Hayat üzerine kurulu ruh, hayattan vazgeçer mi?
Rüzgar doğudan gelse bile, yelkenli seyrine devam eder mi?
Yine aynı öykü, değil mi?
Tüm efsaneler, birbirinin benzeridir,
Zırhlı şövalyeler,
Kraliçeler saftır, derin uykudalar.
*
Ya uyanırlarsa,
Şatodaki yaban atı kaçırırlarsa...
Vazgeçtiğini söyleme,
Eğer olursa!
*
Kayboldun mu,
Neden...
Benim efsanem bile, keyfini yitirdi.
Gidişinin hüznü, yerleşti fırçamın ucuna,
Haberler, kaçışın bir çaresini arıyor sanki...
*
Kim bilir, belki de tümü bir sanrıydı,
Uyumalısın,
Sanrı görmek, düş kurmak...
Efsaneye dalmak için,
Hiç sorma...
*
Yüzüme, karanlık bulutun gölgesi düştü,
Titreyen elleri, telaşın içinde,
Önümde, baharın solgun anısı,
Sana yazıyorum biliyorum,
İstemiyorum ama, engel olamıyorum.
*
Körlüğün çıkmazı, sana geldikten sonra bile,
Kasabanın sokakları dertli...
Sis çöküyor, kasabamı vuruyor,
Sonra biri bana, biri sana...
*
Üşüyor musun?
Ciğerimi sana vereyim.
Korkma, bu soluk hala senin...
Zırhlı at şatodan kaçırılmadı, komik gibi...
Saf kraliçe, hala uyuyor...
Çılgınlık henüz bitmedi...
Kasım KobakçıKayıt Tarihi : 6.9.2025 23:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!