(1)
İçimde yenilgi yenilgi bir isyan büyüyor.
Nefsimden değildir bilirim,
Ama en az onun kadar suçlu ve kahpe,
Kokuşmuş bir düzene karşı.
Gökyüzündeki her yıldız bir gözyaşı.
Kimileri umuttan; kimileri kederden.
Ne ki, kendisine şarkılar söylenen son yıldız da söndü,
İnsanlık amansız bir bilinmezliğe sürüklenmekte.
Yazının en mühim yerinde biten bir kalem gibiydi mutluluk.
Kulaklara ümit tekerlemeleri fısıldayan sen ol,
Bir gün elinde tartılmış kağıtlarla çık da gel.
Uyuşmuş beyinlere yalancı gülücükler saç,
Ne yazar?
Lakırdayan çeneler, boş tenekeler!
(2)
Güneşten kavrulmuş bozkırda,
Beyinler kurak.
Hey! Sinsi akbaba müsebbibi sensin,
Lime lime olmuş fikirlerin.
Çiftçi, tırnaklarının arasında toprak,
Emek, bir somun ekmek.
Yüzünde güneş yanıkları, rüzgar taaruzları,
Ellerin nasır tutmuş, bundan kime ne?
‘’Gökdelen’’ dedikleri ölü cesetler,
Gözlerimizi deldiler.
Gökyüzünü bizden çalıp,
İnsanlığın bakışlarını demir yığınlara hapsettiler.
Yürekler mi?
Onlarsa çoktan esirdi.
(3)
Her türlü fahşanın,
Refah sürdüğü şu dünyada,
Kapital düzenin çarkını
Bir kez daha neşve ile çevirin.
Sevgili seyirciler!
Büyük alkışlar size,
Sevgili robotlar!
Tebrikler, kaybettiniz.
En nihayetinde geliyoruz sona.
Hep beraber o büyük kıyameti gözleyelim.
Yaklaştıkça yaklaşan,
Yakın bir yerden çağrılacağımız dehşeti…
Kurtuluşu mu fısıldaştınız bu paslı çarktan?
Cevap; elbette İslam!
(20 Haziran 2014)
Kayıt Tarihi : 8.8.2014 00:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (4)