/ daha çok zamanımız vardı, topyekün katledilmelere
Latin dağlarındaki rüzgarları, bu topraklarda estirmelere.
çok zamanımız vardı, dengeyi bozmadan yürümelere
güvertemizin yer yatağında, güneş altında sevişmelere/
karaya adım atan her bahriyeli kendini denizde buluyordu
deniz o gün önce bahar sonra sırılsıklam düşman kokuyordu
Kara gözlüm bu ayrılık yetişir,
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Devamını Oku
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Siz yazın üstadım..Biz okuyalım....tebrik sevgi ve saygılar..
Devrim ve aşk kokuları
/ daha çok zamanımız vardı, topyekün katledilmelere
Latin dağlarındaki rüzgarları, bu topraklarda estirmelere.
çok zamanımız vardı, dengeyi bozmadan yürümelere
güvertemizin yer yatağında, güneş altında sevişmelere/
Şair giriş bölümünde umuttan yola çıkarak unutmadığı değerlere vurgu yapmış ki şiirde ahengi yakalamak adına bu çok önemlidir... Ölümün farkındalığıyla güneşe yer açıyor güvertesinde ve bunu yaparken de dengelerin hassasiyetine değiniyor.
karaya adım atan her bahriyeli kendini denizde buluyordu
deniz o gün önce bahar sonra sırılsıklam düşman kokuyordu
sende oradaydın biliyorum, daha arkalardan geliyordu sesin
bir gün karşıma çıkacak kadar denize benziyordu yüreğin.
her baharın önceleriydi , sonrası bütün mevsimler açıyordu ….
Kişisel inançla başlayan dizeler topluma küçük bir dokunuşla yanına tespiti alıyor. Bahriyeli için karaya çıkış eve kavuşmaktır bir anlamda oysa şiir sadece bununla kalmıyor, madalyonun diğer yüzünü çeviriyor... Gerçeğin acı yanını tatmış her insan tekrar denize döner çünkü deniz umudu ve kurtuluşu çağrıştırır ve belki de ruhun özgürlüğüdür en cazibeli yanı.. Sonra bir gün bakarsınız ki o bildik deniz değildir. Anlamsızlıkları da bir şekilde içine almıştır. Ve şair birini duyumsar, yüreği denizin özüdür sanki ve mutlak kendisine de dokunacaktır.
Son dizede baharın gelişi özlemi çağrıştırır ve yine farkındalık hakimdir mevsimlerin açmasına.
coplar çekilir böyle günlerde, süvari kılıcı gibi kınlarından
kan kokusu salınır meydanlara, kanı bozuklar tarafından
kimimiz yerlere yatar, saklanır kimimiz ağaç kovuklarına
ama vurulanlarımız olur sırtlarından, işbirlikçi kurşunlarla.
hiçbir mayıs böyle ölmemeliydi, bizim öldüğümüz kadar …
Artık toplum konuşmaktadır. Dağılan umutlar, kendini bilmezlerin döktüğü kanlar.. Saklanacak yer yoktur aslında bu kargaşada, mayıs baharı müjdelerken ölümlere sahne olmuştur. Son dizede yeni kuşaklara sesleniş var adeta ; tarih bir anlamda mayıs'ı silmiştir belleklerden oysa kayıplarımıza rağmen yaşamalıdır.
karşımızda merdivenler vardı biz seninle oraya koşuyorduk
potemkin namlusundan fırlamış karanfillere benziyorduk
güvercinler kanatlardan kırılıyor, her ölüm sefalarla geliyordu
deniz hemen arkamızda ama dağlar tam karşımızda duruyordu.
zincir ve palet sesleri kokuları sustururken, korkularından ….
Bu bölümde birlikteliğin verdiği güç dizelere damgasını vuruyor. Öyle bir kaostur ki bir yandan bedenler vurulurken, diğer yandan deniz-dağ ikilisiyle umut ve özgürlüktür ruhları büyüten...
Son dizede bu olgu özetlenir ve bizlere bu aşkın karşısında savunmaların ne kadar aciz kaldığı gösterilir.
elinden tutuyorum, inandığımızı yaşayacak bir yer bulmalıyız
seninle bu kavgaya omuz vermeli, güneşi üstümüzde tutmalıyız
çırılçıplak ve onurlu, yakılacak her kitap ezberimiz nasılsa
ne olur doğacak bütün çocuklarımızın adları, asfaltlara yazılsa.
üstü katran kaplı hangi duvar, daha taze çiçek kokar yarından …
Aşkın içselliğinde mutlak bir şekilde 'devrim' olgusu yer alır. Devrim aşkta ne kadar anlamını korursa çoğunluğa da o kadar doğru yansıyacaktır.
Kişinin inandığı değerler beynindedir ama bu devrime dönüşecekse mutlaka yürekte de yerini almalıdır ki çocuklar da payını alsın.. Şair burada kişisel özlemini bizlerle paylaşıyor. 'ne olur' ifadesi onun aslında çok şey istemediği konusunda mütevazılığını ortaya koyuyor. Duvarlara siyahı yazmanın yaşadığı topluma 'yarın' olgusunda ne kadar ümitsizlik taşıyacağını son dizesiyle vurguluyor.
bize tükenmiş olsa bile, daha çok zamanınız var önünüzde
buluşmalarınız olacak birgün, uzun köprülerin tam orta yerinde
ölümü tanımadan ölenlerin adına, devrim ve aşk kokuları ile
yarınlarda sarılacak bütün yeryüzü, el ele ve hep birlikte /
………………….
Neden hala gözlerin açık diyorsan bana, gelecek günleri beklediğimdendir belki, kokusunu içime çekeceğim günleri. .
Ve bir de senin için tabi.
Hasretinden korktuğumdandır senin, ölümden değil.
Bu bölümde ilk dizeyle başlayan evrensellik ilkesi tüm akıcılığıyla tanımlamaya dönüşüyor. Oysa şair bazen anlaşılmamayı da seçer. Acaba düşündüğü tek şey yaşadığı toplum mu, sevdiği kadın mı yoksa yeni kuşaklar mı gibi sorularla bizi başbaşa bırakıyor. Elbette her birimiz farklı yanıtlarla gelebiliriz karşısına. Bana göre ise sorguladığı ve yanıtlamaya çalıştığı kendi varlığıdır.
Son dizelerinde ; şarin yanıtını kişisel bağlamda şu şekilde algılıyorum ;
'Ben herşeyin farkındayım, bu farkındalık zaman zaman beni de öldürüyor ama bildiğim birşey var ki 'devrim' ölümden sonra da doğma gücüne sahiptir ve hala direniyorsam uzun köprülerin tam ortasında elele vereceğimizdendir. Hala uyanık kalmayı seçiyorsam bil ki hasretine düşmek korkumdandır. Seni kaybetmek devrim yenilgisine benzer. O halde uyumamalıyım'
Sevgili üstadım, sizin şiirlerinizde dikkatimi çeken birşeyi de izninizle burada paylaşmak istiyorum. Şiirde bölüm aralarında kullandığınız tek tümcelerle okuyucuyu düşünmeye sevkediyorsunuz ki bu bence şiir adına çok güzel bir seçimdir. Şiirinizi irdelerken bunu çok daha net duyumsadım.
Şiirselliğinizi her zaman takdir ederdim ama bu kez beraberinde okuyucuya aşıladığınız umudu da ayrıca takdir ettiğimi söylemeliyim.
Tebrik ve teşekkürlerimle.. sevgiler...
ESKİ GÜNLERİ HATIRLATTI ŞİİRİNİZ ANILARI TOZLU RAFLARDA KALAN KİTAPLAR GİBİ BURUK İÇ ACITAN GÜNLER
Tradisyonel , şairin dünyaya bakışını ve yaşam sevdasını en güzel anlatan şiir diyebilirim. 10
Üç kuşağın görkemi var
Nefesinde bağımsızlık 'al'
Şiirinde aşk ve ölüm
Kor ateş elinde gider zulüm
Güzel insan Cevat Çeştepe
ne denir bilmemki bir dönemin keşmekeşine ve anarşik baskınlara !
halıkına üç güzel günü çok gören idareler olageldi hep lakin öyle gitmeyecek kurtla kuzunun dostluğunu kıskananlar da hep olacaklardır.
tebrik ve saygıyla.
coplar çekilir böyle günlerde, süvari kılıcı gibi kınlarından
kan kokusu salınır meydanlara, kanı bozuklar tarafından
kimimiz yerlere yatar, saklanır kimimiz ağaç kovuklarına
ama vurulanlarımız olur sırtlarından, işbirlikçi kurşunlarla.
Neden hala gözlerin açık diyorsan bana, gelecek günleri beklediğimdendir belki, kokusunu içime çekeceğim günleri. .
Ve bir de senin için tabi.
Hasretinden korktuğumdandır senin, ölümden değil.
Ne yazık ki yaşandı, bitti, saygısızca...Gözleriniz açık, gelecek günleri bekliyorsunuz.Ne güzel, hala umutlusunuz. Umumudunuz hiç sönmesin Sayın Çeştepe.Bu gidişle benim gözlerim açık gidecek.Gelecek günler bana hiç güzel şeyler vaadetmiyor.Bir devrim ve aşkın hikayesi ancak bu kadar şiirleştirilebilirdi,Kutlarım efendim.tam puan. Selam ve sevgiler.
Bir ağıt şiiri ve ağıda inat umut şiiri.Yer yer kırılsa da umudun sesi Potemkin zırhlısına karanfiller kusturacak kadar güçlü. Yer yer de şaşkın gibi; doğacak çocukların adını asfalta yazacak kadar; ölüm kalım Mayıs'ını yaşatıyor okuyana.
Ve her şeyin ortasında aşk; her şeye rağmen aşk. Ölenler gözleri açık gitse de; yüreklerindeki aşktı; bunu herkesler gördü.
Güzeldi sevgili şair, birkaç dizede tutan bir şeyler olsa da.
Kutluyorum.
bize tükenmiş olsa bile, daha çok zamanınız var önünüzde
buluşmalarınız olacak birgün, uzun köprülerin tam orta yerinde
ölümü tanımadan ölenlerin adına, devrim ve aşk kokuları ile
yarınlarda sarılacak bütün yeryüzü, el ele ve hep birlikte /
………………….
Neden hala gözlerin açık diyorsan bana, gelecek günleri beklediğimdendir belki, kokusunu içime çekeceğim günleri. .
Ve bir de senin için tabi.
Hasretinden korktuğumdandır senin, ölümden değil.
yüreklerde acısı dinmedi DENİZ lerin..tek suçları vatan sevgisi olan güzelim insanlar yok edildi..onlarla birlikte günümüz gençliği yok edildi..
ülkeyi pazarlamayı, insan haklarına tecavüzü, hırsızlığı amaç edinselerdi şimdi baştacı edilerek kimbilir hangi makamları dolduracaklardı..
yazacak okadar çok şey varki.. bu şiirinizleyüreklerimizi sızlattınız cevat bey ..
size teşekkürlerimi sunuyorum ..kaleminizin gücü umarım hiç bitmez..ve görmeyen gözlere ışık olur..
karaya adım atan her bahriyeli kendini denizde buluyordu
deniz o gün önce bahar sonra sırılsıklam düşman kokuyordu
sende oradaydın biliyorum, daha arkalardan geliyordu sesin
bir gün karşıma çıkacak kadar denize benziyordu yüreğin.
hangisi daha ağır bilmiyorum, yaşayan birinin hasretimi, yoksa ölüp giden sevgiliye hasret mi, ama bir gerçek var ki, damarlarında dolaşıyor bırakıp giden sevgili, çok ağır ikisi de, teşekkürler yüreğinize, muhteşem bir şiir okudum...
felsefe,sosyoloji,doğa hepsi içiçe işlenmiş MÜTHÜŞ bir şiir.kutluyorum,'mayısta ölenleri'saygıyla anıyorum.sevgiler dost.
Bu şiir ile ilgili 86 tane yorum bulunmakta