bugün bir başkayım gülüm
düşlerim vurgun yediğim zamanın zıpkını,
yaka paça sürüklediğim kutsal rövanş
bugün bir başkayım gülüm
masamda bıraktığım şikayetlerimi topladı
içimdeki acuze
ve ben, başımı ağrıtacak isabetli sataşma arıyorum / şöyle böyle kafamın dengi dengine
acuze yürür / yol rolünü ezberler
bir büyük söz önler, ay tutulmasını..
bugün bir başkayım gülüm
kirli çamaşırlar hep bir ağızdan bağırıyor ses tellerimde
ihtiyarlamış bir acı soyundu ve diz çöktü başını kaldıran
yılanın merhametine
ve dedi ki
yere tükürmek yasaktır
bir ağlayışa tutturdu kendisini yılan
dedi ki acı
yılanların ağladığı nerde görülmüş
bugün bir başkayım gülüm
maşallahı var sağlığa aykırı kurduğum cümlelerimin
sanki dersin hepsi birbiri için yaratılmış
sağlığa aykırı, topluma aykırı, doğaya aykırı
ruhumun düşüne düşüne gıcırdayan kapısında göz göze geldiğim
biri titreyen
biri üşüyen
biri cayır cayır yanan
kafadan çatlak üç maymun'u, gün gelir nefsinden öpsün diye
kundaklayıp yatırıyorum her gece / öpmeden yatırıyorum
öpersem dudaklarım bir kaya parçası üstünde oturan hayvana teslim olur
koklarsam sigara tablaları aşka gelir
birbirini tutamaz, vazoyla yapışkan sıvı
bak şu hayal gücümün bana ettiğine
baksana, boğazı kurumuş viski şişesinin
bir yenisine elini uzatmadan, öne fırlamaz
ha gayret
içindeki enik suçunu itiraf edecek
ellerimin titremesini kıyma makinasından geçireceğim
başını dinlemeye ihtiyacı var şiirin, tamam kabul ediyorum aklı karşılıklı oturan
yarı baygın gen
her kafadan çıkan sesi, hiç konuşmadan dinliyor gölge
gün gelir belki şaha kalkar kestane şekeri
nerden çıktı ki şimdi bu terli dil
tut ki bitap yüreğim, birbiriyle uyuşmak istemez muşamba çiziklerim
tut ki
kabarsın halı, uyansın zaman
bayram tatiline kaçmış bir karıncanın midesinde gurultu olmak
tut ki, bardak son duasını edip, kendini boşluğa bırakmasın
tut ki
ödüm kopmasın tuzluk arayan zebaninin
pürtelaşından
hayatın manasız ihtimalleri gelgit ayaklı solucan
uzadıkça uzuyor, havasından geçilmeyen maydanozun saçları
tut ki
gündüzün ayakları sapasağlam yere bassın
gecelerin geçit vermez sisi, dokusunu ezberlediği karanlığa
kötü öpücükler kondurup / kumbarasına düşürsün
tut tut çekinme
oy deyip de ölmez miyim tek bir yaprağının
hışırdamasına
martı'nın yalanı tropikal meyve
turna'nın kulağından kaçar, denizin son notası
bu ne salak hayattır be gülüm
göğe başıyla tekme atan trapezciler gibiyiz
içinden geçip gidiyor balinanın tek mevsimi
kaç şehir, kaç ülke toplar yalnızlığına
kainatı hem güldürüp, hem ağlatır
akşamdan akşama kusur yiyen nabızlar / kişneyen kısraklar
ah be gülüm ben ki
sana her mektup yazışımda, soyut kavramların ateşi düşüyor
ağzım yüzünde küçülüp büyüyor
ben ki
sana her mektup yazışımda
cinayet mahalline yetişmeye çalışan
agatha christie'nin kitabını, koltuğumun altına otutturup
postanenin yolunu tutuyorum
ayaklarımdaki postallar, kaldırım taşlarıyla fısıldaşırken
yan kesici kader kirpiklerime sürtünüp
gözaltı torbamda sakladığım umudu çalmak ister
ağzındaki düdükle mazi sokağımdan geçerken
midilli rüzgarın ninnisi
taşıyla sopasıyla kovalar, haylaz ölü çocuklarım
biz birbirimiz için yaratılmadık gülüm
cenazede şarkı söyleyen dudak / eve vardığında
kafasındaki tilkilerden üç-beş aylık kirasını ister
gecenin bağıra bağıra yalvarmasından sonra, ahıra giren eşeğin
kum saatine tanrı misafiri girse
eşeğin dudağına yapışmış tuvalet kağıdı
hararetle yere düşer
biz ki
ruhumuza bulaşan şizofren sevdanın katiliyiz gülüm
kırılgan düşen her akşamın kirpiklerine
tutup dudağımızdaki o sıska palyaçoyu astık
ölünün dirildiği nerde görülmüş gülüm
Şimdi ne zaman gündüzün süt dişleri arasında yürümek istesem
evin önünde başlar dönme dolap şaşkınlığım
ayaklarım kim tutar seni / sloganı atarken
dil köprümü sarsarak geçer
İLERİ
Kayıt Tarihi : 8.2.2016 16:52:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

yüreğinize sağlık.
TÜM YORUMLAR (1)