Saygıydı kurtarmak taassubun kucağında
Katlanmaydı karamsarlık tüterken ocağında
Diz boyu sefalet, çekeri inandırılda kader
Yaşasın baştaki, müptezel olsak da heder
Yerinme sahiplikle, boştur gitmedik yurda.*
Zamandır gidersin, güç ve zülümle burda.**
Şandakidir nutuklar, boş kazanç hanesi.
umut sürülür, kırım gelir her bir tanesi.
Fayda etmez andaki sarflar ahvalesi.
Görünen sondaki çırpınışların can havlesi.
Anlamdaydı nesneli öznelle tartan us kefesi.
Kemal'likti karizmatiği tarih felsefesi.
Bir görülmüşse ahval, yaşam zaruratta,
Hakikat gerçektir, ansı teferruatta.
01.07.2007
Açıklama
1 ve 2. bente genel sosyal yaşayış, erk (padişah) için bir halk ümmet varoluşun oldurduğu, halk eğemenliği; erkin, halk yaşamı için var edildiği, halk erk eytişimi, düşünmesine dönüşmesi çalışıldı.
3.beyit ihmalleri vurdum duymazlıkları, sahip olunamayanı bilmenin ya da bilememenin tedirgin eden korkuları. Uzun bir sürecin gevşek fazlı salınımı. Bir imparatorlukta kaygan bir idari yapı ve sahip oluş, gidemeyen hizmet ve icranın; yaptırım yatırım gücünün, götürülemediği yerler. Gitmesekte gelmesekte, bizimdir mantığı. Ve kaygıya zorakilikle sahiplenme bilinçsizliği. Atatürk bunu da gördü ve misakı milliyi oluşturdu.
4. beyit hayalci, ve hamasi olmayışıdır. Çevresindeki kurtuluş reçete bombardımanından aşkın olmasıdır.
5. beyit acı son ve gerçeği görüşün yeisi ve palyatif çözüm, kafa karıştırma, hala durumu kavrayamamanın tezahürüdür. Hatta mandacı dayatmalarda bu acı reçete ile sürülmüştür.
6.beyitte, Atatürk emir altı oluşun çelişkilerini yaşıyordu. Oysa kendini oldurmuştu ama bu süreci başlatacak yol yoktu, yolda metodu belirleyecekti. Trablus direnişini örgütlemesi, yıldırım orduları kumandanı iken 3. bent anlatımını daha iyi görmüş direnme nafileliğini anlamış, ordu silahını teslim etmeyip, yerel halka dağıtmıştır. İlerde (şekilenmemiş ama) oluştura bileceği halk ayaklanmaları için, örgütlenme ve hazırlığını izhar etmiştir.
7. beyitte tüm, emsallerine göre (5. benteki karmaşaya gör) daha gerçekçi, şartlara uygun davranılır olması, nedeni ile, yaşananların 19 mayıs 1919 sürecini oldurması ve karar kılınmışlığın icrasıdır.
Yani Atatürk budur, gökte zembille inmiş değil, sürecin diyalektiği ile oluşmuş kendini oldurmuş deha bir gerçeklik. Olağan üstülük içermez. Tüm süreci kusursuz denmez, ki sosyal süreç budur. Yanlışları ile kendini doğrulayan edimsellik, elinde mutlaklık içeren semavi destekli şaşamaz rota yoktur! Atatürkü'de ayrıcalıklı ve Atatürk yapan budur. Yanlışları ile oluşan, eytişimsel nesnel süreci belirleyen, beyindir.
Sayfası yaşandıktan sonra yanlışlığı belli olan, karalanmışlıkların oldurduğu, somut Türkiye Cumhuriyeti gerçeği ve başarısı ile, sürece sokulmuştur. Tüm taraf dünyanın zor sindirir ve şaşkınlıktan bir lokmada yutacakken yutamamanın hayreti, zoraki kabul edişi ile; mazlumların alkış gıpta ve öykünme örneksemesi ile revaç olunan bir diyalektiktir. Yeni süreçte yeni yanlışları olabilecek, bir eylemsellik, aklilik, Atatürk bu dur. Kendinden önceki muazzamlığın, günahlarındaki çöküşün ama doğal siyasal nüvenin, kalıtımsal özünü doğru yer ve zamanda harekete geçiren işlevselliktir. Şükranlarımla ve minnetle...
Bayram KAYA
Şandaki nutuklar: Atatürk'le düşününce ümmetcilik. /şimdisi başka
* Ekonomice, eğitimce, yol, refah, kültür yaşaması, asayiş vs. her tür gidilmemişlikle, gidilmedik yer senin değildir. Bu tür kayıpların yitirişlerin alameti şunlardır.
Önce:
1-Yerli güç unsurlarla uzlaşıp baskı ile sahiplenme başlar (aslında bu sonun başlangıcıdır) .
2-Yetersizlik gösterip, yabancı unsur denetimi bir tür proje çalıştırması ile, sahiplenme. Bu iki hal, Osmanlı'nın da başını yemiştir. Duyun-u umumiyelerle...
Atatürk Osmanlı’nın gitmediği yerlerdeki kaybedişi acı biçimde, gerek Trablus’ta gerekse Şam, Halep direnişleri ile; Yıldırım orduları kumandanı iken, görüp, bizatihi tecrübelerini Kurtuluş Savaşında pratiğe dökmüştür
** Ya, hem gücünle (askeri gücünle, zor kullanmayla) oraya (buraya) gitmek zorunda kalırsın. Ya; hemde, daha da vahimi, güçle oradan (burdan) çıkarılırsın
*** Zamanıyla yapılmamış,ama şartları çok değişmiş, sorun iken, sorunsallaşan duruma; el atma telaşı. Ve bunu düşmanlar yaratarak entirika sayma karıştırması. Kendinin muktedirliğinde iken, sırasıyken, el atmamışlık entrikası, gidebiliyorken gitmemişliğin vehametindeki, sonu yitme olan durum. Tabii burada kendiliğinden yeni şartlarla değişme doğuyor. Sonradan güç yetiremezlik olacak kaçınılmaz bu.
HAHİKAT VE GERÇEK: Birbirine bağımlı farklı kavramlardır. Hakikat; nesnenin özneldeki (bilinçteki) algısı yansısı, bilgisidir. Yaklaşık bilgidir. Gerçekse; öznelin dışındaki, var olan nesnelliktir. Yani hakikat; düşünme ile gerçek arasındaki uygunluktur. Doğru sözcüğü ile de karıştırılmamalı. Doğru hakikatın vazgeçilmez koşulu. Yani doğru mantıksal işlemin; hakikatsa bilgisel işlemin niteliğidir. Örneğin ağaç gerçektir. Bizdeki ağaç bilgisi hakikattır. Ağaçsa kökü olmalıdır; doğrudur
Bayram KayaKayıt Tarihi : 5.1.2008 09:54:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu çalışma, Atatürk dönemine gelen zamanın ve içindeki zamanın, genellik içerikli geçmişini, özleştirmiş; bilinci edinilmiş, panoramik bakışla, Atatürk'ün tutumlarında, Atatürk'ün gibi oluşturulmuş, ki onun tutum davranış ve söylemlerinden mülhem, çıkarsamadır. Atatürkün yaptığı ve kendini olduran nesnel siyasal gerçeklerdir. Her satırında Atatürk'ün içselleştirilmiş algılamalarının işlendiği, ancak; başlıktan gayri Atatürk adı geçmeyen, ama her satırda, onu ve yansımalarını kaçınılmaz olarak bulan çalışmalarım. Amaç Atatürk adını sık sık şiirde geçirip, bir çeşit psişik doyma ve umarsızlık yaratmamak. Yapılanları gördükten sonra Ataya ve mazisine saygım böyle teveccüh etti.
![Bayram Kaya](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/01/05/derinlemesine-ataturk-teferruattan-ari-2.jpg)
dil biraz ağır kaçmış biraz daha güne uygun olsa böyle bir çalışma mesajın gittiği yerde mutlaka anlaşılmalı
kutlarım hocam
TÜM YORUMLAR (11)