EMEKLİ İNSANLARA ve insanca YAŞAYANLARA saygı ! ..1-Bölüm.
Çok muhterem olay Isparta okuyan,yorumlayan gönül dostlarım.
Dünyaya gelen her canlı yaratık hedef belirleyerek, ufkunu açabilme gayretiyle
yoluna devam etmektedir. Çocukluğuna doyamadan,gençliği yeterince yaşayamadan olgunlaşan insanların yuvasını oluşturup sorumluluk üstlenerek
Özel yada tüzel,resmi kurumlarda veya ticaret yaparak bir ömür boyu sosyal
güvencesini sağlayarak,her türlü zorluklara göğsünü siper ederek yıllar eridikçe emeklilik hayali kurmaktadır. Bu zaman çerçevesi içinde vücudunda görev yapan organlar zayıf düşmekte,hatta bazıları da görevini
tamamlamaktadır.Emekli vatandaşlarımızın bir kısmını gözlemci olarak süzgeçten geçirildiğinde vicdanımızın sızladığını,yüreğimizin burkulduğunu hissederiz. Gençliği ile kıyaslandığında artist gibi saçlar dökülmüş veya başı
hava alanı misali ortası boşalmış kalan tüylerde beyazlaşmış,dişleri takma
bir çoğuda çürümüş,gözünde gözlük, elinde bastona dayanmakta,beli kambur,kaza sonucu kolu veya ayağını kaybetmiş,hastane köşelerinde türlü
..
YAŞAMAK İÇİN MÜCADELE GEREKLİ...
Merhaba duygulu yüreklere. Selamlar ve saygılar sunarak konu başlığımla
ilgili düşüncelerimi paylaşıyorum. Anne babamızın arzu ve isteği doğrultusun da, Allah'ın izniyle anne rahmine indiğimiz andan itibaren dünyaya doğmak için yaşam süreci başlamış oluyor. Annenin bakıma muhtaç olması çile ve cefa çekmesi veya hastalanmasıyla evladının yaşamını sonlandırabilirler.
Anne karnındaki sağlıklı büyüyen bir bebeğin kürtaj yaptırarak hayatına son verilmesi dinimiz açısından da uygun olmadığı gibi vicdani açıdan da, insanlık açısından da düşündürücüdür. Annenin sağlığına zarar verecek durum söz konusu ise doktorlarımız bunun için gerekli önlemleri almaktadır.
Hamile bir bayana ağır işler yaptırarak çocuğunun düşmesine sebep olanlar da bence suçludur. Bir can taşıyana bile dikkat edilirken iki can korunmalıdır.
Erkeğin işini kadının yapması, kadının işini erkeğin yapması günümüzde sanki doğal hale geldi ama zaman sınırlaması da bence çok önemlidir. Bazı çalışan kadınlarımız eve geç geleceği için hanede ki yavruların uzun süre aç duramayacağına göre baba eve erken geldiğinde eşine yardımcı olmalıdır. Zaten sorumluluk taşıyan anneler hazırlığını geceden yaparak kolaylaştırıyor.
..
MEDET UMARKEN HATAYA DÜŞMEMELİ...
Saygıdeğer duyarlı gönül dostlarım. Sevgiler, selamlar ileterek konuya açıklık getirip paylaşıma sunuyorum. Bazı insanlar nedense karşılık vermeyip medet ummayı düşünürler. Medet ummak biraz hayal gücünü zorlamaktadır. Yaşam sürecinde elbette birbirimizden çıkarlarımız olacaktır ama hiç tanıma, konuşma fırsatı olmayan birinden de medet ummak bence düşündürücüdür.
Birilerine iyilik yaparsanız, o kişi de sizin ihtiyaç duyduğunuz zamanda mutlaka altında kalmayıp cevap verecektir. Bunun boyutlarını çok önceden kestirmek yanlış olur. Yapılan iyiliklerin hepsinden de karşılık beklemek yanlış
olur. Birde başa kalkma olayları yaşanırsa.. Bazen kötülüğe de dönüşebilir. Her atılan adımın dikkatlice atılması menfaatinizedir. Aceleci davranılmamalı.
Örneğin şiirimin birinde doktordan medet ummak yanlış diyorum. Şiirin içinde de açıklamasını yapıyorum. Kişi önce kendinin doktoru olmalıdır. Son çareyi doktorda aramalıdır. Sağlık kuruluşları sigaranın, alkolün, eroin, esrarın
ve diğer vücuda zarar veren maddelerin uyarılarını yaparken siz duyarsız kalıp alışkanlıklarınıza devam ettiğiniz sürece medet ummanız da yanlış olur.
..
KONUMUZ PINAR...
Saygıdeğer gönül dostlarım. Merhabalar diyerek konuyu paylaşıyorum. Şairlik ve yazarlık bazı insanlara dışarıdan kolay gelebilir. Bu sanatın verimli olabilmesi için her konu hakkında çalışmalar yapmamız gerekiyor. Bir çok konu işlediğiniz zaman da seri olarak ne yazmanız gerektiği konusun da düşünceye dalabiliriz. Bizim dilimizden anlayanlardan konu başlığı isteriz.
Ben şiir yazarken birçok kişinin istekte bulunduğuna görmeden de inanabilirsiniz. Çünkü o kişiler hakkın da akrostiş bir çok farklı isimler de şiire rastlamanız mümkün. Ayrıca özel konularını anlatarak şiirle toparlamam için istekte bulunanlar da çoğunluktadır. Ne yazıyorsun diyenlere özetle sık sık tekrar ettiğin bir dörtlüğü sırası gelmişken sizlerle paylaşıyorum.
Kadınların sorunlarını, Erkeklerin yorumlarını, İyi kötü durumlarını. Kırk iki senedir yaza yaza bitiremedim diyorum. Bazı kişilerin bu dörtlük çok hoşuna gidiyor isteklerini artırıyorlar. Sipariş üzerine yazılan şiir şiir olmaz diyenlere de saygılıyım ama okuyucuyu etkiledikten sonra başkaları da şiirin içinde kendini bulduktan sonra sanırım imla hatalarını da düzeltince verimli olur.
Başlık konumuz pınar olduğuna göre onunla ilgili paylaşımlarından da ibret alınabilir. Türkiye Cumhuriyeti devletimizin yeraltı kaynakları öylesine zengin ki.. Bu kaynakların henüz dörtte birini bile keşfedemedik. Her ilde, ilçe de, yöre köylerde ihtiyaç duyulan çok şey rahatlıkla bulunuyor. Örneğin akar suların oluşması dağların tepelerine, yamaçlarına yağan kar ve yağmurların toprağa sızmasıyla meydana gelen berekettir. Azalabilir de, çoğalabilir de.
..
SİGARA ÖLDÜRÜR ZAYIFLATMIYOR! ...
Saygıdeğer gönül dostlarım. Sizlere selamlar ileterek sağlıklı, huzurlu
hayırlı ömürler dileyerek söyleşime devam ediyorum. Konu başlığını sigara içmek diye yazışımın sebebi şudur: Bazı kendini çok aşırı şişman olduğunu hissedenler sigara içerek kilolarının hafifleyeceğini düşünürler. Sigaranın vücuda zarardan başka...yarar sağlayacağını düşünemiyorum.
Çünkü bu düşünceye kapılıp o kadar çok kilolu sigara içenler var ki.. gaflete dalarak kendilerini zehirlemeye devam ediyorlar ama bir kilo bile kayba uğramadılar, tiryakiler içinde önce şişman olup sonra zayıf görünen varsa da onun vücut yapısından veya başka sebeplerden olduğunu algılamak lazım. Sigara içmenin zararları konusunda sözlerin özünü yine şiirlerimle özetledim. Güzelliğinizi kurban eden sigara ile dostluğu lütfen bırakın.
Bizlere emanet edilen vücudumuzu yararlı gıdalarla, sağlıklı korumasını bilelim. Bizlerin özgürce hareket etmemizi sağlayan organlarımız.. Eksilip,
tahribata uğradığı zaman mağdur, engelli durumuna düşünce keşkelerin, pişmanlıkların fayda vermeyeceğini şimdiden çok iyi muhasebe yapmalıyız.
Ben yiğidim, güçlüyüm diyenler bile bir parmak tütünün esiri olmaktadırlar.
..
HATALI ... ÇOK
Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerimize olsun. Merhaba gönül dostlarım. Saygılar, sevgiler ileterek konuyla ilgili duygularımı paylaşıyorum. Değerli üstadım Sayın Orhan Gencebay bir şarkı sözünde HATASIZ KUL OLMAZ derken çok doğru söylemiş. Şarkıyı dinledikçe, sözlerini, müziğini algıladıkça ne kadar doğru olduğunu takdir ediyoruz. İnsanların hatalarıyla sevilmesini de doğru bulmadığımı belirtmek istiyorum. Çünkü yapılan yanlışların tekrar edilmemesi gerekir. Onaylarsak devamına göz yumarız.
Hataların kimler tarafından yapıldığı incelendikçe ortaya çıkmaktadır. Hata boyutlarına gelince. Kişiler tarafından yapılan basit hatalar affedilebilir. Ama devletler arası, milletler arası yapılan hatalar savaşa bile sürüklüyor. Her devlet, her millet yaptığı hatayı tamir etmedikçe daha vahim sonuçlara yol açmış olur. Savaş çok korkunçtur. Diyalogların sürdürülmesi gerekmektedir.
Tüm çabalar sonuç vermediği taktirde de savaş kaçınılmaz oluyor.
Süper güç devletlerin çıkar peşinde koştuğu muhakkaktır. Kimi petrol, kimi toprak, kimi maden peşindedir. Bazıları da huzuru bozmak için bizleri iç savaşa da sürüklemek için zemin hazırlamaktadır. Türk Cumhuriyeti devleti, milleti olarak, inancımızı yaşayarak uyanık olmalıyız. Allah her şeye kadirdir. Müslüman devletlerinin birbirine mesafe koyuşundan yararlanan ülkeler var. Allah'a karşı kulluk görevimizi yerine yeterince getirmedikçe, hatalar yaptıkça
fırsatçılar devreye sokuluyor, Bizleri kardeşlerimizle düşman ediyorlar.
..
TORUNLAR HANELERİN NUR TANELERİDİR...
Saygıdeğer duyarlı gönül dostlarım. Sevgiler,selamlar iletiyorum size. Konu başlığından anlaşıldığı gibi torunlar hanelerimizin nur taneleridir. Evladı, torunu sevmeyenlerin insanlığından,inancından şüphe ederim. Bir yuva temel oluşumunda emeği geçen dedeler, nineler her zaman ki gibi evladın,torunun mürüvvetini görmek ister. Onları canı gönülden sevip,okşayarak büyütebilir.
Genelde köy yerlerinde arazinin yeşillenmesine ağırlık verildiği için evler yeterli düzeyde değildir. Aileler genelde bir arada yaşamak ister. Yaşlılarımız güçten düşünce evde çocuklara, torunlara bakmakla meşgul olmaktadır. Anne, babalar, gençler bağ, bahçe,tarla, diğer işlerle meşgul olurlar. Evlat büyütmek, torun büyütmek insana apayrı bir zevk verir. Yaşlıların yaşlandıkça çocuklaşması, torunlarıyla diyaloğu artırıp çok sevilmesi belki de bundandır.
Bazı ailelerde büyükler arasında sevgi yönünden paylaşımlar yaşanıyor. Örneğin iki torun varsa anne babasının yanına biri gidiyor, diğeri geliyor. Yatak paylaşımında da kız torun babaannesiyle veya anneannesiyle uyumak istiyor. Erkek torunda dedeleriyle uyumak istiyor. Yatakta ezbere anlatılan masallar, maniler, ninniler çocukların çok hoşuna gidiyor. Hatta beğendiğini hatırlamak için tekrar ettiriyor. Kitap dan okuyanlar da okurken uyuklayabilir.
Bazı menfaati uğruna evlilik yapanlar çocuklarını büyüklerin elinden alıp, sevgisini, şefkatini umursamayıp atasına iftira atarak suçlu,haksız pozisyona düşürüp uzaklaştırıp dava açabiliyor. Bilinçli hakimler,savcılar olayın iftiradan ibaret olduğunu kavrayıp davayı uzatmadan beraat ettiriyor. Mal,mülk peşine
düşenlerde evlatlarını, aile büyüklerine karşı koz olarak kullanabiliyorlar.
..
KÜTÜPHANELER HAFTASINI KUTLARKEN... Dokuzuncu Bölüm.
Saygıdeğer okuyan, yorumlayan duyarlı dostlar, merhaba diyerek konuyla ilgili sohbetime başlıyorum. Bir önceki bölümde Isparta şiirlerinin oluşumundaki bana yapılan haksızlıkları kısmende olsa bilinmesi açısından dile getirdim. Yıllardır Isparta'ya hizmet sunmaya gayret ederken birileri de bunun önünü nasıl keseriz planlarını kuruyor. Keşke başka ilden gelseydim de ilgi görseydim! . Bu sözümde haksız olmadığımı anlayacaksınız..
Her kişi makamını iyiye kullansa sanırım çözülmeyen hiç bir sorun kalmaz. Hiç unutmuyorum Siirtli bir insan şairim diye derneğe geldi, bende gayet mütevazi, misafirperver olarak karşıladım. Yazdığı eserleri bana gösterdi şiirler amatörce yazılmış çok elemeden geçmesi gerektiğini söyledim. Buna karşı çıkan arkadaş buranın......müdürü bunları olduğu gibi kitaba basalım yardımcı olayım diye teklif etti,ama ben istemedim deyince, inanın çok şaşırdım.
Yıllardır şehir merkezinde hizmet yürütürken benim çalışmalarım görmezden geliniyor, bir başka ilden gelen amatör arkadaşa kitabını basayım diye teklifte bulunuyor. Bu ayrımcılık değilde nedir Allah aşkına? Böyle bir teklifi bu güne kadar ben duymadım. Isparta şiirleri antolojisi çıkınca inanın topluma ne kadar faydalı oldu.
Bunun içinden Şarkı,türkü sözleri de çıktı. O dönem valisi Sayın Halil İbrahim Daşözün şiirini ozan yeşilyurtlu Hilmi Özdemir hocamız besteledi ve festivalde okudu. Ayrıca Melahat Ecevit, İsmail Demir, Merhum Besim Hızlı, Hilmi hocamın kendi eseri, benim eserlerim de bestelenmiş oldu.
Bizler bestelenmiş eserlerimizi ilimiz dışında ki katıldığımız şiir ve müzik şölenlerinde dile getirmeye çalışıyoruz,bu vesileyle Isparta ilimizin, özelliklerini, güzelliklerini tanıtmış oluyoruz.
..
GÖRDÜĞÜN RÜYAYI KÖTÜYE YORMA.! .
Saygıdeğer duyarlı gönül dostlarım. Sevgiler selamlar ileterek paylaşım devam ediyor. İnsan oğlunun ömrünün ortalama üçte biri uykuda geçtiğine göre, zaman çerçevesi içinde sınırsız rüyalar görmekteyiz. Bu gördüğümüz rüyaları not etme gereği duymadığımız için unutup gidiyoruz. Ancak içlerinden bazıları etki yapabiliyor, hatta başkalarına anlatmaktan bile çekiniyoruz.
Rüya genelde gündüz meşgul işleri yarıda bırakırsan sayıklayarak da uyanma durumun olabilir. Rüya görebilmek için çabalayan kişiler de az değil. Çünkü sevdiklerini kaybeden milyarlarca insan var. Onların özlemiyle yanıp ancak tekrar karşılaşılamayacağını bildiği için rüyasına yatmayı amaçlıyor. Bazı kişiler görüyor, bazıları da göremiyor. Kimi iyiye, kimi kötüye yoruyor.
Konu başlığımı titizlikle seçtim. Bizleri yaratan Allah dan başka kimse kimsenin akıbetini bilemez. Yapılan yorumlar da zan altında bırakabilir. Rüya aslında ikinci bir dünya gibidir. Korkulu rüya görenler etkisiyle ürpererek uyanırlar. Yanında ki fark edenlerde, hayrola ne oldu sana korkuttular mı diye merakını gidermek için sorarlar. Şok yaşayanlar iyi ki rüya imiş derler.
Küçük çocuklar bile ayrı yatıp rüya gördüklerinde rüyanın etkisiyle uyandıklarını anlayınca tekrar etmemek için gecenin bir yarısı anne ve babasının arasına sıkışıp güvencede yatmak isterler. Neşeli güzel rüya görenler de tebessüm saçarak uyansalar da, niçin uyandırdınız çok güzel bir rüya görüyordum keşke uyanmasaydım ne güzel manzara içindeydim derler.
..
KANSERE KADER DEYİP SABIRLA YENECEĞİZ...
Merhaba gönül dostlarım. Saygılar, sevgiler, selamlar ileterek günceli meşgul eden önemli bir konu hakkında ki görüşlerimi paylaşmak istiyorum. Kolon kanseri teşhisi konulup ameliyat geçirip, altı kupür kemoterapi ilaçlarını alıp kanser tedavisi devam eden bir şahsiyet olarak ölümcül hastalıkların adını değiştirme zamanı geldi diyorum. Çünkü beynimizde bir hastaya kanser denilince hemen öleceği aklımıza gelmektedir. Oysa erken teşhis ve tanılarla tedavi edilip sağlığına kavuşanlar var.
Yakın bir zamanda engelli hastalara özürlü deniliyordu. Bu durum kanunen ele alınınca özürlü vatandaşlarımıza engelli denilmeye başlandı. Hatta bir engelliye sen özürlüsün denilmesi bile rencide sayıldığından suç unsuru sayabilirler. Bende aciz hane duygularımla kanserin adını kader hastalığı olarak değiştirme teklifini önerinize sunuyorum. İnşallah fikrimi desteklersiniz ve kanunen karara bağlanır ismi değişir.
Kanser vakıalarından geçmişten bu güne o kadar sınırsız insan öldü ki bunun devamının geleceğinde şüphemizde bilinen gerçekler arasındadır. Hemen hemen bir çok ailede yaşanan kanser vakıasından hayatını kaybedenlerde var, erken tanı ile, tedavi ile hayatta kalanlarda var. İşte bu yüzden kanseri ölüm güncelliğinden çıkarıp, kader hastalığı yani alın yazısı diyerek biraz olsun inancımıza da uyum sağlayalım.
Bazı sağlıklı kişilerde bir vatandaşa kanser hastası denildiğinde ona moral vermek yerine bulaşıcı sanarak o hastadan uzak durmayı tercih ediyorlar. Bir hasta uzun süre yalnız kaldığı sürece hastalığı ne olursa olsun kendini depresyona sürükler. Stres içinde yaşamaya hiç kimse tahammül edemez. Kemoterapi alan hastaların enfeksiyon kapmamaları için bazı önlemlerin alınması, maske takılması da elbette doğaldır.
..
KANSEV DERNEĞİ İLETİŞİM BÜROSU AÇILDI...
Selamünaleyküm saygıdeğer gönül dostlarım. Sağlık alanında muhtaç hastalara yardımcı olma düşüncesiyle kurulan Kanser hastaları yardımlaşma derneği hizmetini daha aktif yapabilmek için Isparta belediye başkanı sayın: Yüksek mimar Yusuf Ziya Günaydın beyin desteğiyle, yönetim kurulunun çabalarıyla Kültür sitesi kat 2- no: 17 de üyelerin ve KANSEV gönüllülerin katımıyla dernek bürosu açılmış oldu.
Açılışta belediye başkanımız derneğin her zaman arkasındayım, bize düşen görev olursa yerine getiririz diyerek taahhütte bulundu. SDÜ. Prof dr. Genel cerrahi Hasan Erol Eroğlu hocamızda konuşmasında kanser hastalığının zararlı yönlerini dile getirmiş oldu. Erken teşhisin faydalarını da anlatan hocamız umut vermiş oldu. Dernek başkanı sayın: Cemaliye Bardakçı hanımefendide katılımcılara hoş geldiniz diyerek hizmet alanını belirterek derneği daha aktif hale getireceklerini vurguladı.
Derneğe desteklerinden dolayı başta belediye başkanımıza ve sosyal hizmetler müdürümüz sayın: İrfan Veli Kayacan beye de teşekkür ederek dernek üyelerinin hazırlamış olduğu ikramları da katılımcılara sundu. Bu arada ben kolon kanserinden ameliyat olduğumu hatırlatarak kanseri yenmezsek o bizi yener şiirimi okudum. Basın camiasının da bir kısmı oradaydı. İlgilerinden dolayı arkadaşlarıma da bu vesileyle teşekkürler diyorum. Buna benzer derneklerin tanıtılması gerekli diyorum.
Hiç bir kimse bana bir şey olmaz diye düşünmesin. Hastalık teşhis konulduğu, konulup tedavisi yapıldığı sürece insanoğlunda misafirdir. Allah derdi veriyorsa eğer devasını da veriyordur. Yeter ki bizler imkanları değerlendirerek aramasını bilelim. KANSEV derneği çaresizlere umut ışığı olmaya çalışacaktır. Uzak veya yakın yoldan gelip kalacak yerleri olmayanlara yer temin etmeye çalışacaktır.
..
BOŞANMAM... VAZGEÇİR
Merhaba gönül dostlarım. Her zaman olduğu gibi saygılar,sevgiler, selamlar ileterek söyleşimi paylaşıyorum. Boşanmam... Vazgeçir konu başlığını görünce belki de içinizden Zeki beyin eşiyle bir sorunu mu var acaba bu konuyu işliyor diyebilirsiniz. Buna cevaben çok şükür benim öyle bir sorunum yok ama toplumun huzursuzluğu beni de çok etkilemektedir.
Sanat hayatıma başlayalı kırk iki yıl oldu bu süre içerisinde ne yazıyorsun diyenlere bir dörtlüğümle izah etmeye çalışıyorum. KADINLARIN SORUNLARINI, ERKEKLERİN YORUMLARINI, İYİ KÖTÜ DURUMLARINI, YAZSAM DA BİTİREMEDİM. Gerçekten de öyle daima üremekte bitecek gibi değil. Çünkü şıp sevdi aşklar, şıp sevdi evlilikler yüzünden boşanan çok.
Böyle durumlarda her iki tarafın aile yakınları devreye girse evlatlarımızın aklını erdire bilse çok iyi olur. Alınan takılar, eşyalar da arada telef oluyor. Elinde ki maddi tüm imkanlarını seferber eden aileler çocuklarının kararsız tutumundan etkilenerek depresyon da yaşayabiliyorlar. Bir ömür boyu sorun yaşamaktansa yol yakınken çözüm aramak bence en güzeli uyum sağlansın.
Bazı gençler birbirlerini çok sevseler de aile baskısının etkisinde kalırlar. Her ailede mutlaka çok bildikler olur her fırsatta görüşleriyle iyilik yapacağım derken daha da bataklığa sürükler, çamura saplar. Yuva temelinin oluşması
saygı,sevgi, hoşgörüyle, fedakarlıklarla atılmalı. Bunların bir arada olmadığı yerlerde mutluluk aramaya kalkmayın. Elektrik aldım dese de sigorta atıverir.
..
TANINMAKTA Kİ ZORLUKLAR...
Saygıdeğer dostlar: Her konunun içeriği de farklı oluyor. Sizlere sevgiler,
selamlar ileterek söyleşime devam ediyorum. Tanınmakta ki zorlukları her insanoğlu yaşamaktadır. Çünkü doğup büyüdüğümüz yörelerden uzaklaşınca
memleketimize de uzun süre gidemeyince, bizden sonra gelenler bizleri hiç görmediğinden tanımakta elbette zorlanırlar. bizler de onları tanıyamıyoruz.
Arkadaşların, akrabalarımızın çocuklarını avuttuğumuz halde üzerinden
biraz zaman geçince onları bile tanımakta güçlük çekiyoruz. Anne ve babaya
benzemesi tanımamıza yardımcı oluyor. Aslın da yöremize belli aralıklarla gitsek, yakınlarımızın hal hatırlarını sorsak,o çevrede yaşayanlar bizleri tanısa, bizler de onları tanısak daha iyi olur diye düşünüyorum, yoksa yabancılaşırız.
..
KANSERİ YENMESEK O BİZİ YENER...
Merhaba saygıdeğer gönül dostlarım. Yine sağlık problemi olan konularla ilgili duygularımı paylaşmaya devam ediyorum. Kanseri yenmesek o bizi yener konumla ilgili düşüncelerimi genelde şiirlerimle özetlemeye çalıştım. Kanserden korkma ihmalkarlıktan kork konumu ayrıca değerlendireceğim. Her kişi bence vücut taramasından geçirilmeli gerekli teşhis konulmalıdır.
Benim şahsen midem tıkanmamış olsaydı ağrı sancıda olmayınca kalın bağırsakta oluşan kanserli ülseri fark edemeyecektik. Yayıldıkça yayılacaktı belkide şimdilerde hayatta olmayacaktım. Doktorlarım dan Allah razı olsun beni sağlık taramasından geçirerek teşhisini koyup ameliyat yapıp özürlü bağırsağı kesip aldılar yerine yedekte olan bağırsağı yeniden dikerek tedavi ettiler.
Gözle görünmeyen kanser hücreleri etkisiz hale getirebilmek için elbette kemoterapi uygulaması yapılmaktadır. Bu ağır ilaç tedavisini her hastanın vücudu kaldıramayabilir. Bunun için doktorumuz birebir görüşme yaparak bazı sonuçlarına katlanmak gerektiği uyarısı yapmaktadır. Doktorumuz kanseri bizzat hastanın yenmesi gerektiği uyarısını yaparken sorumluluğu da bilmeliyiz.
Bazı hastalar doktorlarının uyarısını dikkate almıyor. Sigara içme dedikçe içiyor, içki içme dedikçe içiyor enfeksiyon kaptırmayın dedikçe umursamıyor. Sonuçta kendi sonunu hazırlamış oluyor. Oysa her hasta yakalandığı amansız hastalığı yenmek için mücadelesini sürdürse, taktir ilahi dışında bir şey olacağını sanmıyorum. Sağlıklı beslenmemiz gerektiğini de unutmamalıyız.
..
GÖZDE OLMALISIN YAŞIYOR İSEN...
***** GÖZDE *****
Saygıdan geçiyor sevginin yolu,
İtibar kaybeder sözünü kesen,
Hareket ettirsen eli ve kolu,
Gözde olmalısın yaşıyor isen.
Tanışmak, tanınmak elbet gerekli,
..
YAŞAM KALİTEDE ISPARTA ÖNDE...
Merhaba gönül dostlarım. Çok şükür Türkiye'nin gül bahçesi olan Isparta ilimiz 2015- 2016 yılları içerisinde yaşanır iller sıralamasında birinci oldu. Bu hepimiz için onur vericidir. İnşallah önümüzdeki yıllarda da birinciliğini korur. Buna sebep olanlardan Allan razı olsun diyorum. Duygularımı şiirlerle anlatarak cümlenizi saygıyla selamlıyorum, Hoşça ve mutlu kalınız.
***** ISPARTA ÖNDE *****
Alt yapı düzgündür havası temiz,
Huzur vardır üç yüz atmış beş günde,
En yüksek endeks değerde ilimiz,
Yaşam kalitede Isparta önde.
..
SAĞLIĞINI HİÇE SAYDIĞIN YETER...
Merhaba saygıdeğer gönül dostlarım. Dünyada bir çok insan para, döviz, altın, elmas, mal, mülk olursa yaşanır diye kendine teselli arıyor. Oysa sağlık olmadıkça varlık olmaz, varlık olmadıkça da dirlik olmaz, inanç olmadıkça da birlik olmaz. Bu duygularla yola çıkarak sağlığınızı hiçe saymayın bence diyorum. Bir çok arkadaşıma kötü alışkanlıkların esiri oldukları için uyarılarda bulunuyorum. Karşılığı olarak kimi sitem ediyor kimi haklısın diyor ama yinede pisliklerden vazgeçmiyorlar. Sadece sigara ve içki içtiğinden dolayı akciğer kanserinden kaybettiğim çok merhum arkadaş vardı. bunları gerçekten yaşarken uyarmıştım ama sözümü dinletemedim. Beni en çok üzen zararlı mikrobu, maddeyi savunmaya geçmeleridir. Son zamanlarda kalp krizinden de çok vatandaşımız ölüyor sebebi malumdur. Sizlere doktorların sunacağı bilgileri sunacak kapasite de değilim ama şiirlerime duygumu yansıtacak marifetim var. Sağlığını hiçe sayanlara yeter diyorum, çünkü insanlığın insanca yaşamasını arzu etmekteyim. Hastalara şifalar diliyorum. Hoşça kalınız.
***** HİÇTE *****
Şu gurbet eline gelişin belli,
Beyninde ur olmuş hayatın biter,
Olamadın asla sen tatlı dilli,
Sağlığını hiçe saydığın yeter.
..
KANSER SANA GÜLE GÜLE...
Selamünaleyküm gönül dostlarım. Allah cümlemizi sağlıklı ve huzurlu yaşatsın inşallah. İşte ondan dolayı konu başlığımda belirttiğim gibi ölümcül hastalık olarak bilinen kanser hastalığına kanser sana güle güle diye uğurlamak istiyorum. Çünkü bu kanser hastalığı insan vücudunu yemeye başladığı andan itibaren önlem alınmazsa ölünceye kadar çeşitli ağrılarla, tahribatlarla huzursuzluk yaratmaktadır.
Isparta da hizmetini yıllardır sürdüren KANSEV derneğinin yönetim kurulu üyesi olarak bu konuların titizlikle işlenip halkımızın bilinçlendirmesinden yanayım. Her hane içinde bir kanser hastası olmasa bile yakın akrabalarında yakalanan hatta tedavide geç kalındığında Hakkın rahmetine kavuşmuş olan olabiliyor. Devlete bağlı KETEM bu konular için yoğun çalışmalarını sürdürüyor, broşürleri dağıtıyorlar.
Hasta doktor el ele, kanser sana güle güle afişi de dikkatimi çektiği için şiirlerimle tekrar anlatma gereği duyuyorum. Allah tüm hastalarımıza acil şifalar versin diyorum. Her kişi kendine verilen emaneti titizlikle korursa sanırım hasta sayısı azalacaktır. Dernek olarak bizde KETEM ile fikir birliği yaparak kanser sana güle güle diyoruz. Böylesine ölümcül hastalığı yumuşatıp yok etmek için kansere kader hastalığı denmesini uygun görüyorum. Yetkililerin yardımcı olmalarını istiyorum. Hoşça kalın.
KANSER SANA GÜLE GÜLE
..