sana uçak alamıyorsam
türkiye ekonomisi kötü gidiyor demektir.
ama düşün ve unut hemen şimdi
bisiklet ölüme inandırmaz insanı
sana uçak almak da istemem
motorların sesindeki aldatır bizi
kekeleyen acil iniş çağrısı kesin kez devrimdir
..
Yaşamın kıyısına kıyısına vuruyorum kadersiz dalgalar gibi.tabiatın maşası olmak zoruma gitsede karşı koyamıyorum; bütün bunlara.
ve ölmüş
ve bitmiş halim
kıyıya vuruyor ölü balıklar gibi
Gövdem dökülüyor,ufalanıyor,talaş gibi.bu yokoluşu simgeleyen erozyonun sancıları kapımı çalıyor.
yüreğimin ritmi bozuluyor
çokça teklemeye
..
Bir an önce tedavüle girmesi istenen
Yeni olma umudu beslenen
Bir savunma mekanizması
Çalınmış Yaz Uykusu..
Her yaz depresyona giren,
Gününün 6 saatini ağlamak ve mide
..
Günümüz şiirinde, dil ve imge kullanımında bir gelişme görülüyor mu?
_______________________
_______________________
..
Eskiden anamız:
Hak yeme, derdi”
“Dilinde hak biter.”
Babamız:
“Sak yeme” derdi;
“Kaşığın sapı titrer”
Öğretmenimiz:
..
YAŞAMAK İÇİN MÜCADELE GEREKLİ...
Merhaba duygulu yüreklere. Selamlar ve saygılar sunarak konu başlığımla
ilgili düşüncelerimi paylaşıyorum. Anne babamızın arzu ve isteği doğrultusun da, Allah'ın izniyle anne rahmine indiğimiz andan itibaren dünyaya doğmak için yaşam süreci başlamış oluyor. Annenin bakıma muhtaç olması çile ve cefa çekmesi veya hastalanmasıyla evladının yaşamını sonlandırabilirler.
Anne karnındaki sağlıklı büyüyen bir bebeğin kürtaj yaptırarak hayatına son verilmesi dinimiz açısından da uygun olmadığı gibi vicdani açıdan da, insanlık açısından da düşündürücüdür. Annenin sağlığına zarar verecek durum söz konusu ise doktorlarımız bunun için gerekli önlemleri almaktadır.
Hamile bir bayana ağır işler yaptırarak çocuğunun düşmesine sebep olanlar da bence suçludur. Bir can taşıyana bile dikkat edilirken iki can korunmalıdır.
..
Buraya gelmeden önce büyük bir şehirde yaşıyordum. Belli bir süreden sonra rutinleşmiş bir hayatın pençeleri arasında mekik dokuyordum. O zamanlarda, sabahları güneşin doğuşundan hemen sonraki güzelliği gerçek tadıyla yaşadığımı hiç hatırlamıyorum. Bunu yaşamamak için gerçek bir nedenim de yoktu aslında… Bütün duygularımı bedenimin küçük bir cebine sıkıştırıp, bazı şeylerin değişmesini bekliyordum sanki… Gün boyu bir bedenden ibaret olan varlığımla dolaşıyordum her yerde. Bütün bunların farkındaydım. Ama bazı şeylerin değişmesinin beklentisiyle özel alanlarımı dondurmuş, hazlarımı yaşama zamanını erteliyordum. Sürekli bir çalışma içindeydim. Bir şirkette muhasebe işlerine bakıyordum. Benden sürekli bir şeyler isteniyordu. İşlerin günlük olarak bitirilmesi gerekiyordu. İşlerimi bitirdiğim zaman ise gün bitmiş oluyordu çoğu zaman. Çoğunlukla günün nasıl bittiğinin farkında bile değildim. Makine cızırtıları, ne anlattıklarına pek dikkat etmediğim ama sesleri sürekli bir uğultu halinde kulağımı dolduran insan sesleri, kağıtlar, işlevleri farklı bir sürü alet ve eşya içinde çalışıyordum. İşim çok dikkat ve dolayısıyla rahat bir ortam gerektirdiği halde, çalıştığım yer dar bir alandan, işime oranla küçük bir masadan ibaretti. Şehrin kenar mahallelerinin birinde küçük bir ev kiralamıştım. İşyeri hayatımın dışındaki zamanımın büyük bir kısmı burada geçiyordu. Kendimle baş başa kalmayı seviyordum. Yada bu hayata başladıktan sonra böyle yaşamayı sevmeye başlamıştım. Kendimce küçük bir müzik arşivi oluşturmuş, zamanımın çoğunu bu müzikler eşliğinde kitap okuyarak geçiriyordum. Şiire merak sarmıştım. Elime geçirdiğim bütün şiir kitaplarını okurdum. Sanırım insanın yalnızlık zamanlarında en yakın olduğu sanat dalıydı şiir... Müzik ve şiir… Bu meczup hayatımın belki de en canlı renkleriydi. Veya uzak kaldığım ışığın, hayatın canlı renklerinin temsilcileri olarak girmişti hayatıma bu iki güzel sanat... Gün geçtikçe insanlardan uzaklaşıyor, şiirin soyut dünyasına daha çok dalıyordum. Müzik bu yolculukta bana eşlik ediyordu. Alıştığımdan mıdır bilmiyorum, yalnızlık duygusu benim için bir tercih olmaya başlamıştı. Artık yalnız olmak bana zevk veriyordu. Bunları düşündükçe kendimden ürktüğüm de oluyordu. Acaba gün geçtikçe asosyal bir kişilik hali mi gelişmeye başlamıştı bende? Bu bir çöküş müydü? Bir depresyon mu yaşıyordum? O günlerin güncel olaylarına yabancı kaldığım için çoğu zaman işyerinde konuşulan konulara da katılamıyordum. Acaba insanlar dışarıdan bana baktıkları zaman neler düşünüyorlardı. Tuhaf bir adam gibi mi görünüyordum. İşlerim aksamıyordu, yanlışlar yapmıyordum ama insanlar tarafından normal biri gibi görünmediğimi hissediyordum. Bu bende bir kompleks haline dönüşebilirdi. Bir an önce bir şeyler yapmalıydım. İnsanların şüphe ve endişeyle yaklaştıkları bir insan görüntüsünden uzaklaşmalıydım. Bunu en azından yaşantımın gereklerini karşılayan işimin geleceği için yapmalıydım. Kendi evimdeki görüntüm pek sorun değildi. Bu sadece beni ilgilendirirdi. Kendi yaşantımdan pek de rahatsız değildim. Ama başkalarının ilgileri beni rahatsız ediyordu... Bir şeyler yapmalıydım.
…
Onunla tanışmam bir tesadüften ibaretti. Her zamanki gibi evde dinlediğim müziklerden almak için bir cumartesi günü plakçıya gitmiştim. Çoktandır almayı düşündüğüm, aslında kimsenin pek ilgilenmediği birkaç albüm arıyordum. Plakçıdaki tezgahta kendi müzik anlayışıma uyan alana doğru ilerlerken, onun sesiyle irkilmiştim.
-Merhaba Ergin!
Şaşırmıştı:
-Ne arıyorsunuz burada…
..
MEDET UMARKEN HATAYA DÜŞMEMELİ...
Saygıdeğer duyarlı gönül dostlarım. Sevgiler, selamlar ileterek konuya açıklık getirip paylaşıma sunuyorum. Bazı insanlar nedense karşılık vermeyip medet ummayı düşünürler. Medet ummak biraz hayal gücünü zorlamaktadır. Yaşam sürecinde elbette birbirimizden çıkarlarımız olacaktır ama hiç tanıma, konuşma fırsatı olmayan birinden de medet ummak bence düşündürücüdür.
Birilerine iyilik yaparsanız, o kişi de sizin ihtiyaç duyduğunuz zamanda mutlaka altında kalmayıp cevap verecektir. Bunun boyutlarını çok önceden kestirmek yanlış olur. Yapılan iyiliklerin hepsinden de karşılık beklemek yanlış
olur. Birde başa kalkma olayları yaşanırsa.. Bazen kötülüğe de dönüşebilir. Her atılan adımın dikkatlice atılması menfaatinizedir. Aceleci davranılmamalı.
..
KONUMUZ PINAR...
Saygıdeğer gönül dostlarım. Merhabalar diyerek konuyu paylaşıyorum. Şairlik ve yazarlık bazı insanlara dışarıdan kolay gelebilir. Bu sanatın verimli olabilmesi için her konu hakkında çalışmalar yapmamız gerekiyor. Bir çok konu işlediğiniz zaman da seri olarak ne yazmanız gerektiği konusun da düşünceye dalabiliriz. Bizim dilimizden anlayanlardan konu başlığı isteriz.
Ben şiir yazarken birçok kişinin istekte bulunduğuna görmeden de inanabilirsiniz. Çünkü o kişiler hakkın da akrostiş bir çok farklı isimler de şiire rastlamanız mümkün. Ayrıca özel konularını anlatarak şiirle toparlamam için istekte bulunanlar da çoğunluktadır. Ne yazıyorsun diyenlere özetle sık sık tekrar ettiğin bir dörtlüğü sırası gelmişken sizlerle paylaşıyorum.
Kadınların sorunlarını, Erkeklerin yorumlarını, İyi kötü durumlarını. Kırk iki senedir yaza yaza bitiremedim diyorum. Bazı kişilerin bu dörtlük çok hoşuna gidiyor isteklerini artırıyorlar. Sipariş üzerine yazılan şiir şiir olmaz diyenlere de saygılıyım ama okuyucuyu etkiledikten sonra başkaları da şiirin içinde kendini bulduktan sonra sanırım imla hatalarını da düzeltince verimli olur.
..
GÖRDÜĞÜN RÜYAYI KÖTÜYE YORMA.! .
Saygıdeğer duyarlı gönül dostlarım. Sevgiler selamlar ileterek paylaşım devam ediyor. İnsan oğlunun ömrünün ortalama üçte biri uykuda geçtiğine göre, zaman çerçevesi içinde sınırsız rüyalar görmekteyiz. Bu gördüğümüz rüyaları not etme gereği duymadığımız için unutup gidiyoruz. Ancak içlerinden bazıları etki yapabiliyor, hatta başkalarına anlatmaktan bile çekiniyoruz.
Rüya genelde gündüz meşgul işleri yarıda bırakırsan sayıklayarak da uyanma durumun olabilir. Rüya görebilmek için çabalayan kişiler de az değil. Çünkü sevdiklerini kaybeden milyarlarca insan var. Onların özlemiyle yanıp ancak tekrar karşılaşılamayacağını bildiği için rüyasına yatmayı amaçlıyor. Bazı kişiler görüyor, bazıları da göremiyor. Kimi iyiye, kimi kötüye yoruyor.
Konu başlığımı titizlikle seçtim. Bizleri yaratan Allah dan başka kimse kimsenin akıbetini bilemez. Yapılan yorumlar da zan altında bırakabilir. Rüya aslında ikinci bir dünya gibidir. Korkulu rüya görenler etkisiyle ürpererek uyanırlar. Yanında ki fark edenlerde, hayrola ne oldu sana korkuttular mı diye merakını gidermek için sorarlar. Şok yaşayanlar iyi ki rüya imiş derler.
..
HATALI ... ÇOK
Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerimize olsun. Merhaba gönül dostlarım. Saygılar, sevgiler ileterek konuyla ilgili duygularımı paylaşıyorum. Değerli üstadım Sayın Orhan Gencebay bir şarkı sözünde HATASIZ KUL OLMAZ derken çok doğru söylemiş. Şarkıyı dinledikçe, sözlerini, müziğini algıladıkça ne kadar doğru olduğunu takdir ediyoruz. İnsanların hatalarıyla sevilmesini de doğru bulmadığımı belirtmek istiyorum. Çünkü yapılan yanlışların tekrar edilmemesi gerekir. Onaylarsak devamına göz yumarız.
Hataların kimler tarafından yapıldığı incelendikçe ortaya çıkmaktadır. Hata boyutlarına gelince. Kişiler tarafından yapılan basit hatalar affedilebilir. Ama devletler arası, milletler arası yapılan hatalar savaşa bile sürüklüyor. Her devlet, her millet yaptığı hatayı tamir etmedikçe daha vahim sonuçlara yol açmış olur. Savaş çok korkunçtur. Diyalogların sürdürülmesi gerekmektedir.
Tüm çabalar sonuç vermediği taktirde de savaş kaçınılmaz oluyor.
..
KÜTÜPHANELER HAFTASINI KUTLARKEN... Dokuzuncu Bölüm.
Saygıdeğer okuyan, yorumlayan duyarlı dostlar, merhaba diyerek konuyla ilgili sohbetime başlıyorum. Bir önceki bölümde Isparta şiirlerinin oluşumundaki bana yapılan haksızlıkları kısmende olsa bilinmesi açısından dile getirdim. Yıllardır Isparta'ya hizmet sunmaya gayret ederken birileri de bunun önünü nasıl keseriz planlarını kuruyor. Keşke başka ilden gelseydim de ilgi görseydim! . Bu sözümde haksız olmadığımı anlayacaksınız..
Her kişi makamını iyiye kullansa sanırım çözülmeyen hiç bir sorun kalmaz. Hiç unutmuyorum Siirtli bir insan şairim diye derneğe geldi, bende gayet mütevazi, misafirperver olarak karşıladım. Yazdığı eserleri bana gösterdi şiirler amatörce yazılmış çok elemeden geçmesi gerektiğini söyledim. Buna karşı çıkan arkadaş buranın......müdürü bunları olduğu gibi kitaba basalım yardımcı olayım diye teklif etti,ama ben istemedim deyince, inanın çok şaşırdım.
Yıllardır şehir merkezinde hizmet yürütürken benim çalışmalarım görmezden geliniyor, bir başka ilden gelen amatör arkadaşa kitabını basayım diye teklifte bulunuyor. Bu ayrımcılık değilde nedir Allah aşkına? Böyle bir teklifi bu güne kadar ben duymadım. Isparta şiirleri antolojisi çıkınca inanın topluma ne kadar faydalı oldu.
..
SİGARA ÖLDÜRÜR ZAYIFLATMIYOR! ...
Saygıdeğer gönül dostlarım. Sizlere selamlar ileterek sağlıklı, huzurlu
hayırlı ömürler dileyerek söyleşime devam ediyorum. Konu başlığını sigara içmek diye yazışımın sebebi şudur: Bazı kendini çok aşırı şişman olduğunu hissedenler sigara içerek kilolarının hafifleyeceğini düşünürler. Sigaranın vücuda zarardan başka...yarar sağlayacağını düşünemiyorum.
Çünkü bu düşünceye kapılıp o kadar çok kilolu sigara içenler var ki.. gaflete dalarak kendilerini zehirlemeye devam ediyorlar ama bir kilo bile kayba uğramadılar, tiryakiler içinde önce şişman olup sonra zayıf görünen varsa da onun vücut yapısından veya başka sebeplerden olduğunu algılamak lazım. Sigara içmenin zararları konusunda sözlerin özünü yine şiirlerimle özetledim. Güzelliğinizi kurban eden sigara ile dostluğu lütfen bırakın.
..
TORUNLAR HANELERİN NUR TANELERİDİR...
Saygıdeğer duyarlı gönül dostlarım. Sevgiler,selamlar iletiyorum size. Konu başlığından anlaşıldığı gibi torunlar hanelerimizin nur taneleridir. Evladı, torunu sevmeyenlerin insanlığından,inancından şüphe ederim. Bir yuva temel oluşumunda emeği geçen dedeler, nineler her zaman ki gibi evladın,torunun mürüvvetini görmek ister. Onları canı gönülden sevip,okşayarak büyütebilir.
Genelde köy yerlerinde arazinin yeşillenmesine ağırlık verildiği için evler yeterli düzeyde değildir. Aileler genelde bir arada yaşamak ister. Yaşlılarımız güçten düşünce evde çocuklara, torunlara bakmakla meşgul olmaktadır. Anne, babalar, gençler bağ, bahçe,tarla, diğer işlerle meşgul olurlar. Evlat büyütmek, torun büyütmek insana apayrı bir zevk verir. Yaşlıların yaşlandıkça çocuklaşması, torunlarıyla diyaloğu artırıp çok sevilmesi belki de bundandır.
Bazı ailelerde büyükler arasında sevgi yönünden paylaşımlar yaşanıyor. Örneğin iki torun varsa anne babasının yanına biri gidiyor, diğeri geliyor. Yatak paylaşımında da kız torun babaannesiyle veya anneannesiyle uyumak istiyor. Erkek torunda dedeleriyle uyumak istiyor. Yatakta ezbere anlatılan masallar, maniler, ninniler çocukların çok hoşuna gidiyor. Hatta beğendiğini hatırlamak için tekrar ettiriyor. Kitap dan okuyanlar da okurken uyuklayabilir.
..
Gecikmiş bir mevsimdin
Yağmurla beraber
Yüreğimi serinletmeye gelen
Ömrüm sevmek için hep günah işledi
Bunca yıldır sevgi adına
Varamadı gönlüm aşkın tadına
Soğuktu, kıştı mevsimler benim ömrümde
..
Its moving with your dry, rifle butt heels only.
when your're all aone in the darkness.
And this damn darkness can only
overcome you know this ugly madness.
Not alone, with hands not alone! Just aone!
Give me a phone, give me a thronebelow!
Ha! walking shapes useful definitions
..
Ses kaydı,ses kaydı,ses kaydı
Evet oldukça hassas bir konu
OLDUKÇA İNCE NOKTAYI İÇİNDE BARINDIRAN BİR KONU.
Öncelikle bilgi yolunun başında hemen şunları belirtelim.
Ses kaydını sadece bazı insanlar yapar
Sadece buna,şuna,ona has bir durum
Sadece bu,şu,o,birey,vatandaş,şahıs v.s yapar diye düşünmek
..
O yükseldiğinde kameranın kadrajında şehvetle
yükselirdi yükselirdi yükselirdi ve...
Meşaleler istiflemiş ateş ırmaklarında, döker keder
ırmağa çingene isyankarlar…kelebek kanatları akıtır
hep sonbaharr..hıdırellez mevsimine mühürlenir şiirbaz;
Hüznün konçertosunda sevdalarla dağlanır; cerahatlar fışkırtan
..
KANSEV DERNEĞİ İLETİŞİM BÜROSU AÇILDI...
Selamünaleyküm saygıdeğer gönül dostlarım. Sağlık alanında muhtaç hastalara yardımcı olma düşüncesiyle kurulan Kanser hastaları yardımlaşma derneği hizmetini daha aktif yapabilmek için Isparta belediye başkanı sayın: Yüksek mimar Yusuf Ziya Günaydın beyin desteğiyle, yönetim kurulunun çabalarıyla Kültür sitesi kat 2- no: 17 de üyelerin ve KANSEV gönüllülerin katımıyla dernek bürosu açılmış oldu.
Açılışta belediye başkanımız derneğin her zaman arkasındayım, bize düşen görev olursa yerine getiririz diyerek taahhütte bulundu. SDÜ. Prof dr. Genel cerrahi Hasan Erol Eroğlu hocamızda konuşmasında kanser hastalığının zararlı yönlerini dile getirmiş oldu. Erken teşhisin faydalarını da anlatan hocamız umut vermiş oldu. Dernek başkanı sayın: Cemaliye Bardakçı hanımefendide katılımcılara hoş geldiniz diyerek hizmet alanını belirterek derneği daha aktif hale getireceklerini vurguladı.
Derneğe desteklerinden dolayı başta belediye başkanımıza ve sosyal hizmetler müdürümüz sayın: İrfan Veli Kayacan beye de teşekkür ederek dernek üyelerinin hazırlamış olduğu ikramları da katılımcılara sundu. Bu arada ben kolon kanserinden ameliyat olduğumu hatırlatarak kanseri yenmezsek o bizi yener şiirimi okudum. Basın camiasının da bir kısmı oradaydı. İlgilerinden dolayı arkadaşlarıma da bu vesileyle teşekkürler diyorum. Buna benzer derneklerin tanıtılması gerekli diyorum.
..