Ya arkadaşım, anladık, anladık diyet yapıyorsunuz, beyaz ekmek yemiyorsunuz, kalorili şeylerden uzaksınız. Üç beyazdan çevik kuvvet polisinden kaçar gibi kaçıyorsunuz... Makarna, pilav hak getire... Ama yinede kilo milo veremiyorsunuz... Hadi anladık, kilo veremiyorsunuz da, miloyu niye veremiyorsunuz, onu anlamadık...
Arkadaşınız diyetisyene gitmiş, siz de çok para diye gitmiyor muşsunuz, arkadaşıma hangi perhizi verdiyse ben de onu yaparım diyormuşsunuz, olur mu a şekerim, canım cicim olur mu hiç? Onun metabolizması farklı, sizinki faklı... Hiç onun diyeti sizin diyetinize uyar mı? Diyetisyenler bu kadar hıyar mı? Değil tabi ki de size de öyle gelmesin. Oh ne ala, şişman bir arkadaşınız diyetisyene gitsin, diyet programını alsın diğer beş tane şişman da aynı programı uygulayıp kilo vereceği zannına kapılsın. Çok safsınız billahi hem de vallahi...
Bir de su içsem yarıyor diyor muşsunuz? Olur mu a canlarım, birtanelerim, ibibiklerim... Ekmek yemiyormuşsunuz duyduğuma göre öğlenleri, bir simit ile idare ediyormuşsunuz... Eğer doğruysa bu söyledikleriniz, a benim saflarım yandınız demektir. Bir simit, yarım ekmekten daha fazla kalori verir insana... Bana inanmıyorsanız, simit dünyaları var, gidin onlara sorun canlarım? Muhtemelen size doğru da cevap vermeyebilirler, simit yemeyi bırakmamanız için, ısrar edin iyice ya da Alo Diyet Hattı var, orayı arayın sorun bakalım, ne diyecekler?
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta