O hayatla dalga gecen tatli yasli kadin gitmistide; sanki yerine her seyde bir bahane arayan huzursuzluk yaratmaga calisan biri gelmisti. Önceleri iyi ki varsin, sayende hayatimi bu kadar renkli geciriyorum diyen yasli kadin; simdi nerdeyse yardimcisina hayati zindan ediyordu. Emekli ayligi yetmiyordu. Birazda sosyal yardim alarak gecimini sagliyordu. Onun hayatinda para cok önemli bir yer tutuyordu. Cok ta tutumlu biriydi. Tutumluluk; bir kibrit cöpüyle baslar diyordu. Bir kibrit cöpünü bile bosa harcamiyacaksin. O yüzden cogu seyleri biriktiriyordu.
Eskiden bit pazarindan her önüne gelen seyleri ala ala evi bir cöp yiginina cevirmesine ramak kala, akrabalari ona bit pazarindan alis veris yapmalarini yasaklamislardi. Simdi her ne kadar baksada satin almamaga calisiyordu.
Yardimcisi ile bakim konusunda anlasirlarken; kizim bakimim icin sigortamin verdigi bakim parasi yetmezse, artanini ben öderim demis… öylece anlasmislardi..
Tam da ay sonuna yaklasirken sizlanmalar baslamis… yardimcisi durumu idare etmek icin kendisinin sigortasinin verdigi bakim parasindan fazla tutan fatura tutari kadar iskonto düserek hesabi dengeliyordu ki o zorlanmasin. Bir gün konusurlarken kizim hakkini tam hesap et, baskasi gelsede; hesabini tam yapacak. Hakkin kalmasin diyordu.. Genc kadin cogu zaman zaten iskonto yapmisti, kendisi calistigi icin idare edebiliyordu.
Eger bir isci calistirmis olsa kurtarmiyacakti hesap. Ona harcanan zaman cok, alinan ücret cuzi kaliyordu. Yasli kadin durumu anlamiyor kendi zamanina göre hesapliyor kafasinda onun yaptigi hesaba gore yetmesi lazimdi. Onun icin cok paraydi, hersey icin yetmesi lazimdi diye düsünüyordu.. Önceleri kafasina takilan sorular olunca soruyor cevabini alinca itiraz etmiyordu. Öderim demesine ragmen; kendi payina cikan ödemeyi zaman yaklasinca vazgeciyordu.. Isine gelmeyen seyleri anlamamizliktan geliyordu. Yardimcisi sesini cikarmiyordu. Ne yapsin? Onu da öyle idare edecekti.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Allah kimseyi elden ayaktan düşürmesin, yaşlılık bazen rezillik olabiliyor. El çalışmaz, ayak çalışmaz, en önemlisi beyin çalışmaz. Kapris yapar, saçmalar, hatta zulmeder, bilir ya da bilmez. Bilerek yapıyorsa yazık, bilmiyerek yapıyorsa yine yazık. Hepimiz yaşlanacağız, Allah kimsenin aklını başından almasın. Öyle durumlara düşenlere de böyle şefkatli iyi yürekli kader arkadaşları, yardımcılar nasip etsin.. İnsan yaşamından mecburi kesitler, düşündürücü...
Birol Hepgüler.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta