(“Toplumun ahlakı, sözlüğüne yazdıklarıyla çürür.”)
Çocukken başlar alıştırma:
Okul yok, kitap yok,
Soba yanmaz, karanlıkta ders.
Öğretmen fısıldar kulağa:
“Bu şartlarda başaramazsın...”
Ve zihne kazınır:
Yasa dışı olan, bazen tek yoldur.
Büyürsün.
Asgari ücret, asgari umut
Ev kiraları göğe tırmanır
Senin cebinde ise sadece yokuşlar.
İşçi misin?
Ya çal, ya çırp, ya da sabret!
Ama unutma:
Sabredenin ekmeği
İhalesiz kalır bu ülkede.
Maaşın kesilir,
Hesabına bloke konur —
Üstelik "taahhüdün yok" denilerek.
Yargıtay der ki:
“Yasa ne derse desin,
Ben bankaları korurum — vatandaşı değil!”
Vergi?
Alın terinden silinmeden kesilir
Ama holdingin borcu affa uğrar
Senin üç gün gecikmiş borcuna
İcra çıkar.
Onunki için
Yarın sabah af kararnamesi…
Ve bir gün gelir:
Açlığa karşı koyamazsın.
Bir kasa ekmek, bir kutu peynir…
Ya çalarsın,
Ya vicdanla ölürsün.
Çünkü bu düzen bilir:
Çalmayanlar sistem için tehdittir.
Çünkü onlar örnek olur
Ve düzen bozulur.
Zaten öğretilir sana çocukluktan:
“Devlet malı deniz, yemeyen domuz”
“Bal tutan parmağını yalar”
“Köprüyü geçene kadar ayıya dayı de”
Sözlüklerde bile kutsanır çürüme
Ve sen, dürüst kaldıkça
Kelaynaklar gibi nesli tükenmiş sayılırsın.
Bir baba çocuğuna doğruyu öğretir,
Ama mahalleli gülerek geçer:
“Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.”
Ve çocuk anlar:
Hakikat değil, menfaat kazandırır artık.
Şimdi sor bana:
Bu sistem suç mu üretiyor,
Yoksa suçsuzları mı eziyor?
Ben sana söyleyeyim:
Suç, bu sistemin resmi müfredatıdır
Ve dürüstlük, artık devlete fazla gelen bir fazilettir.
Kayıt Tarihi : 31.7.2025 01:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!