Devleti yönetmede bir çok politik sistem mevcut.
Büyük çoğunluklada sınıfsal temeli kapitalizm olan ve kapitalizmle iç içe geçmiş olan feodal sistemlerdir. Batı ülkelerinin büyük bir çoğunluğu adına Liberal sistem denilen sistemle (liberal demokratik sistem) yönetilmektedir.
Bazı ülkeler ise adına eşitlikçi (Egalitaryan) otoriter sistem denilen sistemle yönetilmektedir.Bu kategoriye Çin, Vietnam gibi ülkeler örnek verilebilir.
Diğer bir sistem ise Geleneksel İnegalitarian (Suudi Arabistan, Kuvait politik sistemleri) ve Otoriter İnegalitaryan (Pakistan,) sistemleri olarak kategorize etmek mümkündür.
Peki bu sistemler içerisinde Türkiye hangi kategoriye girmektedir. Yönetim yapısı itibariyle Türkiye Pakistan benzeri yönetim şekliyle ve popilizmiyle güney Amerika tipi bir yönetim göstermektedir. Yönetilenler üzerindeki baskıcı yapısı ve kuruluşundan günümüze kadar geçirdiği askeri vesayetleriyle bu kategoride olduğunu göstermiştir. Bu yönetim şeklinin karesterik özelliklerinden biriside vatandaşı hakında ve ne yaptığı hakında her türlü bilgiye sahip olmasıdır.Adeta hafiye gibi vatandaşını izlemeye alır. Yani kısacası vatandaşı hakında bilgiye sahip olmaması zor bir durumdur.
Bu bağlamda adeta devlet bilerek vatandaşını kaçağa, suça teşvik eder.Çünkü yarın herhangi bir sorunla karşılaştığında kaşısındaki vatandaş kedisini savunacak durumda olmasın ve yaptığı baskı ve haksızlıklara ses çıkarmasın. Eğer hırsızsanız karakolda falakaya ses çıkarmazsınız. Siner, baskıya zulme baş eğersiniz. Bu devletin vatandaşını saf dışı bırakmak için adeta elinde bir koz olur.
Yukardan aşağı bakıcı ve dayatmacı yöntemle yönetip kurgulanan devlet örgütlenmesinde yukarda ki anlatılan sonuçlar kaçınılmazdır. Bu tip devletler politik yönetimden çok baskı araçlarıyla yönetilir. Bu araçlar hiçbir zaman halkın yanında yada bağımsız olamazlar. Bu baskı organlarının bağımsızlığını dile getirmelerine rağmen uygulama tamamen devleti elinde tutan güçten yanadır. Onun için sürekli devletin kutsallığından dem vurup,dinsel ve milliyetçi duygular, bu kutsallık için kullanılıp ta ilkokul çağlarından itibaren minnacık beyinlere militarist bir anlayış çocukların beynine kazınır. Ve devlete bağımlı hale getirilir.
Ülkemizde halk arasındaki deyimiyle devlete vergi ödemek salaklıkla eş değerde tutulur. Bu anlayış tepeden tırnağa topluma içseleştirilmiştir. Özüne baktığımızda askere gitmemek, vergi ödememek vs aslında o kadar önemli değildir. Önemli olan kutsal olan devlete dil uzatmamaktır. Dil uzattığınız anda işiniz bitmiş demektir. Liberal sistemle yönetilen batı ülkelerinde durum bunun tam tersinedir. Devlet hakında her şeyi söyleyebilirsiniz fakat vergiyi ödememezlik yapamazsınız. Onun içindirki çeteler ülkemizde vergi kaçırır, her türlü mafyacı organizasyonlara katırlır,fakat devlet için ‘’kurşun sıktığında’’ ‘’ milli kahraman’’ ilan edilir. Çükü otoriter olan devletin otoritesini sarsamazsınız.
Bağımsız diye lanse edilen yargı organları 12 eylülde ve diğer cunta dönemlerinde ne kadar bağımsız olduklarını gösterdiler. Silah zoruyla kedilerinin yapmış olduğu anayasayı cuntacılar rafa kaldırırken bağımsız yargımızdan çıt çıkmamıştır. Buda ne kadar bağımsız olduklarını gösterir niteliktedir. Diğer yandan dini fetvalarından haktan bahseden dini bütün dinayet örgütümüz ve türban insanlık hakımızdır diye haykıran türban simsarları kendi insanımıza b…k yedirilirken,gencecik insanlarımız işkencelerde katledilirken süt içmiş kediye dömüşlerdir. En ufak tepki dahi göstermemişlerdir. Buda tipik Pakistan örneğinde olduğu gibi din adeta devletle içseleştirilip bir baskı aracına dönüştürülmüştür. Adı ne olursa olsun baskıcı rejimlerini din sayesinde yürütebilmişlerdir. Ziya ül hak buna tipik bir örnektir. Hem askeryeyi hem dini kendi yönetiminin devamı için bir yandaş olarak görmüş ve yönetimini öyle devam ettirebilmiştir. Pakistanı örnek vermemdeki gaye Butto yu asan ziya ül hakı bizim cuntacı generalin kedine kardeş olarak görmesidir. Kendisinin yaptığı idam ve zulümlerle birbirine çok benzemeleridir. Diğer yandan her ikisininde hem müslüman hemde ABD nin kuklası olmasındandır.
Kısaca günümüzdede baskıcı rejimlerle din ve emperyalizim adeta el ele yürümektedir.Bunun için fazla düşünmenize gerek yok.İslam ülkeleriyle emperyalizm arasındaki bağa ve uşaklığa bakmanız ve bu ülkelerdeki insan hakları ihlallerine bakmanız yeterli…Tüm bu baskıcı rejimler kutsallık adı altında yaşamlarını sürdürmekte ve kendi halklarını emperyalizme kul köle yapmaktadırlar. Bu ülkelerde feodal yapının çözülmemesi emperyalizmin sömürüsünü dahada kolaylaştırmaktadır.
7 Haziran 2008
Aliseydi TaşdemirKayıt Tarihi : 8.6.2008 08:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!