Destanlara Sığmayanlar

İsmail Sıkıcıkoğlu
113

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Destanlara Sığmayanlar

Nasıl bir kahramanmış, onbaşı Koca Seyit.
Tanısın cümle-alem, okunsun beyit beyit.

Bin sekiz yüz doksana, girmeye üç ay kala.
Havran Çamlık köyünde, doğmuştu Seyit Bala.

Baba Abdurrahman’la, annesi Emine’den
Oydu vatan üstüne, doğunca yemin eden.

Hiç yorgunluk bilmezdi, hep zinde ve diriydi.
Bir pehlivan gibiydi, cüsseliydi iriydi.

Bin dokuz yüz dokuzda, alınmıştı askere.
Cihan harbi çıkınca, unutuldu teskere.

Zaten yemin etmişti, vatanı savunmaya
Hiç itibar etmeden, maziyle avunmaya

Çanakkale Savaşı, sürüyordu o ara.
Cephedeki askerler, epey düşmüştü dara.

Düşman her gün Boğaza, gemiler ekliyordu.
“Geçilmez Çanakkale”, bir Arslan bekliyordu.

Nihayet çok geçmeden, ulaştılar cepheye.
Mermi nasiplenmeden, tırmandılar tepeye.

Mecidiye Tabyası, adlı bu çetin mevki
Topçu Bataryasından, alıyordu tüm şevki.

Batarya Komutanı, Yüzbaşı Hilmi Bey’di.
Bilmiyordu Hilmi Bey, zaman neye gebeydi.

Bir İngiliz zırhlısı, siperleri vurmuştu.
On dört yiğidi birden, göklere savurmuştu.

Sağ kalan yaralılar, acıyla inliyordu.
Melekler gökyüzünden, Şehadet dinliyordu.

Silkindi Koca Seyit, etrafına bakındı.
Sağlam kalan en son top, kendisine yakındı.

Topun hemen yanında, Ali de sağ kalmıştı.
Yarı beline kadar, çamurlara dalmıştı.

Hiç vakit kaybetmeden, vardı topun yanına.
Baktı metaforası bozuk topun yönüne.

“İdare eder” dedi, “yardım et hele Ali
Tersine döndürelim, şu onulmaz ahvali”

“Kalkar mı SEYİT” dedi, Ali dudak bükerek.
Gres yağı içindeki, dev mermiye bakarak.

Toprağa bulayarak, Koca Seyit elini.
Dayadı yerde yatan, dev mermiye belini.

“Ya Allah” nidasıyla, birden kalkıp ayağa.
Yürüdü tutunmadan, ne değnek ne dayağa.

Allah’ın bahşettiği, azamet ve rahmetle.
Mermiyi namlusuna,sürdü bin bir zahmetle

Ateşledi fitili, besmeleyi çekerek.
Dua etti Rabbine, kıbleye diz çökerek.

Ocean adlı zırhlı, vuruldu kıç yönünden.
Kaçıştı tüm gemiler, birden bire önünden.

Harmanlarken orayı, bir de mayına çarptı.
Seyit’in bu yaptığı, beklenmeyen bir darptı.

Yuttu koca zırhlıyı, boğazın soğuk suyu.
Görmeliydiniz o an, düşmandaki korkuyu.

Bir anda tüm gemiler, tam yol geri kaçmıştı.
Bir Seyit tek başına yeni sayfa açmıştı.

Herkesin harcımıydı dev mermiyi kaldırmak.
Çıldırmak lazım ancak, bunun için çıldırmak.

Ama iman gücüyle, kalkmayacak yük yokmuş.
Hey gidi Koca Seyit, İmanın ne de çokmuş.

Kaldırdığı o mermi,iki yüz on beş kıyye.
Marifettir yaptığı, sanmayın ki takıyye.

Marifet Erenlerin, Hak’tan aldığı güçtür.
Hak’ka dayanmayan sırt, koskocaman bir hiçtir.

Duyduğunda Atatürk, bu muhteşem olayı.
Tebrik etti Seyit’i, hizmetinden dolayı.

Dedi O’na: “Ey Seyit, nasıl yaptın bu işi
Normalde zor kaldırır, o mermiyi on kişi.”

Koca Seyit dedi ki: “Mecburiyet anında
Yük müdür kaldırdığım, sizinkinin yanında

Kaldırırken ayağa, siz koca bir ulusu.
Hak ettiniz övgüyü, hem de tarih dolusu”

Çok hoşlandı Atatürk, Seyit’in sözlerinden.
Sarılıp öptü onu, parlayan gözlerinden.

Koltuğuna oturup, arkasına yaslandı.
Ve Seyit’e bakarak, son kez şöyle seslendi:

“Yaptığın şey belki de, bir hayal sanılacak.
Ama dünya durdukça, adın hep anılacak”

Boş söz söylemez Atam, doğrudur hep sözleri.
Görmüş bak bu günleri, o masmavi gözleri.

Bu destanla Seyit’i, tanımayan kalmasın.
Yedi düvel bir daha, kapımızı çalmasın.

Dinle bak haykırıyor, şehitler ötelerden.
Kulak ver nasihattir, bu sözler Atalardan.

Öğrensin bütün dünya, Türk’e kefen biçilmez.
Üstte gök çökmedikçe, ÇANAKKALE GEÇİLMEZ! ...

Onuncuköylü İsmail SIKICIKOĞLU

İsmail Sıkıcıkoğlu
Kayıt Tarihi : 13.3.2008 01:30:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İsmail Sıkıcıkoğlu