DEPRESYON ŞİİRLERİ

DEPRESYON ŞİİRLERİ

Önder Demir

Esas Sorun Nedir?

Günümüzde ve geçmişte dünyamızda yaşadığımız ve yaşayacağımız sorunların esas ana maddesi, bazı insanların doymak bilmeyen egosu; yani nefsidir.
Adamın milyonları var; daha gözü doymuyor ve kendisinden maddî olarak aşağıda olanları görmüyor. Akrabayı, eşi, dostu görüp gözetip korumuyor.
El insaf! Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) , evinde iki günün yemeği - erzakı bulunmazdı. Fazla olanı yoksula, garibana kendileri verirlerdi.

Hz. Zeynelabidin (R.A.) , vefat edinceye kadar sırtında geceleri fakirlerin kapısına un çuvalı taşırdı ve bunu o, yaşamış olduğu yerde hiç kimse bilmeden, gizlice yapardı. Nitekim vefat edince sırtındaki izlerden anlaşıldı.Peygamberimiz Hz. Muhammed.(S.A.V.) 'in dediği gibi:«Komşusu aç iken kendisi tok yatan, bizden değildir.»Şimdi dünyamızda öyle zenginler var ki, zenginlikten bunalmış ve hayattan zevk bile almıyorlar.
..

Devamını Oku
Oğuz Kılıç

''Şairler(e gelince) , onlara da sapıklar uyar''. (Şu’arâ / 224)

I) Ey şair müsveddesi bana lanetler söyle… belaların lanetlesin Kimleri? .yani en iğrenç enstrümanla şiiri katledenleri..yani o müptezel keşişleri...Ve nefretin ilmiğinden geçir lanetlerini. şiirin bataklığına Çek bütün şairleri...marazlar bulaşsın onlara bataklıktan.. kapkara bataklıktan marazlarını sıçrat.hiçbir karantina defetmesin marazı..bataklıkta parçalananBir Kadavra sayılın! .. her otopsimasasında kadavralarını deş..neşterlerle deş de, kadavra Parçalansın! tahakkümle kanasınlar pençesinde Belanın...mısraların ilmeğinden geçir nefretlerimi..Küfürlerle lanetle; mürekkepte boğulan müptezel şairleri! Lanetle! dolmakalem tırnaklı müntehir şairleri! Müseylemetülkezzap değilseler de lanetle! İblislerin indirdiğini zikreden şairleri! cümle şair sapıtmış şeyhler gibi!

Ey şair müsveddesi bana lanetler söyle…

II) belalar söyle ve lanetle! Çünkü en İğrenç kibirlerle Sıvanmıştır onlar.Alkolden parçaparça ciğerlerle çürüyüp Karafaki kanyonunda salyalanıp solurlar..kafatası hokkasına Dolmakalem daldırıp,kanlı mürekkeplere hep cinayet çekerler Ve işledikleri sadist cinayetlere bıçakların lisanıyla şiir derler! Damarlarda fokurdayan uyuşturan alkolle ve genizlerde kaynayan kokainin şerriyle; serotonin kusmaktır onların lakapları… amfetamin yerine çaktıkları şehvetle, bulantının girdabında çalkalanıp dururlar..kanlı enjektörlerden eroinli şiiri,çakarlar Damarlara iğrenç helalarında...goldenshottan geberip gömülür cesetleri..gömülür cesetleri dışkılı sıvılara..en sapkın kaplanları kükretirler aşk diye..kükretirler kaplanları cenaze töreninde
..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Atatürk benim Başöğretmenim! Her öğrendiğim beni öğretmenliğe ilerletiyor, öğrettiğimi öğreniyorum! Öğretmene muhtaçlıktan, bir öğretmene karşı ses kontroldan çıkıyorsa, çevreyi artık ciddi bir bakışla duymanın ve onarımın zamanı gelmiştir. Atatürk benim Başkomutanım! Konuşmayı sanat öğrendiğim her duruş beni sanata ilerletiyor, konuştuğumu duruşumda öğreniyorum. Komutana muhtaçlıktan, bir komutana karşı söz kontroldan çıkıyorsa, yöreyi artık ciddi bir bakışla duymanın ve onarımın vakti gelmiştir...

Bu ödev Tarikatın eline geçerse, vay gelecek neslin haline. Uşaklık etmeyi öğrenmiş olacak parası olan kula... İnsanlık diye ne anlatılacak, kim konuşacak acaba? Puta tapıcılık zamanına özenti ve hırsın bu inatlığına önlem alınsın artık....

Ar meydanında duran anne olacak yine, bu açılan yarayı sarmaya mücedele verecek olan, er meydanında Baba diye çul çaput hırlatanlar çoğaldıkça... Toplumda ve hukukta örneğin; terbiyesiz eylemde bulunuyor, terbiyesiz demeyin, kanun kacağı demeyin demek ne demek? Sözlüklere akan ırz sapığı, Allah`ın indirdiği dört kitapta da: Şeytan anlatılıyor, aman dikkat et, çoğaltma, çoğalttırma toplum huzurunu koruyacak kurallara bu sapıklığı diye... Anne baba ödevi acaba ehliyete tabi tutulsun mu sorusu soruluyor zaten. Hüzün veriyor bu soru...

Sürekli olarak huzuru bozan bu Yahudi-Vatikan-Arap birliği yemi olan Tarikat için çalışma alanı işte bu: Örneğin; parayı sanılır ki bir yapılanma için kullanmaya sunuyor, oysa hem tefecilik besleyerek, hem öyle ilerlediler ki, çete değil hükümet kuruyor ve krediyi ticaret ediyorlar. Krediyi dahi ırzı sızlatmaya öncelliyorlar. Paralarını özel hallerine harcarken de görülür görgüsüzlükler, çok da çalışılmış zaten kitaplar ve romanlarda da. En değerlisi ise Tarihler boyu ve hep toplamı anlatılıyor, parantez içi bir tanımla hani, edepsizlikler diye...
..

Devamını Oku
Metin Yüksek

Eskimiş askerlik anıları gibi
Sıktı canımı bu hayat.
Tozlu rüzgarların kirpik acısı gibi,
Battı gözlerime,battı lanetler.

Prangaları bu dertlerin
Nefres borumda paslandı.
..

Devamını Oku
Berzan

Evcilleştirme bir bitkiyi veya hayvanı kendi doğal dünyalarının ritminden ve işleyişinden sistematik olarak ayırma işlemidir. Evcilleştirilmiş varlıklar insan türü tarafından yaratılan ve kontrol edilen bir çevrede varolurlar ve insan emeğinin biricik faydası adına işletilmektedir. İnsan diğer memeliler gibi yaşamın döngüsünün bir parçasıdır ve bu döngüden çıkmış olmak kalıcı stres ortamı yaratır. Doğadan büsbütün ayrılmanın etkileri hayvanat bahçesi hayvanlarında ve evde beslenen hayvanlarda gözlenebilir, Nevroz, depresyon, kaygı bozukluğu olarak ortaya çıkar ve sağlıksız çevre için diğer psikolojik reaksiyonlara ev sahipliği yapar.

Dişi kaplanın kafesinde gezinişinde kendi yansımamızı görürüz.

İyi ki, insanlar genetik olarak buna adapte sağlayacak kadar yeterli uzunlukta bu tarz yaşamadılar. Sayısız jenerasyonlar için, yerimiz, olabileceğimiz kadar dünyaya yakındı. Tarımın Anne’nin cömertliğindeki güvenimizden bizi yavaşça çekmesiyle, ve nüfusumuzun taşıma kapasitesinin ötesine büyümesine izin vermesiyle aynı zamanda, hala yabaniliğin döngüsü ile olan zayıflatılmış bağımızı elimizde bulunduruyoruz. İnsan tarihinde yalnızca son zamanlarda, doğadan kopuş pek ala tamamlanmış olmaktadır. Endüstriyel imalat ve monokültür çiftçiliği vekil Anne’miz olmaktadır.

Her birimiz, yabanıl hayvan kederiyiz, gerçek Annemizin kollarındaki evlerimizden ve gerçek rızklarımızdan ayrılmışız. Uygar ıslahımız bizi bağımlı ve zayıf yapar fakat hala yabaniliğin özgürlüğünü ve yaşam topluluğunun parçası olarak yabani kaderlerimizin dışında yaşamanın derin hoşnutluğunu arzuluyoruz. Yaratmaya çalıştığımız şey, kendi devam ettirdiğimiz evcilleşmemizden iyileşmeye vesile olan çevre ve şartlardır:
..

Devamını Oku
Berzan

Milyonlarca Amerikalı anemi adlı gizli bir hastalıktan mustarip olmaktadır. Aneminin en yaygın nedeni demir eksikliğidir. Kırmızı kan hücrelerinin yaklaşık dört aylık ömürleri vardır ve demir eksikliği yeni hücrelerin oluşması yetersizliğine neden olur. Yüzlerce hastalık gereğinden az demirden kaynaklanır ve süt tüketimi eninde sonunda birinin hemoglobin sayısının azalmasıyla sonuçlanacak olan bağırsak kanamasına neden olduğu gösterilmiştir. Sonuç: zayıflık, depresyon, sinirlilik. Çare: SÜT DEĞİLDİR.

----

'İnek sütü vücudun demir depolarını azaltan bağırsak yolundan kan kaybına neden olabilir. Kan kaybı inek sütü proteinlerine karşı bir tepkime olabilir.'

Pediatri Dergisi, 1990, 116
..

Devamını Oku
Ali Bölükbaşı

Bir sene bahçelerde uğraşmış
Fındık parasından elinde kalmamış,
Annesine doktor parası bulamamış,
Aktı gözlerimden iki damla yaş.

Çifci geçim derdinde, yaşıyor,
Üzülüyor, depresyon geçiriyor,
..

Devamını Oku
İbrahim Ormancı

Geceler şiire çağrıdır,
Hüzün ve depresyon kokan...
Henüz fesleğen konusunu,
Üzerinden atamamış,
Rüzgarı cepheden alan,
Lodosta sobadan zehirlenen,
Yoksul gecekondularda...
..

Devamını Oku
Kemal Kabcık

Ben Okuduğumun Etkisi Altında Aşırıya Kaçan Biriyim! .

Yetişmekte Olan Öğrencilerimizin Yaşayabileceklerine,
Yetişmekte Olan Kendimin Yaşayabileceklerine Çareler,
Çözümler ve Dermanlar İçin Onaylı Kitapları Okumalı! .
Milli Eğitim Bakanlığı Onaylı Romanları; Okumalıyım! .

..

Devamını Oku
Kemal Kabcık

Yunus EMRE Duasıyla; Gök Kubbe Yerinde ve Sağlamdır! .
=Kemal KABCIK ve de YEREL GÜNDEMİMİZ=036==00.000.053=
Suç ve de Günah İşler isek Gök Kubbe Başımıza Göçer! .
“Allah” Diyerek Başla, “Allah” Diyerek Daima İlerle! .

******

..

Devamını Oku
Kâmil Şenol

üç yanlışın bir doğru ettiği
tek matematik sınavı hayattır gülüm
şayet ders almayı bilirsen
ve üç yanlıştan sonra bütün
doğruları bile yanlış gördüğün
ruh durumuna depresyon diyoruz freuddan beri
üzülme annem geçer
..

Devamını Oku
Fatma Saylak

o kadar uzaklardasın ki şimdi
kıvırcık saçlarında yeni bir mevsim
telefonuna gelen marketlerin indirim mesajları
yalnızlıkla yapılan bilmem kaçıncı kahvaltı
çekmecede bittikçe yazdırdığın
depresyon ilaçları
belki biraz faydası oluyor yaşamana
..

Devamını Oku
Hasan Sancak

Depresyon hastalığı-tamamen farklı farklı
İyi tespit gerekir-ruha batmasın çalı
Daha hafif uzunsa-denir buna Distimi
Bilmeli anlamalı-canları saran nemi
Şu hastalık gelemeden-koru beden ruhunu
Vücudundan uzak tut-barındırmayın onu
İnsanın hayatını-hep olumsuz etkiler
..

Devamını Oku
Safet Kuramaz

Düşünmeden olmaz zalimse hayat
Depresyon olur hep yaşanan bayat
Allah’a itaat etmedikçe, yalan
Hevesleri boğar amaçsa murat...

Biz isyan ettikçe çocuk isyankâr
Kim varsa aldatır kaldırır kazan
..

Devamını Oku
Onur Bilge

Bir yıldız patladı arşa yayıldı
Seyretmeye gözler yeter mi sandın
Gökte milyarlarca sevda sayıldı
Bu aşk bir kalemde biter mi sandın

Bir heceye binbir sözü bağlatır
Yüreği ağlatır gözü ağlatır
..

Devamını Oku
Zeki Çelik

Hücreye yayıyor mikrop ekiyor,
Tesirli ilaçla ağırlayalım,
İnsanın ömrüne gözü dikiyor,
Kanseri birlikte uğurlayalım.

Erken tanı olan tepkiyi versin,
Yeneceğim desin göğsünü gersin,
..

Devamını Oku
Zeki Çelik

Sağlıkla,varlıkla oynanmamalı,
Zararlı maddeler sağlanmamalı,
Reklamlar sunarak bağlanmamalı,
Zora ki ölümü seçen hatalı.

Haneye,komşuya sıkıntı veren,
Gereksiz şeylere serveti seren,
..

Devamını Oku
Kemal Tekir

Acı felaketten önce uyarmaya istekli,
Bir arkadaş olabilir.
Yoğun bakımdaki yatağınızdan,
Hedefinize ulaşmak bir ödüldür.
Durmadan yükseğe tırmanırken,
Manzaranın tadına varmak için,
Hiç durmamak anlamsızdır.
..

Devamını Oku
Zeki Çelik

Nikotin tesiri çabuk yayıyor,
El,ayak kesilip organ kayıyor,
Hamile içerse bebek ölüyor,
Damarları tıkar felce uğratır.

Depresyon yaşatır beynin de çöker,
Strese sürükler dişleri döker,
..

Devamını Oku
Zeynep Doğan

Elif, gün bitiminde yorgun bir halde evden ayrılır. Hiç bu kadar yorulduğunu hatırlamamaktadır. Evin hanımı temizliği çok beğenmiştir. Onbeş gün sonrası için yeniden temizliğe gelmesi için sözleşmişlerdir. Cemal, Elif’in o günkü yövmiyesini ödemek için cüzdanından parasını çıkartır ve memnuniyetini de belirterek anlaştıkları miktardan daha fazla ödeme yapar. Elif, parayı alırken gözlerini Cemal’den ayıramaz. Parayı hiç saymadan cebine yerleştirir ve vedalaşarak ayrılır. İçinde ayrılmış olmanın verdiği hüzün, yorgunluğunu iyice artırmıştır. Nerdeyse ağlayacak gibi olur. Nefes almakta bir an zorlandığını hisseder. Boğazı yumruk gibi düğümlenmiştir. Bu durumu yaşayabileceğini hiç aklına getirmemişti. Kendini ayıpladı ama gözleri başka türlü ifade ediyordu duygularını. Kahverengi gözlerinden bir anda yaşlar indi. Yolda utancından ne yapacağını şaşırmıştı. Aceleyle otobüs durağına doğru yürüdü ve şehrin kalabalığında kayboldu.

Cemal de Elif’den farksızdı aslında. O da yatak odasında karyolaya uzanmış tavana bakıyordu. Elif’i düşünüyordu. Yaptığı bu fedakarlığın değerini ölçemiyordu. Bu fedekarlığa layık mıyım diye düşünmekten kendini alamıyordu. Ertesi gün Cemal, Elif’i telefonla arayarak konuşmak istedi ama ne diyeceğini bilemiyordu.

-Nasılsın Elif?

diyebildi, boğazı kurumuştu. Sesi zar, zor çıktı boğazından. Elif de sadece
..

Devamını Oku