Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!
Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak:
Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden,
Çatırdılar geliyor karanlık kubbemizden,
Çekiyor tebeşirle yekûn hattını âfet;
Alevler içinde ev, üst katında ziyafet!
Durum diye bir lâf var, buyrunuz size durum;
Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Devamını Oku
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Siyaset kavas, ilim köle, sanat ihtilâç;
Serbest, verem ve sıtma; mahpus, gümrükte ilâç.
Günümüzü çarpıcı bir bakış açısıyla anlatıyor aynen destan bu şiir
''Heykel destek üstünde, benim ruhum desteksiz.'' en çan alıcı mısrası...
''Heykel destek üstünde, benim ruhum desteksiz.'' şiirin en çan alıcı noktası....
hainler,türkiyenin bugün müslüman devletlerle savasa gelmesi hiristiyanlarla isbirligi yapmasinin temelinde yatar bu sair,,Din Allah cc , Peygamber demeyin sakin carpilirsiniz,,Islam daima insanligi ileri getirecek bir dindir,,siz gericisiniz,,
Necip Fazıl bu şiirini bir elinde eldiven ve şapka bir elinde baston varken resim çekilmiş olan Ata'ya yazmıştır. Ona buna değil.
Bu şiir Necip Fazıl’ın “Destan”
isimli şiirine cevap olarak yazılmıştır.
KULLUK
Bu hayatı zannetme dönülmez çıkmaz sokak
Beş alemde yedi kez tomurcuk açılacak.
Korkmayın inmeyecek zebanı tepemizden
Tüm canlara huzur var beş alem kubbemizden.
Bilmeyene bu dünya başa gelen bir afet
Halbuki bilen bilir Tanrı verdi ziyafet.
Eğer bilmek istersen böyledir dinde durum
Hurafe doldu dine, dolduranlarsa urum.*
Ten kopsa da bir şey var, canları tutan bir şey
Yunus’um “Çalap” dedi, öğren de gel cahil bey.
Arap, Acem şalını hiç kullanmazdı ninem
Erkeğin kafasında, değil bezlerde mahrem.
Korku diye bir söz var, bize yoktur hiç korku
Hak bilmeze sorgu var, bilene yoktur sorgu.
Seksen yılda çoğaldı karton kale iskambil
Sinsi sinsi akıyor ağulu kalem sebil.
Son günlerde göründü son Osmanlı buyruğu
Her fermandan düşüyor bağnazların kusmuğu!
Sultanlık gitti gider, onları verdik hama
Boş yere heveslenme Osman’lı pabuç dama.
Haram borusun öttür, helalden haram kazan
Bit pazarında artık öttürürken borazan!
Haramdan versen yüz pul dürüstse almaz o kul
Bin pula kanmaz sana helal kazanan on kul.
Hokkabaz arama hiç sen çıkardın şapkadan
Tavşanla yumurtayı elin ile arkadan.
Kubur faresi gibi atma sözü desteksiz
Hadis ve atasına karşı çıkıp mesnetsiz.
Küfür gıybet yaparken ademler her nefeste
Vakvak gibi öterken şimdi kabir kafeste,
Hepsi oldu bir testi dünyadayken şah olsa
İçinde şarap olan o tenler karaborsa.
Necip Fazıl’ın yeri şimdi kabirde dolap
Ne hokkabazdır Ata, ne de maymun inkılâp.
Şeytanda bile yoktur kindar olan bu közler
Gönül evimi yakar nefretle denen sözler.
Gürses kendince kurar din yurdunda bir bina
Kısa kürekler lafla yaparlar dinde zina
Din Kuran’da mevcuttur bir de Ali Buyruğu
Var mı ki arıyorsun kula kulluk uyruğu.
Değerli Üstadım, Sultanüşşuara.
Seni ve eserlerini takdir benim gibi cücelerin işi değil haddimi bilir, önünde saygı ile eğilirim.
Allah sana rahmet eylesin mekanın cennet makamın ali olsun.
Sen bir milletin gönlünde mümtaz tahtını kurdun.
Allah bu milleti Neci Fazıl'dan ve Necip Fazıllardan mahrum bırakmasın.
Ey Allah dostu,
Ey Peygamber aşığı,
Sana selam olsun.
Destan
Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!
Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak:
Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden,
Çatırdılar geliyor karanlık kubbemizden,
Çekiyor tebeşirle yekûn hattını âfet;
Alevler içinde ev, üst katında ziyafet!
Durum diye bir lâf var, buyrunuz size durum;
Bu toprak çirkef oldu, bu gökyüzü bodurum!
Bir şey koptu benden, şey, her şeyi tutan bir şey,
Benim adım Bay Necip, babamınki Fazıl Bey;
Utanırdı burnunu göstermekten sütninem,
Kızımın gösterdiği, kefen bezine mahrem.
Ey tepetaklak ehram, başı üstünde bina;
Evde cinayet, tramvay arabasında zina!
Bir kitap sarayının bin dolusu iskambil;
Barajlar yıkan şarap, sebil üstüne sebil!
Ve ferman, kumardaki dört kıralın buyruğu;
Başkentler haritası, yerde sarhoş kusmuğu!
Geçenler geçti seni, uçtu pabucun dama,
Çatla Sodom-Gomore, patla Bizans ve Roma!
Öttür yem borusunu öttür, öttür, borazan!
Bitpazarında sattık, kalkamaz artık kazan!
Allahın on pulunu bekleye dursun on kul;
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;
Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!
Kubur faresi hayat, meselesiz, gerçeksiz;
Heykel destek üstünde, benim ruhum desteksiz.
Siyaset kavas, ilim köle, sanat ihtilâç;
Serbest, verem ve sıtma; mahpus, gümrükte ilâç.
Bülbüllere emir var: Lisan öğren vakvaktan;
Bahset tarih, balığın tırmandığı kavaktan!
Bak, arslan hakikate, ispinoz kafesinde;
Tartılan vatana bak, dalkavuk kefesinde!
Mezarda kan terliyor babamın iskeleti;
Ne yaptık, ne yaptılar mukaddes emaneti?
Ah, küçük hokkabazlık, sefil aynalı dolap;
Bir şapka, bir eldiven, bir maymun ve inkılap.
(1947)
Necip Fazıl Kısakürek
Destan ki ne destan, usta kalamin incileri, üstadimizdan yüce Allah razi olsun...
İyi ki edebiyatımıza adınız yazılı üstadım! Daima okunacaksınız! Daima örnek alınacaktır gençlik Necip Fazıl Kısakürek'i!
İşte şair, işte şiir Allahcc Resulallah'ın en yakın komşusu yapsın. amin Ali KILIÇ
Ah, küçük hokkabazlık, sefil aynalı dolap;
Bir şapka, bir eldiven, bir maymun ve inkılap........anladım üstad anladım...sen bunun için büyüksün.bunun için Hak Tealanın rahmetine mazharsın...
Bu şiir ile ilgili 26 tane yorum bulunmakta