Bir yiğit vardı vakûr, gönlü bir bağa medfûn.
Güller ona vâbeste; o, papatyaya meftûn.
Ağzı sevdâ bahçesi, seri belâ kokardı.
Gözleri hep kanlıydı, gören ondan korkardı.
Hâlbuki bin bir sürûr setrolmustu içine.
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan