini devirerek bakmaktaydı o anda düşüp bayıldı der Doktor herkesi dışarı çıkarır geline seslenir kızım kızım beni duyuyor musun hafif bir inleme dışında hiçbir ses duyulmaz doktor gözlerini kontrol eder hemşireye ameliyathaneyi hazırlamalarını söyler ve dışarı seslenir hastanın adı ne? Dışardan yenge seslenir Dicle adı Dicle hekim Bey
Fırat yattığı yerde adı duyar duymaz irkilir elini uzatır hafif perdeyi aralar aynı anda Dicle’nin başı yana düşer gözleri aralanır ve göz göze gelirler
DİCLE-Azrailimsin herhal, kalbim deli gibi sana doğru koşar
FIRAT-Sesin olur içimde bin nefesin. Azrail’in olamam belki ama kim bilir Cebrail’in.
Dicle’nin sedyesi hemşire tarafından çekilir şimdi baktığı yer bomboş kalmıştır Fırat’ın gözlerini kapar geçme
Yaşlı kadının evi Fırat küçük oynarken dağdan yuvarlanmış ve otacı nenenin evine getirilmiştir nene Fırat’ın bacağını tımar eder bu bacak aynı nevruz gecesi incinen sağ bacağıdır Nene önce temizler Fırat kendini zor tutar Nene kaynayan ocaktan aldığı sıvı ilacı üzerine damlatır Fırat kısa bir çığlık atar kendinden geçer uyandığında nene başındadır dişsiz ağzıyla gülümser eşikte duran dayısına dönmeden seslenir adı nedir bu oğlancığın Dayı Fırat der nene iyice gülümser fısıltıyla doğru bildim tam düşündüğüm gibi der sessizlik olur
NENE- Sıfat’ın değil kendin Fırat’sın ve yıllarca Dicle için yanansın birlikte akandınız bundan çok önce ta ki iblis kaya Dicle’yi görünce aşkınız haset oldu onun gönlünde. Gök yüzünün üstünüze bereket olduğu bir günde ayırdı gövdenizi birbirinizden ikiye.Dedim ya sen gürledin o çağladı günlerce diye.Öyle ki aşkınızdan en Bereketli topraklar oluştu gövdenizde Dedim ya Dicle çağladı sen gürledin.Ama nafile bir daha gövdeleriniz ulaşamadı birbirinize, işte o günden beri ayrı akarsınız ama birbirinize ulaşmak için gün sayarsınız Yaratan acıdı bu halinize ve vücut verdi yüzyılda bir insan sıfatında her birinize Senin de günün sayılıdır Fırat Dicle karşına çıkacaktır muhakkak Gördüğünde bak onun gözlerine ve şu dizeleri söyle ‘Sesin olur içimde bin nefesin Azrail’in olamam ama kimbilir Cebrail’in’ Şundandır söylemen bu dizeleri; Efsane der ki Dicle her gördüğünde Fırat’ı içinde öyle bir yol alacaktır ki korkup Azrail geldi sanacaktır ama bilmelidir ki gelen onu yeniden doğurandır
Korkma bak gözlerime Fırat oğlan bacağına bıraktığım bu mühür kanayanda başını çevir o karşında olacaktır.
Kayıt Tarihi : 29.8.2007 19:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!