Bir kaç hayal kırıklığı
Hala kendimi anlamış değilim. Nasıl bir devirde yaşadığımı, nasıl bir toplumda bulunduğumu ve nasıl bir hissiyatı taşıdığımı bilmiş değilim. Bundan 15-20 yıl öncesi belkide hayatın en güzel evreleriydi. Yaklaşık 50 yıl öncesini söylemiyorum bile. Bir takım zorluklar vardı elbet lakin nasıl başa çıkılması gerektiğini bilen insanlar vardı. Aynı zorluğa mutluluğu da sığdırabilen insanlar. Belki de kafamda ki gelgitlerin en büyük sebepleridir onlar. Keşke 50 60 yıl önce doğmuş olsaydım. O yıllarda yaşamış olmanın zorluğu ama aynı zamanda mutluluğunu mu yoksa şimdinin gereksizliğini ve anlamsızlığını mı yaşardım bilemiyorum. Ama şundan eminim ki kesinlikle eskiyi tercih ederdim. Çünkü eskinin kitabında muhabbetin ve sosyal hayatın baş düşmanı olan akıllı (bence kurnaz) telefonu yoktu. Belki hiç telefon yoktu ama görüşebilmek kaidesiyle kilometrelerce yol kat edilen ziyaretler, birlikteliğine doyum olmayan dostluklar vardı. Şimdi ise neredeyse kendi akrabasını dahi görmek istemeyen hayattan soğumuş insanlar var... Yolda birbirimizi görsek selam vermek o kadar zor geliyorki biz kuklalara, acınacak durumdayız gerçekten. Bu yüzden eskinin insanlarını her zaman şanslı bulmuşumdur. Söylenecek o kadar söz var ki bazan sadece içime ağlamak yetiveriyor bana. Çaresizce ve yıpranmışcasına...
Çoğu duygularımızı yitirdik bile. Bilmem ne zaman farkına varırız. Her zaman söylerim şu sözü;" dilimin dili olsa da konuşsa". Hülasa dostlar kendime mi yanayım, benden sonraki gelecek nesile mi yanayım bilemedim. Tek bildiğim bazı şeyleri kendi elimizle kaybettiğimiz. Kalın sağlıcakla.!
Mehmet MOROĞLU
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta