Deq Şiiri - Adnan Durmaz

Adnan Durmaz
490

ŞİİR


9

TAKİPÇİ

Deq

öylece bakıyordu
baht siyahı giyinmiş
hiç kimseyi görmüyordu
duvarların dağların ötesine akıyordu
yanağında bir ceren suya eğiliyordu
uzak dağlar ardında kalmış öylece
evlek evlek bölünmüş alın çizgilerince
çenesinden aşağılara doğru dallanan
kara örtmesinin altına kayan
gül sine üstüne yazılmış destan
kadim bir kitabe
susan

susarak akıyordu

melek tavusun kanatlarıydı bulutlar
alnının üzerinde uzanan bozkırlarda
akşama bakıyordu
gözleri zaman dışı
gözleri zaman

kiteb a- cilwe okuyan bir ermişİ dinlercesine
mıshaf a-reş okuyan akşama
gözleri yırtarak bakıyordu
giden
ve asla dönmeyen
aşka

avuçlarına yağan ışığı öptü gizlice
yandı

giden yoktu
onda kalmıştı gidenin özlenen yanı
kaç bin yıldır
çenesinde
yeşil ismil bikar noktası
olarak
susuyordu giden
aslında bir an bile susmadan
gece gündüz sabah akşam uykuda
bazan dal bazan yaprak bazan rüzgar bazan gölge
hiç durmadan
hep konuşandı

ben kimim –sen kimsin

geceleri kanayan güller
sabah aydınlığında arınırken
eğver duasını edip yeniden
en
başından başlar
geçmemiş gibi bütün zamanlar
gidenin
gittiği günden

ve yukarda
melek tavus’un kanatları apak yalabır
bağrındaki kitabeyi yeniden yazar hayat
duyulmamış sözlerle konuşma ustasıdır
susmuştur bir yol
açmaz bir daha ağzını
içinde yalımlaşır söz
gözlerinde dalgır

ben kimim-sen kimsin

Allah kainatı kendi başına yaratmıştır. Ezelde kendinden ak bir inci yaratıp bunu, "Anfar" adlı kendi yarattığı kuşun sırtına koydu.Orada kırk bin yıl oturdular. O zaman sadece deniz vardı. Tanrı Daimi Ağaç (Dara Herherê) yi yarattı.Tanrı Melek-i Tawusa buyurur
BEN KİMİM SEN KİMSİN?
Melek-i Tawus cevap verir

BEN BENİM SEN SENSİN

kekik yavşan ve püren kokan ıssız bozkırda
deli dengbej bir yeldir sevda
susarak konuşur
konuşması susmaktır

ben bensem –sen sen
aah ki
baş ayrılmış-kol kırılmış bedenden
yanarım nar-ı ateşte
külüm andaç olsun sana
dökülsün gözyaşların
kül bağrıma
bir gün gelirsen
yan bana
ağla

Tanrı 90.000 yıl Tawis-i Melek Anfar olan kuşun sırtında uçar. 90.000 yıl sonra ikinci sefer Anfar kuşu Ebedi Ağacın dallarına konar, yine Tanrı Tawis-i Melek´e buyurur ve der;

BEN KİMİM SEN KİMSİN?

Twais-i-Melek yine cevap verir;

BEN BENİM SEN SENSİN.

Yine ikinci sefer Tanrı onun sırtına oturur ve 90.000 yıl Tawis-i-Melek Anfar kuşu karanlıklar arasında uçar ve sonunda Ebedi Ağacın dalarına konar ve yine Tanrı ona buyurur;

SEN KİMSİN BEN KİMİM?

der; Tawis-i-Melek Tanrıya buyurur;

SEN BENİ YARATANSIN BEN İSE SENİN YARATANINIM,

akşamı baharat kokuyordu—taşlığından kaçtığım şehrin
sokaklarında kaldı nem varsa
ben kaldım

acı çeken yanlarımı aldım yanıma
alnına
Halîb Ümmül-Bint” in taze sütüne
el marrare ve sireç isi katıp
paslı bir iğneyle güneşi cizen gezgin dekkake

büyülü dualar üflemişti alnıma
mezepotamya kokuyordu nefesi

o günden bu yana okuyamadı
sinesine yazılmış kitabeyi sevdiği
dönmedi
alnındaki güneş bin parça oldu
zamanın pulluğuyla
sokaklarda lanetli bir hayalet gibi dolaştı
gözleri leyli dehşet

şu dünyada da ayrılık var ölüm var gülüm
zulum var

akşamın tam ortasında hicran giysileri
tutuşmuş gibi güneşin kanatlarından
ak kor kesildi
gözleri bir çift arap hançeri
yüreği ki harman yeri kutsal ateşin
yüreği vahşet

gecenin gizemli harmanisinde
yıldızlar dökülürken sulara
yalnızca suskunluğun diliyle konuşabilenler
anlayabilirdi o gözlerin dediğini

karanlıkta bir yıldız gibi akıp kayboldu
giden gitmemişti
duydu sulara inen periler
en sessiz çığlığı yankılandı gözlerinin

sen benim ana yurdumsun
akan suyum bağrında
aynı kül değil miyiz rüzgarların dilinde ey yar
ben senin vatanınım

sen ki ben

Sen beni yaratansın -ben senin yaratanınım,

Deq:dövme
Kitêb a-Cilwa: Yezidilerde vahiy kitabi
Mıshaf A-Reş:Yezidilerde yaradılış kitabı
Işığı öpmek:Yezidiler başka birileri olunca ellerini güneşe tutup öperler bu namazdan sayılır
İsmil Bikar: Bekarların bekarlığını simgeleyen nokta şeklindeki dövme
Eğver:Yezidilikte sabah okunan bir dua
Melek Tavus- Tawis-i-Melek:. Yezidilikte tanrı dünyanın sadece yaratıcısıdır, ancak sürdürücüsü değildir. Tanrısal iradenin vücut bulması için Şeytan bir nevi aracılık rolü üstlenmiştir. Şeytan "Melek Tavus" olarak adlandırılır ve bir tavus kuşu ile simgelenir. Tanrı özünde iyilikle dolu olduğundan ibadet edip onun gönlünü kazanmak gerekmez. Aksine ibadetin ona değil içi kötülüklerle dolu olana, Tavus'a yapılması ile kötülüğün en büyük kaynağından korunulur. Bu anlamda iyilik ve kötülüğün kaynağı aslında Melek Tavus'tur.
Enfer-Anfar; Yezidi inancında Başlangıçta Tanrı, kendi yüce özünden Beyaz İnci'yi yarattı ve bir kuş yarattı ki adı Anfar’dı. Ve İnci'yi onun sırtına koydu, ve orada kırk bin yıl oturdu
Dara Herherê: daimi ağaç denilen bir ağaç
Bêziman:dilsiz
Dengbej:
Genel olarak köyden köye, sehirden sehire göç ederek yasayan, hayatini söyledikleri türküler sayesinde kazanan insanlardi...bir çogu sadece arbena (erbena dendigi de olur) isimli ritm çalgisi ile, bir kismi ise herhangi bir enstrüman kullanmadan türkülerini söylerlerdi... dengbej kelime manasi olarak sese biçim,hayat,renk veren anlamindadir.denbejlerin seslerini kullanarak yarattiklari yapitlara "kelam" denir.
Halîb Ümmül-Bint:taze kız anası sütü
El Marrare:dövme boyası yapmakta kullanılan öd
Sireç:kandil
Dövme işini yapan erkeklere Dekkak, bayanlara Dekkake;
Medkuke:dövme yaptırmış kadın
Leyl,Leyli:Gece,geceye dair

04.08.2007 05:06
Adnan Durmaz

Adnan Durmaz
Kayıt Tarihi : 8.6.2015 04:35:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Adnan Durmaz