Bir zehirli örümceğin ağına takılmış
Mutlu olmaya yeminli bir kelebek düşün
Düşünmesi bile zorken yaşaması ne kolaymış
Ne çabuk alışıyor insan
Rezilliğe
Sefilliğe
Susuyorsun!
Deryaları sunuyorum sana,
Okyanusu seriyorum ayaklarının altına,
Ama sen, susuyorsun!
Konuşuyorum, bağırıyorum, coşuyorum!
Sen, susuyorsun!
Bir türküdür yalnızlık,
İçten içe ağlatır, çürütür insanı.
Bir damla gözyaşıdır yalnızlık,
Fazlası boğucu kalabalık…
Sonra yazmıyor diyorsun, oysa yazmak ne ki, senin içimdeki güzel varlığının yanında.
Sana bir ömür yazayım ben istersen.
İstersen kendi ömrümü yazayım sana…
Yazmak ne ki…
İstersen dünyanın ömrünü yazayım…
Ömür tükenmeye mahkûmdur,
Sensiz bir ömür daha geçti işte…
Sensiz, sessiz, ve ıslak.
Bir ömür, dile kolay, yüreğe zulüm
Gözlere nem sensizlik, nerelerdesin?
Tanrı adına söylenmiş o en güzel ilahi,
Nerede sesin? ..
Bir yapraktı ömrüm,
Dalına sımsıkı tutunmuş.
Ne çok fırtınalar gördüm de savrulmadım yerlere…
Öleceksem dalımda ölürüm! ..
Kururum, çürürüm, ama savrulmam yerlere…
Ne çok arkadaşlarım, kardeşlerim vardı…
Önce savaşmayı öğrendi insan yaşayabilmek için…
Sonra sonrasızlığı öğrendi, alışabilmek için…
Sevişmeyi öğrendi insan, çoğalabilmek için…
Ne için olduğunu hiç bilmeden aşkı öğrendi…
Neden öğrendiğine aldırmadı hiç…
Acı mı, tatlı mı anlamadı hiç…
Hücremin küçük penceresinden süzülen
Işık gibi bağlandım sana.
Oysa yoktun sen,
Belki hiç olmadın…
Ama ben dost hasreti çekmedim hiç,
Fırsatım olmadı
Sen miydin o, yoksa güneş miydi?
Bir vardın, bir yoktun, anlayamadım!
Hangi güneş hiç doğmadan batabilir ki, senden başka.
Hangi güneş bu kadar yakabilir ki, senden başka.
Güneş değildi, sendin.
Ama ben anlayamadım! ..
Ayın aydınlık yüzünden geçtim ve sana geldim
Senin veya göğün yüzünü değil
Seni ve ayın aydınlığını sevdim.
Her ne kadar ağır ve sakin olsa da bedenim
İçimde kopan fırtınayı bir ben, bir de ben bilirim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!