Yaşamak adına söylenen binlerce, yüz binlerce söz
Hepsinin içi boş, kifayetsiz, donuk
Çağımızın ağır hastalığı: Samimiyetsizlik
Her gün umuda, sevgiye, iyiliğe açılan gözler
İçimizdeki çabayı, sevgiyi, umudu ısıtan güneş
Gün sonunda ikisi de derin bir acziyet içerisinde
Biri buz kütlesine benzeyen yürekleri ısıtmaya muktedir olamamış
Diğeri gördükleri karşısında gitgide kısılmış göz kapaklarının himayesine sığınıyor
Her geçen gün sönüyor gözlerdeki fer
Akılda ne varsa dile de o vuruyor: aşk, para, şehvet, hırs, makam, mevki, şan, şöhret
Derin bir kısırdöngü, şiddetli bir kasırgaya teslimiyet
Savruluyoruz oradan oraya, bir girdap içerisinde çırpınıyoruz
Ekmeği bölüşecek karındaşlar, dert dinleyecek dostlar, sevgiyi paylaşacak yârlar çok uzaktalar artık
Gittikçe kayboluyorlar gözden
Nasibimize bir çift hasetle bakan dost, ağzımızdaki lokmaya göz diken gardaş, cebimizdeki Franklin adedi kadar sevgi gösteren yârlar düştü
Buna da şükür, çok şükür, bin şükür
Elbet bir gün değişecek bu devran
Yürekten sevenler, dostuna siper olanlar ele geçirecekler cenk meydanını
Hasetle bakan gözler millenecek bir bir
Sevgi fışkıracak yüreklerden, yeşerecek iyilik tohumları
Herkese, her şeye inat daha bir canlı açacağız gözlerimizi, daha bir iri
Güneşin sıcaklığı kasıp kavuracak buzdan dağları
Kaldır kafanı, bak masmavi gözlerinle gökyüzüne
Çek çıkar bulutların arasına gizlenen o meçhulü
İncecik ellerinle incecik ellerinle...
Kayıt Tarihi : 18.4.2021 15:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!