Güneşin Saklandığı Ev
Kuzey rüzgârı, içimde üşür,
Öksürür bedenim, soğuk ayazında,
İki valizimde yükümün sırrı,
Hasta kedimle beraber,
Kâinatta kayıp bir yolcu gibi,
Güneşin arkasına sığınan bir şehirde.
Boşlukta yankılanır sessiz sorular,
Adamın kapısında kilitli bir sandık;
İtimadın anahtarı yok ellerimde,
Sevgi denilen o uçsuz bucaksız denizde,
Bir damla güven bile bulunmazken,
Nasıl serinlesin gönlüm, nasıl barışsın?
Fortuna’nın çarkı döner gece yarılarında,
Para tanrıçası, kaderin hilesi,
Ruhumun köşelerinde kurdu ritüeller,
Ama unuturum her daim:
Hakikate giden yol, ne zenginlikten,
Ne maldan geçer,
Bir zerre iman gerek,
Bir zerre samimiyet…
Adamın yüreği, yangınla sınanmış,
Pankreasın sızısıyla bükülür şarap kadehi,
Tatlı dilin ardında bir acı yatar,
Kadın şarabın kadehinde kendini bulur,
Adam kaybeder kendini,
Hastalıkla barışık, aşkıyla çelişkide.
Doğudan doğan güneşin kutsal nuru,
Salonda birleşir ellerin sıcaklığıyla,
Yemekler pişer, kültürlerin ahengiyle,
Kadının memleketinden bir nağme yükselir,
Sevgiyle yoğrulur, emekle süzülür.
Ama yine de eksik bir yan var,
Oda dolmayan, ses suskun kalan.
İlişkinin terazisi ağır, ölçüsüz,
Erkek mi hizmetkâr, kadın mı hırpalanan?
Kara gün dostu kim?
Kimin kalbi yaralı, kimin eli boş?
Düş kırıklıklarıyla örülmüş bir sarayda,
Güven hasretiyle yanar her kapı.
Kadının iki valizinde,
Sadece eşya değil, umutlar saklı,
Hasta kedisinde hayatın kırılganlığı,
Bir ayna tutar ruha,
Kendi yalnızlığımıza, kendi korkularımıza.
Ve sonunda…
Güneş, yeniden doğar doğudan,
Eğer biz de yürekten izin verirsek,
Kapatır yaralarımızı sevgi,
Açılır kapılar,
Ve iki yalnız yolcu,
Bir evde, aynı ışıkta buluşur.
Kayıt Tarihi : 28.7.2025 21:49:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!